Türkiye Cumhuriyeti devleti siyasi tarihi boyunca, Türk milleti, seçim adına böyle anti demokratik, eşit, adil ve dürüst olmayan bir seçim kampanyası görmemiştir. Demokratik halk iradesinin egemen olduğu rejimlerde eşine az rastlanır bir demokrasi tiyatrosu seyrettik.
Yani böyle bir seçim süreci ve sonuçlarını empati yaparak, kendini muhalefetin yerine koyarak, kim vicdanına sığdırabilir? Çocuklarını veya kendini böyle bir yarışta muhalefet, şartlarında yarışmayı vicdanına kabul ettirebilir mi? Bu şarlardan şikayet ederek, mağdurları oynayanların ellerine fırsat geçtiğinde nasıl mağrur dayatma, baskı ve totaliter arayışlara girdiklerini ve bunu sonuna kadar kullandıklarını utanarak izledik.
Bu haksız, hukuksuz, adaletsiz ve eşit olmayan yarışın sonuçlarını vicdanlara asla hiçbir kimse kabul ettiremez. Cumhurbaşkanı olursunuz ama kamu vicdanı kanamaya devam eder. Bu baskı, korku sindirme, hakaret karalama itibarsızlaştırma kampanyaları ile elinizdeki kamu gücünü, yandaş medyayı, yandaş iş dünyasını seferber ederek, bu imkanlarla kitleler üzerinde “ölmektense bayılmaya razı” olan bir sonuç alarak, koltuklar muhafaza edilse de bu böyle gitmez.
İnsanların inanç hassasiyetlerini, her türlü kaşıma, istismar etme, mezhepçilik yapma, ırkçılık suçlaması ile dolaylı ırkçılığın kralını yaparak, sizi desteklemeyeni, siyasi linç kampanyaları ile yerden yere vurmak, asla kabul edilebilir değildir.
Bu sancılarla alınan sonuçla o makamlar birleştirici, uzlaştırıcı ve kucaklayıcı olabilir mi? Siyasette her türlü yalanı dibine kadar söyleyen, akşam söylediğini sabah unutan, çizgisini koltuğuna göre ayarlayan, koltuğuna dönen duruşla, ülke sancılardan sıkıntılardan kurtulabilir mi? Biriken enerji nerelerde, arzu etmesek de hangi siyasal ve sosyal sarsıntılara ve şiddete dönüşür, onu kestirmek son derece zordur.
Ülkenin biriken enerjisini almak, ülkeyi normalleştirmek, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla gerçek demokratik hukuk devletinin hayata geçirilmesi ile mümkündür. Muhalefetin önünü tıkayan, ülkede sancılar bitmez. Biriken enerji hangi sele ve sarsıntılara dönüşün kestirmek çok zordur.
Ülke şartlarını koltuk kazanmaya endeksleyerek, buna uygun bir yıkama, yağlama, yanaşma ve yandaş düzeni kurmak belki o makamları getirir, ama bu sürdürülebilir değildir.
İnsanlara yaratılıştan gelen ilahi farklılık sonuçlarını siyasette yok saymak nasıl bir muhafazakarlıktır? Ülkeyi tek ak renge boyama ve bunu imtiyazlı hale getirme, Allah’ın yarattığı diğer renkleri yok saymak O‘na saygısızlık ve eşyanın tabiatına aykırıdır.
İnsanları kategorize ederek, bizden olanlar ve diğerleri diyerek TRT yi kendi borazanı haline getirmek, diğer televizyon kanallarını kendine destek nakarat korosu haline getirmek, farkı konuşanı tepelemek, işine gücüne müdahale etmek, nasıl bir ruh hali ve hangi rejimlerde vardır? Böyle bir anlayışın neresi İslami, insani ve demokratik bir anlayışı yansıtır?
Bu kafa ile belki birilerini kandırırsınız ama cehaletin bittiği, beklentilerin karşılanmadığı, ertelendiği siyasi kredinin bittiği an mutlaka gelecektir. Doğru yaptığınızdan eminseniz, niçin rakipleriniz karşısında, bu kadar baskı kurarak, TV’lere yandaş medyaya talimatlar yağdırarak, güç gösterisini dayanılmaz noktalara taşıyorsunuz?
Böyle seçimlerle hangi makama gelirseniz geliniz, yarın siyasal bilgiler fakültelerinde bu davranış Türkiye örneği olarak, adınıza utanılarak okutulacaktır. Mağdur, mazlum olmaktan çoktan çıkıp, artık gurur, kibir ve ben duygusunun tavan yaptığı, mağrur halinizle, kazanmanız halinde,inşallah olmaz, Cumhurbaşkanlığı makamında bu ülkeyi kucaklamanız hayaldir.
Sonuçlarla değil, süreçlerle meşgul olan, Türk milliyetçilerinin ülkenin geleceğine ilgisi devam edecektir. Ülke yalnız ve çaresiz değildir,sonuçları tartışırız,ama demokratik milli devlet, milli iktidar hedefi için çalışmaya, ülke insanını gerçeklerle buluşturmaya devam edeceğiz. Şahıslar, servet ve şöhretler fani bu millet ve onun Türk devleti kalıcıdır. Türk milleti nice hanlar, şahlar, padişahlar, başbakanlar ve cumhurbaşkanları gördü tarihin hükmünden kimse kaçamaz.”Görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler” Seçim sonuçlarının sağduyu, vicdan ve gerçek demokratik değerler, indirilen Müslümanlık ölçülerimizle anlamlandırarak, okuyacak ve kervan yola devam edecektir.
“Ey Türk üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir”.”Yerden göğe küp dizseler, altından birin çekseler, seyreyle sen gümbürtüyü!” Allah Müslüman Türk milletini uyandırsın ve korusun ve yüceltsin. Selam ve dua ile kalınız…