İslamcılık adına; kardeşi kardeşe düşüren fitne tohumlarının atıldığı, kan içici sahte İslamcı teröristlerin barındırıldığı eğitildiği, fitne, husumet ölüm, yıkım teşvikçiliği sürdürülüyor. Siyasetçisi ile gazetecisi ile akademisyeni ile şeytanın emrinde zehir kusuyorlar.
ABD-İngiltere Fransa şer üçgeni; doyamadıkları Müslüman kanını, ne yazık ki devşirdikleri münafık ve fasık İslamcı işbirlikçilerle bir kez daha Suriye’de dökmeye kararlılar.
Haçlı-İslamcı ittifak; zehirlerini kusuyorlar, ölüm yıkım istiyorlar.
Irak; Türkiye’deki üsler kullanılarak işgal edildi, yakıldı, yıkıldı. Petrol şer güçlerin eline geçti ama kardeş katliamları devam ediyor. Etnik, mezhep bölünme ile birlik parçalandı.
Libya katliam yıkım kaos planı yapıldı, uygulandı. Libya’da, petrol şer güçlerin eline geçti ama kardeş katliamları devam ediyor!
Şimdi de şeytanın dostları; ölüm ve yıkım için Suriye’de kan dökmeye çabalıyorlar.
Ne kadar kan içici vampir varsa sırıtarak Suriye’ye müdahaleyi savunuyorlar.
Gerçek dostları şeytan ise çıkardığı yeni fitne ile sevinçlidir muhakkak.
Olanlar; tarih bilgisinden mahrum, zihniyeti bozuk tiplerin hezeyanı değil de nedir ki?
Petrol kaynakları batılıların eline geçmiş, kardeş kardeşi öldürmüş, kentler yakılıp yıkılmış, hala utanmadan demokrasiden, insan haklarından bahsediyorlar. Bu ne pişkinlik.
Vahşi kan içicilerinin ajanlığını yapanlar, Müslüman mı?
Ne zaman ki; İngiliz-Fransız fitne tohumları ekildi, Osmanlı hakimiyetini kaybetti. Bölge, kan, savaş, yıkım bölgesi haline geldi.
Bugün işbirlikçi gurüh, bölgede kan dökülmesinde rol alıyor. Yazık hem de çok yazık.
Afganistan, Irak, Sudan, Yemen, Mısır ve Libya’nın yaşadığı acı, Suriye’de yaşatılıyor.
Yaptıklarının kan, gözyaşı, yıkım demek olduğunu sinsice ve haince çok iyi biliyorlar.
Bölgede yaratılan kaos devam edecek. Kaos aşamasında son ülke Türkiye’dir.
Suriye; dünyanın en huzurlu, en hoşgörülü ülkelerinden biriydi. Etnik kimliklere, dinlere ve mezheplere özgürlük, orada örnekti. Şimdi ise birbirlerini katlediyorlar.
Suriye ile ortak bir tarihi, ortak bir kültürü paylaşıyor, aynı coğrafyada birlikte yaşıyoruz.
Bugünkü dünyayı; şerrin ve her türlü insanlık dışı yaşamın sembolü olan şeytan yönetiyor.
Şeytan; dünyayı kitlelerin başına geçirdiği piyonlarıyla yönetir. Onlar riyakar ve takıyyecidir.
Şeytanın dünyayı yönetme icraatında gücün başını etki noktalarında oturan şeytani kurmaylar çekiyor. Bunlar, şeytanın işbirlikçileridir.
Yine bunlara bağlı, bunların piyonu ve hizmetçisi olarak iş gören taşeron şeytan uşakları var.
Bunlar ise despot riyakarlardır. Güç para sahibi olanlar için İslam, haçlı kurmayların onayladığı kadarıyla dindir. İslam dünyası haçlı ve takkeli şeytani gücün etkisi altındadır.
İslam dünyası; bu coğrafyayı kan denizine çeviren bu senaryodan nasıl kurtulacaktır?
Müslümanlar şeytanın dostluğunu bırakıp Allah’ın dostluğuna yönelmedikçe İslam dünyasındaki kaos bitmeyecektir.
İnsan isek; Akıl bilim öncülüğünde, din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin Türkiye’de, bölgede, Dünya’da barışı, savunmak ve korumak zorundayız.
Günün Sözü: İnsanların en aşağılığı haksızlıkla insanları katledenlerdir.