Türk milleti tarihinin en karanlık dönemlerinden geçiyor.İhanet hiç bu kadar pervasız, cüretkar ve azgın olmadı.Milyonlarca şehidini kanı canı pahasına binlerce yıllık devlet kurma tecrübesi ile kurulan Türk devleti adı ile bayrağı ile birlik bütünlüğü ile çok büyük tehdit altındadır. Türk milletinin en büyük teşkilatlı adı olan T.C devletininin temelleri ile oynanıyor.

Devlet millet ve vatan bütünlüğü tehlike altına girmiştir.Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri binlerce yıllık Türk tarihinin süzülüp gelen özüdür. Türkiye cumhuriyeti devletini kuran anlayış Türk milliyetçiliğidir.Bu anlayışın temelleri Atatürk'ün "fikirlerimin kaynağı Ziya Gökalp'tir" dediği milli şairin evi yakılıyor ve izleri siliniyor. 29 ekim tarihinde özellikle Türk devleti ile bölgede çok net biçimde bir hesaplaşma içine giriliyor intikam görüntüleri sahneye konuluyor.Artık gizli kapaklı konuşulan küresel çetelerin Kürdistan dayatması net biçimde Türk milletine dayatılıyor. 

Ülke bir takım etnik hastalıklı virüslerle hak maskesi ile bölünüyor.Kamu kurumlarını vatanın bir bölümünde görev yapamaz hale getiren kara günler yaşanıyor. Güvenlik kuvvetlerinin elini kolunu bağlayarak, devletin refleksleri felç edilmeye, oldu bittiye razı hale getirilmenin adı barış süreci olarak takdim ediliyor. Türk milleti bu topraklarda tek devlet tek millet ve tek istiklal marşı ile bir bütün ve kardeştir.Merhum milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal marşı, bu dönemi özetleyen efsane kutlu bağımsızlık direnişinin, meydan okumanın Türk milletinin dünyaya haykırış destanıdır. Bu ülkede birlikte yaşamanın adı Türkçe ses bayrağı indirilerek, yerine etnik dil dayatmaları ile farklı milletler ve farklı devlet yapılarının yolu özgürlük hak gak guk diye anlatılıyor. Gelinen bu noktada yapılması geren nedir? Türk milleti milli varlığına yapılan her türlü tehdidi, aşağılanma ve kurulan tuzakları parçalamalı ve biçilen kefenleri yırtmalıdır.

Bugün bu kutlu asil ve mübarek direnişin en güçlü adresi milliyetçi harekettir. Ülke 1980 öncesi efsane kutlu ve mübarek bir direnişle, dost düşman herkesin kabul ettiği, ağır bedeli Ülkücüler eliyle Allah'ın izniyle ödeyerek, Komünist kuşatmayı tarihin çöp sepetine havale etmiş"Çırpınırdı Karadeniz bakıp Türk'ün bayrağına" türküsünü sonsuzluğa taşımıştır. Bugün Dilaver Cebeci'nin sözlerini yazdığı Mustafa Yıldızdoğan'ın seslendirdiği "Baş koymuşum Türkiye'nin yoluna.."bu dönemin birlik bütünlük ve kardeşlik türküsüdür.Bugün yarım asra varan Başbuğ Alparslan Türkeş'in temellerini attığı Ülkücü milliyetçi hareket yeni bir sınavla karşı karşıyadır. Başbuğ ve şehitlerimizin bize emaneti onlara bile kalmayan bu hareket ebedi bizler faniyiz.Bu millet ve onun asil evlatlarının hareketi MHP ve Ülkücüler Türk milleti yaşadıkça var olacak ülkeye ihanet nöbeti tutacaktır. Türk milleti bu topraklarda ve dünyanın neresinde olursa olsun hür özgür ve temel insan haklarından istifade etmeli ayakta kalmalıdır.Türk milleti bozkurt sembolü ile esaret zincirlerini hep kırmıştır. Geçici kara günler yaşasak da bunu sineye çekip içimize asla sindirmeyeceğiz.MHP ve onun makamları sıradan makamlar değildir.

O makamlarda oturanlar o makamların şuurunda olmaları gerekir.Bu harekete mensup Ülküdaşlarımız geçici makam hevesleri için MHP'nin kurumsal yapısını yaralayacak seviyesiz tartışmalardan kaçınmaları gerekir. Kimse MHP'yi itibarsızlaştırma hakkına sahip değillerdir.MHP yi sokak ağzı ile tartışmak ve sokağa çekmek terör örgütüne yakışır davranış ve misyon beklentisi kesinlikle yanlıştır.Sokakta başlayan her hareket sokakta biter. Ülkenin karşılaştığı tehlikeyi hayatın her alanında planlanacak bir büyük kutlu başkaldırı mübarek ve asil duruş ebedi var olmayı sağlar.İlçe,il ve genel başkanlık tartışması yöneticilik görevleri atama ve kongre süreçlerine has fıtrı ve demokratik bir haktır.Bu kongre ve atama tartışma hakkı görevler belli olduğunda bitmesi gereken bir haktır.

