MHP'nin siyasi kaderi de bu olsa gerek. 10 Ağustos'ta uzlaşma kültürünü hayata geçirmek için birçok partinin desteklediği "Çatı Aday" projesinde de aday gösterilen Mehmet Ekmeleddin İhsanoğlu CHP'li olmamasına rağmen MHP'de destekleyince, bu seferde AKP MHP'yi "CHP'nin koltuk değneği" olmakla suçlamıştı.
CHP daha önce de başörtüsü yasağının çözülmesi konusundaki duruşu ve okullarda din eğitimi verilmesi noktasındaki katkısından dolayı MHP'yi yine "AKP'nin koltuk değneği" olmakla itham etmişti.
AKP ve CHP meselelere siyasi kutuplaşmayı besleme ve siyasi rant sağlama, milli ve manevi ölçüde davranmama açısından baktığı için yeri geliyor AKP, yeri geliyor CHP işine gelmediği için MHP'yi koltuk değneği olmakla suçluyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun mantığından bakarak tezkere konusunu değerlendirsek, CHP'de PKK'nın koltuk değneği olmuştur.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık, "Tezkere ile PKK'ye açıktan savaş ilan edilmiştir. Tezkerenin kabulüyle Türkiye barış sürecini sona erdirmiştir" derken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tezkere oylamasındaki duruşu sebebiyle bu sözlerin altına imza atmış olmaktadır. PKK'nın partisi HDP ile tezkere konusunda beraber hareket ettiğine göre, PKK'nın koltuk değneği yakıştırması CHP'nin haline uymaktadır.
MHP bugüne kadar çıkarılan tüm tezkerelerde sınır güvenliğini koruma açısından "Evet" oyu kullanmıştır. TSK'nın görevi, sorumluluğu bellidir. MHP'de bunu hatırlatarak tezkere oylamalarında "Evet" oyu kullanmaktadır. AKP bu tezkereyi farklı amaçlarla kullanmak isteyebilir, TSK'nın asli görevini küresel çıkarları için kullanmaya kalkabilir, bunun takipçisi de Türk milleti ve muhalefet olacaktır. AKP'nin olduğu yerde elbette böyle bir tehlike vardır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli tezkere hakkında yaptığı açıklama da "Ortadoğu'nun haritasını yeniden çizmek için kolları sıvayan, yeni devletler kurmak için fırsat kollayan çevrelere, lobilere, silah ve terör baronlarına karşı herkes uyanık olmalıdır. Türk devleti, Misak-ı Milli'nin sınır boyunca sahnelenen fitne kampanyasına karşı tüm milli güç unsurlarıyla göğüs germelidir. Milli güvenliğimize yönelen ağır tehditlerle başa çıkabilmek için, Suriye'nin kuzeyini derinlemesine içine alacak ve hiçbir terör örgütünün lehine olmayacak şekilde bir 'güvenlik kuşağı' hayata geçirilmelidir. Kaybedecek zaman yoktur." diyerek amacı ve hedefi göstermiştir.
Şimdi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ruhuna KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık mı kaçtı ki, PKK'nın bakış açısıyla tezkere olayını değerlendirmektedir. MHP, TSK'nın varlık sebebine güveniyor, CHP'de PKK'nın varlık sebebine mi güveniyor?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun tezkereye karşı çıkarak, PKK'nın partisi HDP ile birlikte "Hayır" oyu verdikten kısa bir süre sonra hükümete yeni tezkere teklifinde bulunarak ''Gelin askerimizin kara harekâtını Kobani'nin kurtarılması ve IŞİD'in buradan püskürtülmesi hedefiyle kısıtlayalım" demesi nasıl bir garabettir?
PKK'nın eylem ve söylem diliyle konuşmak Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu CHP'de Genel Başkanlık yapan Kemal Kılıçdaroğlu'na yakışıyor mu?
PKK, Kobani bahanesiyle Türkiye'yi yakıyor, yıkıyor, askerimizi, polisimizi şehit ediyor, Türk Ordusu'da PKK'lıları korumak için IŞİD'e karşı savaşacakmış!
MHP'nin amacı sadece Türkiye'yi ve Türkmenleri korumak iken Kemal Kılıçdaroğlu PKK'yı ve uzantılarını korumak sevdasındadır.
Ayn el-Arap'ta (Kobani) zaten sivil vatandaş kalmamış, Türkiye hepsini bünyesine almış. Şuan orada sadece IŞİD'e karşı mücadele veren PKK güçleri kalmış. Kemal Kılıçdaroğlu bunlara mı destek istemektedir? PKK'nın talebi de bu değil midir? Türkiye'den silah isteyecek kadar akli dengesini yitirmiş Selahattin Demirtaş ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında fark nedir?
MHP Lideri Devlet Bahçeli bu konuda da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve benzerlerine hak ettiği cevabı "Neymiş, Mehmetçik PKK-PYD hesabına Kobani'ye girmeli, IŞİD terörüyle mücadele etmeliymiş. Dahası, 2 Ekim'de kabul edilen Tezkere'ye HDP'yle birlikte hayır diyen CHP birden bire Kobani için yeni bir Tezkere'den bahsetmeye başlamıştır. Türkiye'nin, IŞİD'e karşı PKK-PYD'nin hesabına savaşmasını dillendirenlerin ya şuurları kapalı, ya zihinleri bulanık ya da milli hafızaları tamamen siliktir. Bize göre, Mehmetçiğe kurşun sıkanların, Kobani için merhamet dilenciliğine, vicdan seferine çıkması yüzsüzlüğün doruğudur." sözleriyle vermiştir.
Kemal Kılıçdaroğlu sanırım yine PKK'lılarla dirsek temasında olan, onlarla gönül bağı olan Sezgin Tanrıkulu, Hüseyin Aygün, Mehmet Bekaroğlu gibi CHP yöneticilerinin etkisinde çok kalmaya başlamıştır.
CHP'yi kuran iradeyi anlamayan mevcut CHP yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti'ni bölmek isteyen PKK'lılarla yol yürüyor. Kendi haline bakmadan da MHP'nin vatanseverliğini sorguluyor. Sanırım CHP'ye de bir "milli akıl tezkeresi" gerekmektedir. Ne dersin Sayın Kılıçdaroğlu?