Osmanlı kaynaklarını araştıranlara ne kadar itibar ediyoruz? Dün Osmanlı Arşivi’nin durumuyla ilgili bir mektubu vermeye başladım. Mektubu gönderenin ismi karışmış maalesef... O mektubu gönderen Osmanlı Arşivi’ne yıllarını vermiş, daire başkanlığında bulunmuş, sonra üniversiteye geçmek durumunda kalmış olan Yrd. Doç. Dr. Ahmet Zeki İzgöer. Birçok yayına ortak imza attığımız A. Z. İzgöer önemli tespitlerde bulunuyor:

“1987 yılı başında Osmanlı Arşivi’ne ilk alınanlar 105 kişi olup ’uzman yardımcısı’idiler.

Sonra tasnif elemanları, yardımcı tasnif elemanları alındı.

Sayı 600’lere kadar çıktı. Uzman yardımcılarına 2 yıl sonunda tez hazırlattırılıp uzman edileceklerdi.

2 yıl sonunda ne tez verildi ne de bunlar uzman yapıldı. Kendilerine bir yanlışlık olduğu, aslında uzman yardımcısı olmadıkları söylendi ve gerek uzman yardımcıları gerekse diğer tasnif elemanları ve yardımcıları hepsi birlikte silme sözleşmeli personel statüsüne sokuldu.

Uzman yardımcılarına bu şekilde davranılmasının sebebi, çoğunun imam-hatip lisesi ve ilahiyat fakültesi çıkışlı olmalarından kaynaklanıyordu.

Yani mesele siyasî idi. Bunun üzerine uzman yardımcıları Başbakanlığı mahkemeye verdi.

Yanılmıyorsam 6 mahkeme de uzman yardımcıları lehine karar verdi. Mesele Danıştay’a gitti.

Orada kaldı. AKP iktidarı sırasında, tarihi 2005 veya 2006 olabilir, Arşiv’de o tarihe kadar sayısı 35’e inmiş uzman yardımcısı AKP rüzgârından da yararlanarak tekrar mahkeme sürecini başlattı. Ama yine sonuç alınamadı.

25 yıllık bir hizmetin sonucu böyle olmamalıydı. ” Araştırmacı “ kadrosu yetersiz bir nitelendirme. En basitinden görevde yükselebilme diye önü açık bir tarafı yok. Bunlar için ’arşiv uzmanı’demek, ’arşivist’demek daha uygun olabilirdi ve maaşları da en üst düzeyden, 3200 göstergeden değil, en az 3600 olmalıydı. Ben öğretmenlikten ayrılarak Şubat 1987’de Osmanlı Arşivi’ne uzman yardımcısı olarak girdim. Ocak 1987’deki maaşım 81.000 TL. idi.

Benim Şubat maaşım Osmanlı Arşivi’nde 240.000 lira oldu. Yani tam 3 katı. Şimdi şunu sormak lazım: Acaba halen Osmanlı Arşivi’nde çalışan bu ’araştırmacı’kadrosundaki personelin maaşları öğretmenlerin kaç katı?

Osmanlı Arşivi’ne bağlı akademik bir enstitünün kurulması gerekir. İstanbul Üniversitesi’nde Tarih Bölümü var, Türkoloji Bölümü var, ama diğer tarafta Türkiyat var, İnkılâp Tarihi Enstitüsü var. Niye? Alanları çok mu farklı?

Bence hayır.

İşte Arşiv için de böyle bir enstitü hayata geçirilirse ve burada akademik unvanlar verilirse arşiv personeli arşivi bırakıp başka yerlere gitme düşüncesinde olmaz.

Bir de kuruma dışarıdan idareci olarak akademisyen atamak yerine kurum içinden tecrübeli, Arşiv’i tanıyan, işleyişi ve personeli bilen elemanların getirilmesi lâzım. Ak Parti özellikle genel müdür ve genel md. yrd. kadrolarına hep iş bilmez; ama bildiğini zanneden hem de sadece selâm kelâmla bürokratlar atadı ve atamaya da devam ediyor. Bu yanlışından vazgeçmesi lâzım. Bu tabiî ki sadece Arşiv’de değil, günümüzde başka birçok resmî dairelerde devam ediyor. Arşiv’in içinde yetişen birçok eleman var, bunu görmüyor.”

100 milyon belgeden bahsediyoruz... Tarihimizin ana kaynağından bahsediyoruz...  “Osmanlıca”  diyerek yanıp tutuşanlar önce ana kaynağa yönelmeliler.