Dava adamları tartışma adabını bilmeli, tartışmalarda ahlak dışı küfür iftira karalama itibarsızlaştırma oyununa gelmemelidir. Kendini ülkücü ve MHP li olarak tanımlayan herkes, eleştiri hakkını kullanırken, sınırsız eleştiri dedikodu Bizans hastalığı boyutuna çekmeden, ağzından çıkanı kulakları duyan Türk İslam ahlakını içselleştiren şerefli insanlardır. Tartışan konuşan sonunda helalleşen ve beraber yürüyüşte nefesi asla kesilmeyen balkondan seyreden değil sahada alanda hareketin emrinde olan insandır.Eleştiri hakkını sınırsız ve ölçüsüz kullanan bazen bunu aşırı istismar eden ve hayatında MHP ye hiç oy vermeyen ama hep partiyi konuşan beşinci kolları varlığı da bir gerçektir. Partinin tüm görüş program ve muhalefet anlayışı elbette takdir edilir eleştirilir.İsteyen aday olur, yarış demokratik meşru yaratılıştan gelen haktır. Farklılıklar ortaya konur, ama tartışmayı kendinde hak görenler, tartışma sonrası kucaklaşmayı, helalleşmeyi başaramazsa, buradan küskünler, biri biri ile kavgalı insanlar üretmeye ve dağılmaya mecbur kalırız. Ülkücü zor yetişiyor, herkes biri birinin kıymetini bilmeli, sevgi dilini, saygı edep ve kardeşlik dilini, tüm tartışmaların vazgeçilmez dili yapmalıyız.

Elbette daha iyiyi daha güzeli daha mükemmelini arama saygıya takdire layıktır. Ama sadece kendini tartışan, seçimde hep yalnız kalan konumunda olduk. MHP ve o makam başbuğa kalmadı kimseye kalmaz. Bu hareketin kurumsal yapısını,ahlak dışı,küfür,iftira,karalama vb seviyesiz tartışmalarla itibarsızlaştırmak hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Kongre tartışma atama sonrası seçimlerde MHPemrinde olmak dava adamlığı sorumluluğu değil midir? Elbette sıkıntılar vardır yanlışlar vardır ama bu yanlışlar üzerinden bitmeyen tartışmalar yapmak ve AKPyi gözden kaçırmak nasıl bir Ülkücülük anlayışıdır? Biz ulvi yüce mukaddes bir davaya inanıyoruz.Bu hareket Türk milletinin göz bebeğidir.Başka MHP yok hakaret, iftira çirkin ifadeler küfür dava adamının yöntemi olamaz.Ülkücü hareket bu milletin göz bebeğidir.

Biz o koltukların ötesine asil kutlu karşılıksız sevdalara tutkunuz şahıslar ve olaylar üzerinden bindiğimiz dalı kesemeyiz. Hata, kusur, noksan için eleştiri olabilir, ama eleştirmenin edebi, adabı, ahlakı ve seviyesi olur.Lütfen ne harekete, ne kendinize, nede ülkeye yazık etmeyiniz. Bu yöntemle ancak kör dövüşü yaparız. Ülke AKP, PKK koalisyonuna kalır ve ülkeye yazık olur.Ülkede yatak odalarına kadar dayanan bir süreç gelişiyor. Aileleri, yuvaları dağıtılacak sosyal barışı bozacak çok vahim fitne ekiliyor. Sabırlı itidalli olmak tartışıp helalleşmek zorundayız. Bu efsane kutlu ve mübarek hareketin değil genel başkanını ilçe ve il başkanını, yöneticisini, üyesini saygı ve edep dili anmalı eleştirmeli ve öyle konuşmalıyız.Çünkü o koltuklarda başbuğ ve şehitler oturdu.

Musalla var Ülküdaşlarımızı birer birer hakka uğurluyoruz.Musallanın yüzü soğuk ötesinde hepimiz için verilecek hesap var.Tartışıp kucaklaşıp helalleşip ülküdaşlık hukukunu iki cihan içinde korumalıyız. Artık gün mazeretsiz kenetlenme birlik ve MHP yi ihaneti def etmek için İktidara getirme günüdür.O makama gelecekler şahsı konumu durumu ne olursa olsun iyi tetkik edilmeli ve arkasından kutlu iktidar yürüyüşü başlamalıdır. Bu dönemde hala parti içini konuşan mazeret üreten 17/25 aralık sürecinin yolsuzluk aktörlerini değil MHP genel başkanına ve camia mensuplarına ahlak dışı atışları daha dikkatlice izlemeli ve vicdanları hareket geçmeye ülkeye davaya sahip çıkmaya kenetlenmeye çağırıyorum.

Sabri ŞENEL