Taraf gazetesinin her haberine temkinli yaklaşırım.Taraf'ın yaptığı haberleri okurken önyargılı davranır ve haber içeriğinin akla ve mantığa yatmasına çok dikkat ederim. Geçtiğimiz gün MHP'lilerin çeşitli kurumlardan sürülmesi, görev işkencesi görmesi ve bulunduğu alanda pasifleştirilmesine dair "Girişimcileri fişlemişler" başlıklı bir haber vardı. 

Haberin içeriğinde "Binlerce küçük girişimciye kredi veren KOSGEB'le ilgili fişleme raporunda, "Uyuyan MHP'li unsurları tasfiye edin" ve "CHP'li ve MHP'li bürokratları Güneydoğu'ya sürün" denildi." iddiası vardı. Bu haberde şaşılacak, hayrete düşülecek bir durum yoktur. Türkiye'nin her yerinde ,her kurumda bunlar yaşanmaktadır. Ve bu durum büyük zulme dönüşmüş durumdadır.

Her seçim zamanı "MHP'li kardeşlerimmmmm" diyerek , o kulağımıza rahatsızlık veren ses tonuyla bağıran, çağıran Recep Tayyip Erdoğan'ın düzeninde Ülkücü kadrolara bu reva görülmektedir.

Seçim olmadığı vakitlerde Ülkücülere, MHP'lilere

 "TERÖRİST

MAFYA BOZUNTUSU 

KAFATASÇI 

KOVBOY 

IRKÇI 

KANDAN BESLENENLER

 ALÇAK

 ŞEREFSİZ 

ÇAPULCULAR"

"Geçmişte sokaklarda sergiledikleri kavgacı tavrı şimdi siyasete taşıyorlar. Yüce meclis içinde sergiliyorlar bunların biz cemaziyelevvellerini iyi biliriz''

"Bunlar önünü kestikleri adamın sağcı mı, solcu mu olduklarını nereden bilirler biliyor musun 'Fatiha'yı oku' derler, sonra da yanındaki adama 'Doğru okudu mu?' diye sorarlar."

"Ben bozkurtla dolaşmıyorum, ben eşrefi mahlûk olan insanlarla dolaşıyorum." şeklinde hakaretler, küfürler eden Recep Tayyip Erdoğan'ın kurduğu iktidar düzeninde Ülkücülere, MHP'lilere devlet kurumlarında yapılan fişleme, sürgün ve görev zulmü gayet doğal ve normaldir. O yüzden Taraf'ın haber içeriğini sorgulamaya bile gerek yoktur.

Bölücüler, soysuzlar, kansızlar devlet kurumlarında yükselerek ilerlerken, MHP'li ve Ülkücülere yapılan fişleme ve sürgün muameleleri , Recep Tayyip Erdoğan'ın yol verdiği, destek verdiği, cesaret verdiği bir düzendir.

Recep Tayyip Erdoğan'ın ömrü Türklük, Milliyetçilik, Ülkücülük düşmanlığı yaparak geçtiği için , kendi iktidarında Ülkücülere, MHP'lilere yapılan zulümleri çok doğal görmekteyiz.

Ülkücülere, MHP'lilere etmiş olduğu hakaretler, küfürler ortada iken, onun "MHP'li, Ülkücü kardeşlerim" ifadelerine inanan ahmaklar dışında başkaları değildir. Herşeyi bilerek "Bende Ülkücüyüm, bende Milliyetçiyim" diye Recep Tayyip Erdoğan'a destek verende şerefsiz ve haysiyetsizden başka biri değildir. Şahsi menfaatleri için , iktidar yalına bulaşmak için ortada bu şekilde dolaşan kişilerde elbette mevcuttur.

MÇP'nin Refah Partisi ile yaptığı seçim ittifakına ilk karşı çıkan, Başbuğ Alparslan Türkeş'e "Kafataşçı-Irkçı" diyen Recep Tayyip Erdoğan'a destek verebilen bir Ülkücü, bir MHP'li olması mümkün değildir. Destek verende varsa zaten bu kimliği hükümsüzdür.

Adı üstünde "Milliyetçi Hareket Partisi" olan partinin kimliğini taşıyıp, "Milliyetçiliği ayaklar altına aldık." diyen Recep Tayyip Erdoğan'a destek veren şerefini,haysiyetini kaybetmeyi bırak, akli dengesini kaybedendir. Yerine Başbakan olarak atanan Ahmet Davidoğlu'nun "Milliyetçilikle hesaplaşma zamanı geldi." sözünü de bu çerçevede değerlendirmek lazımdır.

Recep Tayyip Erdoğan'ın kurduğu düzende "Ya bizden olacaksın ya olacaksın" dayatmalarına boyun eğmeyen tüm Ülkücüler ve MHP'liler gerçekten davalarında dalgalanan şeref timsalidir. Tarih onların şerefli ve namuslu duruşunun şahidi olacaktır.

MHP ve Ülkü Ocakları bulundukları illerde bu şeref timsali dava adamlarına sahip çıkmalı, onların yanında olduğunu her daim göstermelidir. Elbette bir gün bu zulüm dönemi bitecek, bugün Ülkücülere çemkirenler hak ettiği muameleyi görecektir.

17-25 Aralık'tan Çankaya'ya sığınarak kurtulduğunu sanan Ülkücü düşmanı Tayyip de ,yerine kukla olarak atanan Davidoğlu da bunu çok iyi biliyor.