Son bir haftadır AKP iktidarının farklı zamanlarda farklı beyanlarda bulunması kimsenin dikkatinden kaçmamıştır.
Ama özellikle de Başbakan Davutoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan arasındaki "görüş ayrılığı" herkesin malumu.
IŞİD meselesi üzerinden verilen beyanatlar aslında Türkiye'nin ne yapacağını bilmez bir halde olduğunu gözler önüne seriyor.
Sadece Erdoğan ve Davutoğlu arasında da değil, AKP iktidarında bulunanlardan gelen açıklamalara bakın bu "karmaşa" kendisini bariz bir şekilde gösteriyor.
Mesela birisi çıkıp 46 vatandaşın operasyon ile kurtarıldığını söylüyor, diğeri ise teslim alındığını.
Yada birisi tampon bölgeden bahsediyor, diğeri ise güvenlikli bölgeden.
Bir başkası çıkıp İncirlik üssünün IŞİD'e yönelik yapılacak operasyonlarda kullanılmayacağını belirtirken, diğeri bunun tam tersini ifade ediyor.
İktidardaki bu kafa karışıklığı ya AKP içerisinde bir biriyle rekabet eden grupların bakış açısından yada hep birlikte herkesin olayın "ciddiyetini" aynı dereceyle kavrayamamış olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Ancak kesin olan tek gerçek, ABD'nin Türkiye ile ilgili resmi kanallarından gelen yorum ve açıklamalarının ardından AKP'nin pozisyon almaya başladığıdır.
* * *
AKP açısından alışılageldik durumun tekerrürü yine kendisini gösteriyor.
IŞİD'e yönelik operasyonlarda bulunacak ülkeler arasında olunmayacağını belirten iktidar, bir bakıyorsunuz ABD'nin IŞİD'e dolaylı yoldan AKP iktidarının destek verdiği beyanın ardından ani bir kararla bu görüşünden çark ediyor!
Dolayısıyla Türkiye'nin tutumundaki bu belirsizlik AKP her ne kadar açığını vermemeye çalışsa da açık bir şekilde karşımızda duruyor.
Önümüzdeki dönem açısından da kesinlikle umut vaat etmiyor.
Bakmayın bugünlerde özellikle de yandaş medyada yer alan haber ve köşe yazılarına.
Onlar Türkiye'nin kendi rotasını çizdiğini ve bu ölçüde hareket edeceğini iddia etse de sonuç tam tersini gösteriyor.
Örneğin birkaç gün önce Türkiye'nin "kara gücü olmak yada İncirlik üssünü açmak gibi bir gündemi" olmadığını belirtip, bunun Türkiye'nin Ortadoğu'ya dair vizyonunun çökme anlamına geleceğini ifade edenler, şimdilerde İncirlik üssünün operasyonlarda kullanılması üzerinden ABD ile görüşmelerin yürütüldüğünü yazmak zorunda kaldılar.
AKP'nin son dönemki dış politikadaki başarısızlığının, hayalci yaklaşımın faturasının Türkiye'ye ödettirilmek isteyenlerin olduğu çok açık.
Bunca zamandır Ortadoğu'ya dair (özellikle Suriye ve Irak'ta) ne söylediyse tutmayan AKP iktidarı, yanlışlarının faturasını Türk Milleti'ne ödetmek üzere.
Bunun göstergesi ABD kanadında IŞİD operasyonları üzerinde yaşanılanlarda ve gelen mesajlarda saklı.
* * *
Sürekli olarak IŞİD'in en büyük finansal kaynağı olan petrol kaçakçılığında Türkiye'nin kilit bir rol oynadığına dikkat çeken ABD yönetimi şimdi de IŞİD'in ortaya çıkmasında ve güçlenmesinde Türkiye'nin pay sahibi olduğunu açıkça ilan etmeye başladı.
ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry'nin katıldığı bir televizyon programında söylediği "En başında Esad'ı devirme çabaları başladığında, 'Arada çürük elmalar olsa da, önemli olan Esad'a karşı savaşmalarıdır' diye hesap yapanlar vardı. Bu da, farklı gruplara kaynak sağlanmasına sebep oldu. Bu süreç baştan savma bir şekilde yapıldı ve iyi yönetilemedi… Esad'ı devirdikten sonra bu çürük elmalarla ilgilenileceği düşünülmüştü. Fakat bu çürük elmalar giderek daha tehditkar hale geldi" sözleri "hesap yapanlar" olarak tariflenenlerin arasında AKP'nin de olduğu şeklinde değerlendirildi.
Bunun teyidini ABD'nin eski büyükelçisi Francis Ricciardone'nin görevi bıraktıktan sonra söylediği sözlerinde de görmek mümkün. Eski büyükelçi El Nusra ve Ahrar El Şam gibi örgütlere, uyarılarına rağmen AKP iktidarı tarafından desteklendiğini açıklamıştı.
Bu neden önemli?
Birincisi Türkiye'nin elini son derece zorlayacak olmasından ötürü.
İkincisi de bölgeyi 100 yıl sonra BOP altında yeniden dizayn etmeye çabalayan ABD'nin bu yolda "eşbaşkanlık" vererek "vazifelendirdiklerinin" yanlışlarının faturasını kesmek istediğinden.
Yanlış anlaşılmasın, işin ceremesini yine Türkiye çekecek.
Sopayı görüp, havucun peşine takılacak olanlar, ABD nereye isterse Türkiye'yi o kulvara sokacaklar.
* * *
Bu saatten sonra bu kadar yanlışın üzerine Ortadoğu'da siyasi olarak Türkiye'nin hiçbir ağırlığının kalmadığı tescillenir.
ABD Türkiye'nin "hassasiyetlerini" bir kenara bırakarak kendi aklındakini gerçekleştirmek üzere yol alır. Çünkü hatalarıyla terbiye ettiğine inandığı bir zihniyet tarafından ne yazık ki Türkiye yönetiliyor.
Bakınız bu anlamda ABD'den ilginç bir haber geldi.
IŞİD'e yönelik yapılan operasyonlara liderlik eden ABD yönetimi, bu işin başına 2003 yılında Irak'ın kuzeyinde askerlerimizin başına çuval geçiren William C. Mayville'yi görevlendirmiş.
Bunun anlamı şu, yine Kerry tarafından IŞİD'e karşı "en ön cephede" bulunacağı hafta içerisinde ifade edilen Türkiye, askeri operasyon emirlerini bu adamdan alacak!
İktidardan buna yönelik herhangi bir itirazsa gelmedi.
Hoş, yadırgamadık da.
Dün çuval hadisesi yaşandığında "ABD'ye nota verilecek mi?" sorusuna "Ne notası veriyorsun, müzik notası mı?" diyenler, belli ki bunu da içine sindirebilecek bir karakteristik yapıya sahipler.
Zannediyorum şimdi daha iyi anlaşılmıştır ne demek istediğimiz.
Ayrıca bu "ön safta" bulunma olayını da düşünmek gerekir.
Diplomatik lisanla ifade edilen bu tabir, bizim Anadolu deyimiyle "mayın eşekliği" olmasın?
Ne yazık ki geldiğimiz hal bu.
Artık çatışma ve gerilimlerin durulmayacağı Ortadoğu coğrafyasına dair hiçbir milli duruşumuz ne yazık ki kalmadı.
Kimse ne düşünüyoruz, duruşumuz nedir, hassas olduğumuz meseleler var mı, buna bakmıyor.
AKP sayesinde Türkiye'ye biçilen rol ne ise bize o oynatılmaya çalışılıyor.
Dün Türk askerinin başına çuval geçirenlerin emrine bugün Mehmetçik verilmeye yelteniliyor!
Bunca beceriksizliği, rezilliği ve utancı Türk Milleti kaldırmaz.
Haberiniz olsun…