Böyle bir şey olur mu, nabız mı yokluyorlar bilinmez. General Sisi yandaşları, Mısır'da imza kampanyası başlatmış. Amaç, seçim yapılmadan Sisi'nin Cumhurbaşkanı olması. Bu işi devletin kurumlarını devreye sokarak yapmayı planladıklarına göre strateji tutar mı diye deneniyor sanki. Bakın nasıl olacak?
"Hareketin Genel Sekreteri Abdulaziz Abdullah, "Sisi'nin seçim yapılmaksızın halk tarafından cumhurbaşkanı seçilmesini istiyoruz. Bunun için 3 milyon imza toplamayı hedefliyoruz, şu ana kadar 964 bin imza topladık. Hedefimizdeki sayıya ulaştığımızda Yüksek Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız ve halktan talebimizi desteklemeleri için sokağa inmesini isteyeceğiz'' dedi." (A.A. '5 Eylül 2013)
Böylelikle hem Sisi'yi ne kadar isteyen var muhataplarına onu gösteriyorlar, hem de seçim gibi teferruatlı sistemi tarihe gömmekten yanalar anlaşılan. Böyle saçmalık olur mu demeyin. Bal gibi olur.
KKTC'de 2004 yılında AKP iktidarı Annan Plânı ile Kıbrıs Türküne ne yaptırdı? Eurolar, dini liderler, STK'ı, AKP'nin kodamanları Kıbrıs'A çıkarma yaptılar o dönem. Ne dediler Kıbrıslıya " Evet deyin, hem devletiniz tanınsın, hem de AB'ye girin."
Hep derim ya Türklerde devlet adamlarına aşırı güven vardır. Erdoğan'ın "sorunu çözeceğiz' demesinden, gerçekten KKTC tanınacak ve AB'ye gireceklerini sanıp, büyük oranla 'evet' dediler.
Tarihte ilk kez bir millet, hem de Türk Milleti referandumla devletinden vazgeçtiğini Dünya'ya böylelikle ilan etti. Allaha şükür ki Rumlar KKTC'nin uzun vadede kontrolleri altına gireceği gerekçesi ile planı reddetti.
Onlar alışkın bedavaya devlet kurulmasına kendilerine. Yunanistan öyle olmadı mı, tek kurşun atmadan devlet sahibi oldular. 1. Dünya Savaşına girmediler ama Anadolu'dan pay almak için gelip Türk'ün kanını akıttı kefereler.
Neyse efendim, 2004 yılında plana evet diyen Türkler yerine 'hayır' diyen Rumlar alındı AB'ye. Üstelik Rumların elini kuvvetlendirmek için onları eski 'Kıbrıs Devleti' olarak tanıyarak. Rum kesiminin AB'ye alınmaması bizim garantör devlet olarak bir 'hayır'ımıza bakardı, onu da yapmadılar.
Referandumla 'toprakların el değiştirmesi' denendi ise imza kampanyaları yakın gelecekte seçim yerine geçebilir.
AKP iktidarı bu minvalde yürürse kendilerine muhalefet eden kalmayacak gelecekte nasılsa. O bakımdan seçim gibi teferruatlı işlerle uğraşmak yerine imza kampanyası ile Erdoğan'ı başkan seçerler olur biter.
Bir yasaya bakar. İmza kampanyası milli iradeye çağdaş bir bakıştır derler, olur biter. Bir yandan imza kampanyaları düzenlenir şatafatlı, öbür yandan köşe yazarları Erdoğan'ı öven yazılar yazar. Yandaşlar da tüm televizyonlarda her programda, Erdoğan'ın başkanlığının nasıl tarihi öneme haiz olduğunu anlatırlar. Bu kadar.
Ha SEÇSİS'le seçime girmişiz, ha AKP il başkanlıklarında imzaya açılmış listelerle. Bir fark göremiyorum arada.
***
Helal darbe
Mısır'da ne olup bittiğini anlamak için son birkaç yıldır olup bitene göz atmak yeterli. Batı marifetiyle devletin başındakiler, askeri darbelerle indirilip, uyduruk kaydırık seçimlerle yenisi seçiliyor.
Bizimkilere bakarsanız Mursi seçimle iş başına geldiği için, askerin yaptığı yanlış. Peki öncesinde asker Mübarek'i indirirken haklı mıydı? Yani o darbe hakkaniyetli miydi ki Erdoğan Mübarek'e 'halkına kulak ver' yani 'çek git' dedi.
Erdoğan sayesinde darbenin 'helal' olanı, olmayanı ile tanıştık. Mübarek'e yapılanı 'helal, 'Mursi'ye yapılansa haram darbe. Gördüğünüz gibi askeri darbeleri de İslam'ı sözlüğe göre kategorize etmeyi başardık.
Son söylediğime şöyle de bakabilirsiniz. Müslüman kardeşler AKP benzeri parti olduğundan onlar iktidardayken, muhalefet edenler münafıklardır. AKP'nin kafasının almadığı parti, grup, STK işte aklınıza her ne geliyorsa tamamı 'AKP'yi iktidardan alaşağı etmek için özel hazırlanmış örgütlerdir' muamelesi çekilmesi gerekir. Kanımca da öyle yapıyorlar sanki.
Son altı yılımızı AKP'ye darbe hikayeleri ile geçirdik. Ve bunlar haliyle 'haram darbe'ye giriyor.
Neyse efendim, Suriye'de adım atamaz hale gelip madara olan ABDE, tıkalı damarı açmak için Mısır'a vurup, Musli'yi devirmişti biliyorsunuz. Garibim halkın isyan etmeyeceğini bildiklerinden, bizzat Musli'ye taraftarlarına çağrı yaptırarak nümayişler düzenlettiler.
Sonra orduya emir verip, miting yapanları kurşunlattılar. Mısır'da olup biten, Suriye'den dikkatleri başka yöne çekmekten ibaretti. Bu arada Anadolu Ajansına şu haber düştü.
"Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi, "devletin varlığının korunması" gerekçesiyle barışçıl gösteri yapanların öldürülmesinin haram olduğu şeklinde fetva verdi." (21 Ağustos 2013)
Bizim iktidar o fetvadan haberdar mı ya da sıradan gösteri yapan insanların gözüne gözüne gaz fişeklerini sıkıp, ölmelerine, yaralanmalarına sebep olmak da harama girer mi diye düşünmeden edemiyor insan.
Devamla; hangi gösteri helal, hangisi haram diye başka soruya geçilmeli şimdi de. Bilmeyecek ne var, AKP'nin düzenlediği tüm törenler, siyasi parti mitingleri, mecliste grup konuşmaları helal, muhalefetinkiler haram.