Ülkemizde kamuoyuna mal olmuş, siyasi tarihimize mal olmuş, demokrasi ve onun erdemli yaldızlı sözleri ile anılan, birçok ünlü siyasetçi ve devlet adamı, ölümlerinden sonra veya hayatta iken, özellikle evlatları söz konusu olunca, padişahlık veya hanedanlığı aratmayan evladiyelik imtiyazlı siyasal miras tavırla muamele görürler.
Bunu çok defa Türk siyasi tarihinde örnekleriyle gördük. İnönü ailesi hala yıkılan hanedanlığa rağmen, aile o isim üzerinden, yeni demokratik süslemeli imtiyaz peşindedir. Veya siyaset tilkileri, bu soy ismi üzerinden, bir asra yakın geçmişe rağmen hala dolaylı temsilci gibi siyasi pirim peşindedirler.
Osmanlı saray ailesinin bireyleri ile ilgili miras haberlerini basından takip ederiz. Bazen de İnönü ailesinin bitmeyen siyasal miras haberlerini takip ederiz. Bu ülkenin çocukları hiçbir siyasal hanedanlık mirasına sahip olmadan özgürce imtiyazsız siyaset yapabilmelidir. Atatürk’le İnönü ile cephelerde silah arkadaşı olarak savaşan, o savaş hatıraları ve benzeri savaş öyküleri, Sakarya meydan muharebesi ve öncesi hatıraları ile büyüyen, o süreçleri yaşar gibi dinleyen gazi bir dedenin torunuyuz.
Hatta dedemin sağlığında, o siyasal akıma mensup İnönü uzantısı şahsiyetlerin, gazi dedeme nasıl tepeden baktıklarını, aşağılar tavırlar takındıklarını, ayrıcalıklı hallerini, onların adına bugün hala utanç duyarak hatırlıyorum. Neferler savaştı kan can verdi bedel ödedi. Birilerine sanki hiç bitmeyen makam, dolaylı demokrasi maskeli saltanat ve siyasal miras bıraktı.
Demokratik ülkelerde liderler saygı ile anılır, siyasal miras genetik değildir. Siyasal mücadele ve şahsiyetleri kan ve soya dayanmaz. İlkeler, ideolojik ve siyasi idealler esas değil midir? Lider doğulur, doğuştan gelen kabiliyetler çetin sınavlarla ortaya çıkar. Zorlama ve dayatma lider olunmaz.
Sosyal siyasal ve askeri savaşlar kendi liderlerini çıkarır. Demokrasi geleneği yerleşmiş, siyasi kültürü kurumsallaşmış, ülkelerde esas olan liderin, kandan ve soydan gelen evladı olmak değil, ideal, ilke ve sevdalara tutkun, kabiliyet ve samimiyet testinden geçmiş, her siyaset adamı o liderin hep birlikte manevi evladıdır.
Padişahın, sultanlık ve saray yönetimi süreçlerinde, belki normal karşılanabilecek tasarruflarını, demokrasiye geçişle birlikte farklı biçimde sürdürme arayışı, son derece utanç vericidir. Siyaseten yüzkarası denilebilecek, çağdaş hanedanlık gizli modeli değil midir?
Neferler savaş bitince yurtlarına döndü kaderine terk edildi. Onlar için en büyük paye ülke ve millet bekası için can kan ve bedel ödemekti. İnönü soy isimli bir şahıs dedesinin, diğerini babasının ismi üzerine, şişlide yerel yönetici oldular. Pazarlık düzeni çağırışımı yapan, modern yerel hanedanlığa ve böyle bir demokrasi anlayışına yazıklar olsun.
Camide Müslüman’a şirin, havrada Musevi’ye taklacı, Kilisede hıristiyana yağcı velhasıl herkesi memnun etme üzerine kurulan, işini hangi şartta olursa olsun meşru ve gayri meşru bilen, memnuniyet esasına göre kendi düzenin kuran, ilkesiz siyasi kıblesi ve secdesi kendisi olan, herkesi siyasi hırsları uğruna istismar eden, bu siyasi aktör aslında toplumsal çürümüşlüğün kokuşmuşluğun çok tipik örneğidir. Allah bu ülkeyi küresel patentli yeni makro sarıgül hanedanlık projesinden korusun.
Birisi İnönü ailesinin torunuymuş, diğeri babasının oğluymuş, o zaman padişah torunları da gelsin aday olsunlar. Olur mu? O zaman padişahlık düzeni mi kurulur? Ama sizin düzeniniz çağdaş yerel hanedanlık ve siyasi vesayet rejimi değil midir?
Bizim ne millet geleneğimizde, nede dini inançlarımızda, imtiyazlılar ve ruhban sınıfını aratır örnekler yoktur. Erbakan, Özal ve Erdoğan ailesi örneklerine şimdi çakma Sarıgül örnekleri eklenmiştir.
Şişli’nin yükselen beton kuleleri bir dile gelebilse, o sesi de kara kutu olan mütaahhitler dillendirse bunu ülke duyabilse, şişirilen suni sam amca Sarıgül balonu hemen sönmez mi?
Allah sizden daha kabiliyetlileri haşa yaratamaz mı?. Ama ülkenin önüne çöken kutsallar gibi milletin geleceğini ipotek altına aldınız. Bu yandaş medya tutsaklık zincirleri kırılacak, hakkınızdaki gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıkıp anlaşılacaktır.
O gün mezarlarınıza bile belki kimse gelmeyecektir. Milleti kandıranların, garibin, fakirin ve fukaranın umutlarını, gelecek hayallerini çalıyorsunuz. Ama inşallah bunun sonuna geldiniz. Hiç kimse serveti, saltanatı, iktidarı, nede makamı ile bu Alem de asla ebedi değildir. Fani dünya herkes zerre şer veya hayır hesap verecek hesap var hesap!