Gazetecimi, yalamamı, kemik yalayıcısı mı,tasmalı mı,ne olduğunu anlamakta zorluk çektiğimiz,bir sürü gazeteci müspettesi zırvalamaya devam ediyor. Haktan, hukuktan, adaletten ve insanlıktan yeterince nasibi almamış,her dönemde iktidara güce secde eden, buradan nemalanan, kıblesi duruşu belli olmayan, aşağılık omurgasız bir tilki kırmasını, radyodan canlı yayında dinliyorum.
Geçimini gazetecilikten sağlayan, ama duruşu iktidar, kıblesi kendi menfaatleri olanlar, orada oturan kim olursa olsun, ona dönük şahsiyet, kişilik, bütün insani ve etik değerleri bir tarafa bırakılarak, yıkama ve yağlama için sıraya giriyorlar.
Bugün öyle birisini dinledim.Adamlığımdan onunla aynı gezegende olmaktan, aynı ülkede yaşamaktan onun adına ar ettim. Yani bu denli konu mankeni olmaya, yönlendirme yapmaya, insanların oylarını çantada görmeye, başkalarını hakir görüp aşağılamaya ne hakkın vardır? Biz bu takımı darbe dönemlerinde, darbecilere takla atarken izledik.
Şimdi yandaş koro olarak, adaletten, haktan ve eşitlikten demokratik olmaktan uzak,seçimin galibini seçim yapılmadan ilan etmek, gazetecilik değil sülüklük çakallık veya siyasal bağnazlıktır. Seçim sonuçlanmadan galip ilan etmek, ancak totaliter rejimlerde veya Kenan Evren'in rekor bir oranla kazandığı,darbe döneminde, adına maskaralık denen, seçimlerde olmuştur. Bu takımın tamamı o gün ona oy vermiştir.Ellerinde bulundurdukları,köşeleri TV programlarını, kiralandıkları veya yemlendikleri veya beslendikleri adreslere göre öten, konuşan, yazan ve çizen bir anlayış insan onurunu ayaklar altına alan özgürlük çağının çağ dışı kafa yapısıdır.
Onun için evrensel standartlarda yayın yapan, medya dünyasında az sayıda,evrensel boyutta hatırı sayılır gazeteci Televizyon programcısı yazar çizer vardır. Çünkü kendini aşan medya mensubu yetiştiren o iklim çoraklaştı.Toplumsal kokuşmuşluk, her alana sirayet etti. Korkular, ikbal hesapları, yağcılığı ve yalamalığı gazetecilik televizyonculuk mesleği haline getirdi.
Hatta dahada ileri götürerek, fiziki olarak saçını, adeta jöle ile yalama şekline sokan, mesleğine davranışı ile örtüştüren, yalamacıları anlı şanlı gazeteci olarak izliyoruz. Bu makam ve görevler, kamu adına kamu görevi yaparlar.
Bu anlayışla meslek icra edenleri, yarın baba mesleği olarak gazeteciliği seçenlerin, evlatları reddedecek ve kendi ebeveynlerinden utanacaklardır. Basın mesleğinin, ilke, kural ve ahlak gelenekleri vardır.Dünyada bu mesleği hür rejimlerde sürdüren, demokratik standartları yüksek onurlu gazeteciler vardır. Herkes bu ülkeyi ve bu meslek sahiplerini ibretle izliyor.Bu dönem yarın masaya yatırılır, bugünkü yalaka takımı, tarihi hükmünü alır.
Darbe dönemleri ile ilgili hafızalar diridir.Bu gün yaşananlar iktidara çanak tutmalar,darbe şartlarını aratmayan, abluka altıdaki TRT ve yandaş medya utançla hatırlanır. Yazıklar olsun kuralı, ilkesi, ülkesi,ülküsü ve önceliği olmayan meslek mensuplarına, bu dönem medya açısından özellikle kara bir dönem olarak tarihe geçiyor.