Kozanoğlu isyanı sonrası, Osmanlının 30.000 çadır Türkmeni sürdüğü Diyarbakır da yaptığım araştırmadan bir kısım.

Diyarbakır'ın Köprü köyünde bir öğretmenle tanıştım. Öğretmen 1920'lerde Balkanlardan göç etmiş, Köprü köyünü kurmuş, köyünün öğretmeniydi.

Çok güzel Kürtçe konuşuyordu.

-- "Kürt müsün?" diye sordum.

-- "Yok, göçmenim" dedi.

Köye girdik, hep Kürtçe konuşuyorlardı. Türkçe biliyorlardı da yarım yamalak.

1865 Kozanoğlu başkaldırısında, yenilgiden sonra Türkmenler, dediklerine göre binlerce çadır Diyarbakır'a sürülmüşlerdi.

90 yılı Kerkük için yaşayan adam... 90 yılı Kerkük için yaşayan adam...

"Nerede bunlar?" diye öğretmene sordum.

Peki Türkçe konuşan köy var mı ?

--"Var, dedi, istersen gidelim, bunlar sekiz köy hiç Kürtçe bilmezler."

 Öğretmenle birlikte Büyük Kadıköyü'ne gittik. Gerçekten büyük bir köydü. Köylüler başımıza biriktiler.

Bunlar Avşar Türkmenleriydi. Ağızları da tıpkı bizim Torosların Avşarlarının ağızlarıydı.

Sekiz köydüler, Kürtçe bilip bilmediklerini sordum, bilmiyorlardı.

Başkaldırıdan sonra binlerce Avşar sürülmüştü Diyarbakır'a.

"Bize Çukurova'da söylediklerine göre Otuz bin çadır gönderilmişti buralara. Haydi, 20bin çadır olsun, en aşağı 40 50 köy eder, ötekiler nerede?" dedim.

Bir yaşlı adam,

--"Onların hepsi Kürt oldu"

Osmanlı baskısı Türk istemiyordu. Biz de kendimize Kürt dedik. Dedi

--"Siz niçin olmadınız?" diye sordum.

-- "Bizler Aleviyiz" dedi yaşlı adam.

--"Ne var bunda?" dedim.

"Şu var ki, dedi yaşlı adam, biz Sünni Kürtlerden kız alıp vermeyiz. Öteki Kürt olan Avşarların hepsi Sünniydi. Kürtlerden kız alıp verdiler, şimdi sorarsan hiçbirisi Avşar olduğunu söyleyemez, Türkçe de bilmezler.

"Bize söylediklerine göre Sünni Avşarlar büyük çoğunlukmuş, belki bizim on mislimiz kadar" dedi.

Ve sekiz Avşar köyünü öğretmenle dolaştık. Birkaç Avşar ağıdı derledim oralardan. Tıpkı Toros Avşarlarının ağıtlarıydı.

Kaynak: Yaşar Kemal'in 1996 senesinde Yeni Yüzyıl gazetesinde yayımlanan yazı dizisinden.

Editör: Kerim Öztürk