GÜNCEL

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş paradigmasının yerine yeni bir paradigmanın geçmesinin sözü bile edilemez!

Türk milleti, 100 yıl önce vatanını istila eden ve bağımsızlığına son vermek isteyen döneminin güçlü devletlerine karşı, Atatürk'ün önderliğinde  kanı ve canı pahasına verdiği İstiklâl Savaşı’ndan zaferle çıkmayı başarmıştır. Milli Egemenliğin tecelli ettiği Gazi Meclis, Lozan'da bağımsızlığı ve sınırları tescil edilen bu zaferi, 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak taçlandırmıştır.

Türk milleti, 100 yıl önce vatanını istila eden ve bağımsızlığına son vermek isteyen döneminin güçlü devletlerine karşı, Atatürk'ün önderliğinde  kanı ve canı pahasına verdiği İstiklâl Savaşı’ndan zaferle çıkmayı başarmıştır. Milli Egemenliğin tecelli ettiği Gazi Meclis, Lozan'da bağımsızlığı ve sınırları tescil edilen bu zaferi, 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak taçlandırmıştır. 

Toplumun bütün kesimlerinin temsilcilerinin yer aldığı bu Meclis,
Türkiye Cumhuriyeti'ni, tam bağımsızlık ilkesine bağlı, milli ve üniter yapıda bir devlet olarak kurmuştur.

Son günlerde iktidarı destekleyen ve isminde milliyetçilik sıfatını taşıyan bir siyasi  partinin genel başkanı,  Türkiye Cumhuriyeti’ne kırk yıldır savaş ilan etmiş olan bölücü bir terör örgütünün tutuklu liderini Gazi Meclis'te konuşmaya davet etmiş ve onun üzerinden sözüm ona “Terörsüz Türkiye” adı verilen bir süreç başlatılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar yaşatılması idealine gönül vermiş bir sivil toplum kuruluşu olarak, Türk milletinin gündemine allayıp, pullanarak sunulan bu yeni süreç hakkındaki görüşlerimizi yüce milletimizle paylaşmayı milli bir görev addediyoruz. 

Başlatılan süreç kapalı kapılar arkasında yürütülmekte olduğundan bu süreçte yüce Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hak ve hukukundan taviz verilip, verilmediğini bilemiyoruz. 

Ancak terör örgütü lideri ile görüşmeye giden heyetin örgüt liderinin görüşlerini içeren kısa açıklamasında "Var olan yeni paradigmaya katkı sunmaya hazır olduğu" açıklamasının felsefi “paradigma” kelimesi ekseninde bir açıklama olduğunu biliyoruz. 

Paradigma sözcüğü felsefe de eski olanın ortadan kaldırılması, ondan sonra yeni bir yapının inşa edilmesi anlamına geldiğinden  niyet okumaya gerek kalmadan yeni sürecin niyetini anlamamız için bize yeterli mesajı vermektedir.

Bu cümleyi kuran teröristbaşı,  Cumhuriyetimizin kurucu felsefesinin terk edilmesini, yerine yeni bir anlayışın yerleştirilmesini ve kendisinin bu sürece katkı sunmaya hazır olduğunu söylemektedir.

Acı olan ise süreci başlatan ve yürüten tarafların bu sözlerin karşısında bir konum almamış olmalarıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 66. Maddesinde "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." ibaresi yer almaktadır. Bu ifade gayet açık bir şekilde Türk kavramını vatandaşlık bağlamında ele almaktadır. Bahse konu ifade ile oynanması bile vatandaşlığın etnik veya ırki temele indirgenmesi anlamına gelecektir ki bu kabul edilemez.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yasalar önünde, Kürt vatandaş ile Türk vatandaş arasında herhangi bir eşitsizlik yoktur. 

Bütün bu şartlar altında Türk Devleti'nden istenen açıkça ifade edilecekse bayrak, toprak, devlet ve vatandır.

Bunların haricinde ne verirseniz veriniz ihanet şebekesi ve türevlerinin hainliği devam edecektir.

Bu dört değer ise yüce Türk milletinin ödediği kan bedeli ile elde edilmiştir. 

Atalarımızın uğruna şehadet şerbetleri içtikleri bu değerlerden taviz veremeyiz, bu tavizin seslendirilmesi veya ima edilmesi karşısında hâlâ süreci yürütmekten vazgeçmeyen veya sessiz kalanların durumunun yüce Türk milletinin tarihine yazılmakta olduğunu hatırlatıyoruz.

NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!

Yeniden Aydınlanma Derneği (YAD)