AKP Siyasi tarihimize mazlum ve mağdur rolünden beslenen, gerginleştirerek siyasi hayatta var olan, çok enteresan esrarengiz siyasal vakıa olarak hayatını sürdürmeye devam ediyor. AKP iktidarı dindarı dincilikle,Kürdü dolaylı Kürtçülükle, Türk milletini milli duygu sömürüsü ile aldatmıştır.AKP nin üç yüzlü siyasetinde değişmeyen yüzü dindar kesimin dini duygularını siyasette istismar ederek dini gerginlik ve kutuplaşmalardan beslenmektir. 
Bir çoğu tarih olan(RP-FP) siyasi partilerden,onların devamı olarak hayatta kalan AKP farklı siyasi partilerde bir misyonu devam ettiriyor.Yıllarca "şeriat gelecek" diye propaganda yapmalarına, dini ve milli duyuların kaymağını makam servet şöhret olarak yemelerine rağmen sadece kendileri gelmeye hükmetmeye devam ediyorlar. Bu siyasi İslam geleneği İslam'ın temel öğretilerine ters bir siyasi tavır, tipik bir örnek siyasi gelenektir.Mazide yaşanan söylenen ülke gündemini yıllarca meşgul eden o kadar iddia ve siyasi söylemden çok daha farklı eylemler gerçekten bu ikiyüzlülüğün ibretlik örnekleridir. 
Bir diğer gizemli ibretlik yüz milli kimlik hazımsızlığından kaynaklanan etnik kimlik saplantısı ile Kürtçü bölücülüğe yıllarca çanak tutulmasıdır.Hatta bu öyle ileri gitmiştir ki yıllarca bangır bangır bağırarak "Ne mutlu türküm diyene" diye yazarsan güney doğunun dağına onlarda "Ne mutlu kürdüm diyene" diye yazarak,çizerek adeta Kürtçü ırkçılığa ve ayrımcılığa davetiye çıkarmışlardır. Dahada ileri giderek,milletin mübarek dini değerlere olan muhabbetini kullanarak, insafsızca siyasi sömürüsünü yaparak,oluşturulan dini referansları sayesinde, halkı içi kan göz yaşı ile dolu olan, boş barış açılım hayalleri ile oyalayarak yola devam ediyorlar. Öcalan ile başlattıkları gizli görüşmeleri önce inkar edip, görüşme iddialarını dillendirenleri şerefsizlikle suçlamışlardır.Bu görüşmeler ortaya çıkınca büyük bir pişkinlikle adeta kör sağır dilsiz rolü ile utanmadan sıkılmadan siyasete devam etmektedirler. Ama artık bu görüşmeler sonucu süreç ABD,AB ve İsrail hastanelerinin doğum evleri kapılarına taşınmıştır.Çünkü artık haçlı siyonist hedeflerinin gayri meşru çocuğu Kürdistan'ın doğumu bekleniyor. 
Allah inancı olmayan kanlı bir komünist örgütü Müslüman Kürt kardeşimizin temsilcisi haline getirerek onların kucağına oturtmuş şimdi ise sıra ile bakan danışman PKK kanlı yapılanmasının geldiği tehlikeli boyutun itiraf günahını çıkarıyorlar. Müslüman Kürt kardeşim bu ikiyüzlülüğü hak etti mi? Diğer utanç duyulan sahte yüzü, milli duyguları istismar ederek, Ülkücü tabana oynayan, oradan Ülkücü hassasiyetler kaşınarak oy devşirilmesi ve Ülkücülerin o temiz berrak duygularının ucuz koltuk manevralarına alet edilmesidir. Ülkücüler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın okumayıp atladığı ülkücü şehit Mustafa Pehlivanoğlu'nun mektubunun ''Mustafalar ölür ama Ülkücü dava kıyamete kadar yaşar'' bölümümünü okuyarak kenetleniyor ve gümbür gümbür iktidara geliyor.Çünkü artık hiç bir ülkücünün haklı haksız mazereti kalmamıştır. Türk ismini silip, ülkeyi etnik kimliklerden yeni milletler türetmenin adı nı açılım ve barış koydular.
"Yeni Türkiye" ve "Türkiyelilik" söylemi ile çoğulculuk adı altında ülkeyi etnik cehenneme çevirme politikalarına rağmen, Ülkücülere her dönemde operasyon ile oy avcılığı yapılıyor. Ülkücüler her oyunda maalesef kullanılıyor, referandum, cumhurbaşkanlığı seçimi gibi bir çok seçimde oyuna getiriliyor.Ama artık Ülkücüler yediden yetmişe timsahın göz yaşlarının sahte olduğunun farkına varmışlardır. Dolaylı Kürtçülük yaparak,ırkçılık suçlamasının aksine, Kürt kardeşimi aldatan, dindarı dincilikle aldatan,Ülkücüleri milli duygularla aldatan, gerginliklerden her seçim başarısı ile koltuk kapan, her seferinde hesap vermekten kaçan AKP, sandıkta mahkum edilmeden,gerçek bir 17/25 aralık hesabına çekilmeden, siyasi vedalaşma ve jübile yapılmadan,Türk milleti,Türk dili ve Türkiye ile vedalaşmadan AKP ile vedalaşarak siyasi partiler mezarlığındaki müstesna yerini almalıdır.