Tokuşturulan iki yumurtadan bazen biri kırılır, bazen de ikisi bir. Biri kırılmadan kalsa bile bu role soyunan cemaat için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İktidarın üzerinde yolsuzluk yapışmışsa, onlara da 'özel hayata müdahale ve kaset servisi' gibi önemli, milletin onları dışlayacağı söylemler yapışmış durumda.
Her iki taraf olup biteni öyle canı gönülden, detayları ve belgeleri ile anlatıyor ki hayretle seyrediyoruz. Bundan sonra ne olur?
Bu satırları yazarken Erdoğan'ın danışmanı, cemaate 'durun biz kardeşiz' diyordu. Olup bitene bakarak denilebilir ki bu iş dershane meselesi falan değil. Altında bilinmeyen başka bir durum var. Erdoğansız AKP tutmayacağından, hepsini birden süpürüyorlar gibi durum.
CHP ise 'AKP gidecek biz iktidar olacağız' hazırlığında. Kurulan yeni ittifakı, milletin kabul etmesi için sadece Mansur Yavaş değil, yerel seçim sonrasında sağdan başka adlar daha CHP'ye geçebilir.
CHP yönetimi, ANAP ve AKP'ye benzer yapıyı kabullenmiş durumda. İktidara susamış CHP tabanı kimle ittifak yapıldığına bakmaz nasılsa deniliyorsa, yanılıyorlar. Geçmişte lider kavgası ile sürekli bölünen sol işin içinde ABD olduğunda, yeni parti kurucular çıkmazsa şaşarım doğrusu.
Önümüzdeki süreçte, AKP'yi yıpratıcı yeni gelişmelerin içinde yeni istifalar gündeme gelecektir.
Bavullarla taşınan dolarlar, yargıyı etkileme anlamına gelen davranışlar zaten milletin içine şüpheyi fazlaca düşürdü. Hiçbir şey yokmuş gibi Bakanın 'benim oğlum suçsuz' demesi yeni hukukumuz olmaz dilerim ki.
Büyük cari açık üzerinden iktidarı zorlamak ki, zaten ekonomik yönden sürünen bir ülkeyiz ne olur biter söylemek zor.
Akla hayale gelmeyen saldırı varsa, bu devletimize karşı yapılıyor böyle olur mu diyebilirsiniz? Üç erki, yani 'Yasama, yürütme, yargıyı' 'AKP, AKP, AKP' yaptığını sandığımız iktidar meğerse 'Cemaat, AKP, AKP' yapmış. Hâl böyle iken kendisine belli bir mihraktan saldırı yapılıyorsa, bunu yargıya taşısın.
Ergenekon, Balyoz diyerek yüzlerce kişi, sudan delilerle cezaevine tıkılır, hasta generaller bebek maması ile yaşama tutunmaya çalışırken, sıranın bir gün kendilerine gelmeyeceğini sanıp hata ettiler.
Siyaset böyle bir şeydir. Yaptığın hatayı kendin çekersin.
Muhalefeti hiçe sayarak atılan adımların bedelini, iktidar kendisi ödeyecek.
Burada önemli ayrıntı ise şu. AKP hatasını öderken, aynı formattaki CHP'nin iktidara hazırlandığını iyi okumalı. Derdimiz, AKP hangi şekilde olursa olsun gitsin, yerine aynı şekilde CHP gelsin değil. İktidar hırsı gözlerini bürümüş, YCHP'nin aynı yolu kat etmek telaşı üzüyor insanı.
***
Biraz daha konuşsunlar hele
"Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir. Amaca ulaşmak için her yolu mübah görenlerin nasıl hastalıklı anlayışlar ürettiğini çok iyi bilir'." (Başbakan Erdoğan'ın Danışmanı AKP milletvekili Yalçın Akdoğan - Ellerinde nur mu var, topuz mu? - Star - 24 Aralık 2013)
***
Yazarlar söyleyeceklerini ertesi güne bırakamayınca, devreye Twitter giriyor. Hüseyin Gülerce "Büyük yangın var" dediği satırlarında şöyle demiş aslında. 'Teslim olun.'
1. Yangına benzin değil su dökmeli
2. Yangını söndürmeye çalışanlara yol açmalı
3. Kim başlattı tartışmasına girmemeli…
Sonra devam etmiş: Üç esasta ittifak olmalı:
1. Yolsuzlukların üstü örtülmemeli
2. Bürokrasi, paralel devlet kuramaz, sivil vesayet kurulamaz.
3. Bürokraside liyakat asıl olmalı. Bizden- bizden olmayan ayırımı yapılmamalı… Hukukun üstünlüğü esas alınmalı. Hukuk dışına çıkılmamalı" demiş. (24 Aralık 2013)
***
Gülerce'nin yazısını ateşkes kabul edenlere, ikinci bölümü dikkatle okumalarını tavsiye ederim. Cemaatin o taleplerini Erdoğan karşılar mı?
En iyisi; Tayyip Erdoğan, paralel devletini de alıp gitmeli. Anca böyle çözülür bu iş.