Türk Gençlik Kurultayı
Hafta sonunda Ankara'da görkemli bir toplantı yapıldı. Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, 3 Mayıs Milliyetçiler gününde 2'nci Türk Gençlik Kurultay'ını gerçekleştirdi. Kurultay çok büyük bir ilgi ve heyecan uyandırdı. Ülkenin sorumlu, duyarlı, imanlı gençleri ileriye dönük neler yapılabileceğini konuştular, tartıştılar ve kararlar aldılar. MHP lideri sayın Devlet Bahçeli'nin deyimiyle, kurultaya katılanlar görkemiyle, inanmışlığıyla, özgüveniyle adeta tarih yazıdı, zamanın akışına yön verdi. Türk Gençliğinin nabzı bir kez daha Ankara'da attı. Türk Gençliği bir kez daha varlığını gösterdi, sesini gür bir şekilde duyurdu, umut ve iman tazeledi. Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin yücelmesi ve yükselmesi için, birliğin, kardeşliğin devamı için yapılacakları tartıştılar ve bir sonuç bildirgesiyle bütün dünyaya duyurdular. Türk milletinin özü ve özeti işte bu gençliktir. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, bu vesile ile yine çok veciz, yol gösteren ve bu ülkenin sahipsiz olmadığını ortaya koyan bir konuşma yaptı.
Herkes varlık sebebinin gereğini yapıyor
Birileri ayrıştırıyor, çatıştırıyor, bölüyor; MHP, "bizi korkular değil, umutlar biraya getirmiştir. Bizi menfaatler değil, tarih ve kültür havuzu kavuşturmuştur. Bizi dönemsel şartlar değil, müşterek değer ve yaşanmış yüzyılların bereketi bir millet yapmıştır. Verdiğimiz şehitler, çektiğimiz çileler, oturduğumuz semtler, kurduğumuz şehirler, katlandığımız zorluklar, kız alıp vermeler millet olmamızın ispatıdır.
Nereli olursak olalım, nerede doğarsak doğalım, nasıl konuşursak konuşalım bizleri bir araya getiren, acılarımız, anılarımız, zaferlerimiz, hüzünlerimiz ve ülkülerimiz olmuştur. Her çekilen halay, her dövülen davul, her buluşulan düğün, her açılan duvak, her doğan çocuk, her sallanan beşik, her tüten ocak, her can veren şehit bizi bir millet yapmıştır. Bin uzun yılda yokluklar birlikte göğüslenmiştir. Fetihlerin sevinci beraberce yaşanmıştır. Bozgunların burukluğu birlikte paylaşılmıştır. İşgallere ortak duygu ve inançla direnç gösterilmiştir. " diyerek, birleştiriyor, kucaklıyor ve büyütüyor.
Karşımızdaki tehlike
Birileri tarihi çarpıtıyor, iftiralara yol veriyor, korkutuyor ve Türk milletiyle hesaplaşıyor; MHP, "Ermeni diasporasına, yüzbinlerce Müslüman-Türk'ü vahşice katleden şerefsizlere taziyede bulunuyorlar, zımnen özürler diliyorlar. Binbir badireyle, onca ızdırapla yurt yaptığımız bu toprakları elimizden almak, bu cennet vatanı yeryüzü cehennemi yapmak için namertler görev başındadır. Türkiye'yi yönetenlerin vizyonsuzluğu ve gayri milli zihniyeti sebebiyle yabancı başkentlerin peydahladığı, doğrudan Türk vatanını ve mücavir alanlarını hedef alan yeni devletler dayatılmaktadır.
Eğer bu gelişmeleri milli bir yelpazeden okuyamazsak, gerekli tedbirleri alamazsak ve son vatanımızın siyasi fikriyatıyla eklemleyemezsek, mukadderat dağılma olacaktır. Bugün karşımızdaki tehlike de budur. Bu ülkede Türk'üm diyen, Türk milletine mensubiyetten şeref duyan hiç kimse korkmamış ve korkmayacaktır. Türk milletini korkutacak fani de henüz anasından doğmamıştır" diyerek, geçmişimize, tarihimize sahip çıkıyor, yalanlara, karalamalara set çekiyor.
Burasının adı Türkiye Cumhuriyeti
Birileri şahsi hesaplar yapıyor, bu uğurda her şeyi feda ediyor; MHP, "Her zaman söyledik, yine söylüyoruz; ülkümüzün yolu, milletimizin de yoludur. Milletimiz ise kendisini aşmış, sığ tartışmaları, çıkar mücadelelerini terk ederek milletine yoğunlaşmış, büyük düşünebilen gönül ve dava insanları tarafından hedeflerine ulaştırılacaktır. Bunu da yapacak Milliyetçi-Ülkücü Hareket'tir.
Bizi ülkücü yapan en belirgin yönümüz, şahsi beklentilerimizi milli geleceğimiz ve hedeflerimiz içinde eritebilmiş olmamızda gizlidir. Burasının adı Türkiye Cumhuriyeti, milletinin adı ise büyük Türk milletidir. Ya bu vatanda yaşayacağız, ya da bu vatan uğruna seve seve can vereceğiz. Ya bu topraklar ve üzerinde yaşayan millet bir ve kardeşçe kalacaktır, ya da Türk milletinin kayıplarına yeni halkalar eklenecektir. Göbek bağımızın kesildiği yer daima son nefesimizi vereceğimiz yer olacaktır ve bu hakikati ne Recep Tayyip Erdoğan, ne İmralı canisi, ne bölücü mihraklar, ne de küresel işbirlikçileri değiştiremeyecektir." diyerek, bu uğurda gerekirse bedel ödemekten kaçınmayacağını ilan ediyor.
Herkes varlık sebebinin gereğini yapıyor. Birilerinin varlık sebebi bölmek, yıkmak, millet sırtından evlerde milyar dolarlar istiflemek, birilerinin varlık sebebi de, sahip çıkmak, yaşatmak ve yüceltmek.