Bu sıra Akçuraoğlu Yusuf’un  “Üç Tarz-ı Siyaset” ini aynı kitapçıkta yer alan Ali Kemal ve Ahmed Ferid [Tek]’in cevaplarıyla birlikte 1327 [1911] baskısını okudum. (Sadeleştirilmişlerine itibar etmedim.) Peşinden  “Türk Milliyetçiliği-Yeni Yaklaşımlar, Yeni Tartışmalar”  kitabı geldi. İki ciltlik derleme. Editörü P. Ü. Acıpayam Meslek Yüksekokulu Mülkiyet Koruma ve Özel Güvenlik Bölümü Başkanı İkbal Vurucu. 
(İ. Vurucu’nun başında olduğu bölümün isminin uzunluğu dikkatinizi çekmiştir. O kadar gereksiz uzatılmış unvanlar var ki, - “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı” gibi- uzun unvanlar üzerine bir yazı şart oldu.) Daha önce Türk Yurdu’nda takip ettiğimiz makaleler bir araya getirilmiş ve iyi de edilmiş.


(Türk Ocakları Denizli Şubesi yayını.) Türk milliyetçiliği üzerine yapılan araştırmaları bir arada görmemiz mümkün oluyor. Bütün çağlar geçer; ancak bir çağ geçmez: Fosil çağı! Fikirleri donuk insanlara ne teklif etsen kâr etmemekle beraber biz yine söyleyelim: “Türkçülük” e karşı olduğunu her fırsatta söyleyen politikacılar bu derlemeyi okumalıdır.  838 sayfalık eserde her biri ayrı kıymette 24 makale yer alıyor. İçlerinden sadece biri Türkiye dışından (Ali Asker, Azerbaycan). Türkiye dışındaki Türk milliyetçiliği üzerinde kafa yoran, araştırmalar yayınlayan isimlerden makale istenmedi mi?

Türk milliyetçiliği Türkiye’ye münhasır değildir ve bütün Türkleri içine alır. Türk milliyetçiliğinin  “baba”  isimlerinden biri yukarıda belirttiğim Yusuf Akçura’dır ve kendisi Kazanlıdır. Böyle pek çok isim sayabiliriz. Elbette eskilerin muakkipleri Türk ülkelerinde vardır.  (Yusuf Akçura’nın Türk milliyetçiliği tarihinin işlendiği  “Türk Yılı 1928”  derlemesini Yrd. Doç. Dr. A. Z. İzgöer’le birlikte yeni harflere aktardığımızı tekrar hatırlatayım. TTK’den çıktı.)
 “Türk Milliyetçiliği”  derlemesinde her bir makaleyi ele almak isterdim. Yrd. Doç. Dr. Mustafa Aksoy’un çok gerekli bir araştırmasını hatırlatacağım:  “Etnoğrafya Eserleri Bağlamında Türkiye’de Etnik Kürtçülük ve Zazacılık” .  Mustafa Aksoy, ayrıca, Türkiye’de aidiyet anlayışını kökünden değiştirecek önemli bir çalışmaya imza attı:  “Tarihin Sessiz Dili Damgalar” . (Bu eser, sonra birkaç yazımın konusu olacaktır. Siz kitap satış sitelerine girin ve bu eseri temin edin! M. Aksoy  “Damgalar Türk’ün sosyal DNA’larıdır.”  diyor.) Türk insanını dilimleyen R. T. Erdoğan’ın danışmanları hiç olmazsa bu makalenin bir özetini patronlarının önüne koymalıdır. Belki bir kıymık bile fayda sağlar ve insanımızı dilimlerken şöyle bir düşünme ihtiyacı hisseder. Üstelik bu çalışmaları yapan  “Zaza” dır. Hani, PKK’nın cumhurbaşkanı adayına  “Sen Zaza’sın, ne işin var Kürtlerle!”  demişti... Şimdi acaba bir  “Zaza’ya ne işin var Türklerle!”  der mi? Derse cehaletini, dolayısıyla kastını ortaya koyar.
Mustafa Aksoy, makalesinin başına şu notu almış: “Kürtlerin ve Ermenilerin durumu beni hiç ilgilendirmez. Kürt sorununa verdiğimiz önem Mezopotamya bakımındandır”  (Mr. Hohler’den Mr. C. Kerr’e, 27 Ağustos 1919). 
Bölücülüğü niçin kışkırttıklarını Batılılar kendileri söylüyor ve Türkiye’de liberal ve İslâmcı kesim bu tuzağa düşüyor.
Okuyalım ve düşünelim.