Anadolu Müftülerinin Fetvası, 14 Nisan 1920, Ankara...
1. ... Yine Halife'nin rızası olmadığı halde, Osmanlı toprakları olan İzmir, Adana, Maraş, Antep ve Urfa taraflarına düşmanlar saldırıp oradakileri müslüman olmayan uyruklarımızla el ele vererek İslâmları toptan yok etmeye, mallarını yağmalamaya ve kadınlarına tecavüze, müslüman halkın bütün kutsal inançlarına hakarete kalkışmışlardır. Anlatılan şekilde hakarete ve esirliğe uğrayan Halifelerini kurtarmak için, ellerinden geleni yapmaları bütün Müslümanlara "farz" olur mu? Cevap: Allah en iyi bilir ki, olur.
2. Bu suretle, Halifeliğin meşru hakkını elinden alanlardan kurtulmak ve fiilen saldırıya uğrayan vatan topraklarını düşmandan temizlemek için uğraşan ve çalışan İslâm halkı Şeriatça Allah yolundan ayrılmış olurlar mı? Cevap: Allah en iyi bilir ki, olmazlar.
3. Halifeliğin gasbedilen haklarını geri almak için düşmanlara karşı açılan mücadelede ölenler "Şehit", kalanlar "gazi" olurlar mı? Cevap: Allah en iyi bilir ki, olurlar.
4. Bu suretle din uğrunda savaşan ve görevini yapan halka karşı düşman tarafını iltizâm ederek İslâmlar arasında silâh kullananlar ve adam öldürenler şeriat bakımından en büyük günahı işlemiş ve fesatçılık işlemiş olurlar mı? Cevap: Allah en iyi bilir ki, olurlar.
5. Bu suretle aslında istemediği halde düşman devletlerinin zoru ve kandırması ile, olaylara ve gerçeğe uymayarak çıkarılan fetvalar, müslümanlar için şeriatça dinlenir mi ve ona uyulur mu? Cevap: Allah en iyi bilir ki, uyulmaz.
İmza: "Ankara" Müftüsü Mehmet Rifat... "Hizan" Müftüsü Abdülmecid, "Bünyan" Müftüsü İbrahim Hakkı, "Harran" Müftüsü Mustafa Sırrı, "Lice" Müftüsü Ahmet... ve sair yüzelli müftü.
İstanbul Fetvası sadece bir delile dayandırılmışken beş fetvadan oluşan Ankara Fetvası'nın her birinin ayrı delili vardır. Muhtelif kaynaklarla desteklenen delillerin Türkçesi şöyledir:
- Cihad, farz-ı ayındır (dinî bir görevdir). Şayet düşman hücum ederse kadın kocasından ve köle de efendisinden izin almadan cihada çıkar. Müslüman bir kadın, Doğu'da esir edilirse, Batı'dakilerin üzerine, O'nu esirlikten kurtarmak vacip olur.
- Âsi olanlar, meşru devlet başkanının emirlerine haksız olarak uymayan, karşı çıkanlardır.
- Şehid, müslümanlarla savaş halindeki düşmanların yahut âsilerin veya yol kesen eşkiyanın öldürdüğü kimsedir. Savaş alanında ölü bulunmuş veya bir Müslüman tarafından haksız yere öldürülmüş kimsedir.
- Bakara Suresi 91. Ayet; "Fesat çıkarmak, (adam) öldürmekten daha şiddetlidir."
- Zorlama kişinin rızasını yok eder. (Fetvanın kaynakları, Diyanet'çe makbul ve bizde mahfuzdur.)
Diyanet İşleri Başkanlığının halen onaylayıp, yayınları arasında neşrettiği bu fetvaya göre:
A- Kurtuluş Savaşı "farz"dır. B- "Cihad ve gaza"dır. C- "Din uğruna yapılan savaş"tır. D- Bu savaşa karşı olanlar, şer'an "en büyük günahı işlemiş ve fesatçılık yapmış"lardır.
Bir hafta önce hükümete ve diyanete bir soru sormuştuk: Kurtuluş Savaşı bir cihad, ölenler şehit, kalanlar gazi ise bu savaştaki kazanımların hukuki teminatı olan Lozan Antlaşması da "uğrunda kan dökülecek kutsal bir metin" midir, değil midir?
Şimdi Diyanetin resmi web sitesinden(*) aldığımız yukarıdaki bilgilere istinaden bir adım ileri gidiyor ve yeni bir soru soruyoruz: "Kurtuluş Savaşı, sonuçta Lozan Antlaşması için yapıldığına göre bu kutsal savaşın doğrudan, hilafsız, inkılapsız siyasi sonucu olan bu belgeye aykırı siyasi arayışlar içinde olanlar," Anadolu Fetvasının İkinci ve Dördüncü hükümlerine göre, şeriatça:
1-Allah yolundan ayrılmış, 2- En büyük günahı işlemiş, 3- Fesatçılık yapmış olurlar mı olmazlar mı?
Diyanet farklı bir cevap verene kadar geçerlidir ki; bize göre olurlar.
Yani kimse milli sınırlarla ve Anayasadaki Türklük-Vatandaşlık tanımıyla oynamasın! Herhangi bir değişiklik, sadece Lozan'a değil, şeriata aykırıdır. Küfre girersiniz!..
ABD'nin hala Lozan'ı tanımamasının sebebi de bellidir. Lozan ne zafer ne de hezimettir. Lozan 1923 itibariyle "şeriat" demektir.
Evet "din elden gitti köftehorlar!" ama hiç de fena bir yere gitmedi. Hatta tam yerine gitti:
"Ülkücülerin temiz ellerine..."
Milleti, İngiliz uçaklarından atılan Dürrizade fetvalarıyla kandıramayacaksınız!