Yeni anayasa çalışmalarında;

Bu çağrım sayın cumhurbaşkanımıza, sayın TBMM başkanımıza, siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına ve aziz milletimizin her ferdinedir.

Anayasamız detay düzenlemelerden arındırılmalı, açık ve net kısa öz olmalıdır. Bizim anayasamız da kanuni düzenlemelerle hatta yönetmeliklerle bile çözülecek meseleler anayasa maddesi haline getirilmiştir. Bundan kurtulmak gerekir.

Başkanlık sistemi mi yarı başkanlık sistemi mi? 
Ülkemiz başkanlık rejimine geçtiği günden itibaren yaşanılan zorluk ve uygulamalardaki aksaklıklar dikkate alınarak, parlementonun da daha etkin kılınması için YARI BAŞKANLIK rejimine geçmeyi düşünmeli tartışmalı ve sonuca ulaşmalıyız.
Milletvekili sayısı Türkiye için fazladır. Parlementer rejim sırasında bakanların da meclis içinden görevlendirildiği halde vekil sayısı beş yüz elli iken şimdi bakanların parlemento dışından olmalarına rağmen vekil sayısı altı yüzdür. Milletvekili sayısı elli adet düşürülmesi gerekirken elli adet yükseltilmiştir. Milletvekillerinin maaş ve sosyal statülerinin Türkiye bütçesine büyük yük getirmekte olduğu aşikardır.

Milletvekillerinin emekli ve milletvekili maaşlarını aynı anda almaları da ayrı bir garabettir ve milletin sırtına yüktür. Bu durum düzeltilmeli, milletvekilleri aynı zamanda emekli maaşı alamamalılar.
Siyasi Partiler Yasası

Siyasi partiler yasası demokrasinin önünde büyük engel teşkil etmektedir. Siyasi partiler yasası parti genel başkanları ve merkez karar vericilere olağanüstü yetkiler tanımış olduğundan milletvekili ya da belediye başkanı olabilmek parti genel başkanın iki dudağı arasına sıkışmış, genel başkanın seçtiğini millet seçmek zorunda bırakıldığı için de halka seçilmek için gösterilen adayları kendilerini halkın takdirine ihtiyaç duymaz hale getirmiştir.

Bir partinin genel başkanını kendisi istemediği takdirde değiştirmek nerede ise mümkün değildir. Buna bir kıstas getirmek zorunluluğu getirmekle siyasi rekabete ve yarışa fırsat verilmiş olacaktır.

Seçim Barajı

Seçim barajı yüzde onun altında alan partilerin oylarını adeta “çöp” etmekte, halkın iradesi ve tercihi parlementoya yansımamaktadır. 

Bunu sağlamak için; örneğin, yüzde bir alan bir parti, bir temsilci yüzde üç alan bir parti üç temsilci ile parlementoda temsil ettirmek  gibi bir çözüm getirilebilir.
Siyasi Partilere Hazine Yardımı
Siyasi partilere yapılan hazine yardımı maalesef hem astronomik hem de gayrı adildir.

Öncelikle hazine yardımları makul seviyelere çekilmelidir. Ayrıca partiler yüzde bir de alsa o oranda hazine yardımı alabilmelidir.

Seçim sathı mahalline baraj üstü partiler büyük paralarla girerken baraja takılan partiler seçimler sırasında nerede ise yol parasına muhtaç kalmaktalar.

Seçme Seçilme Yaşı 

Seçme ve seçilme yaşı konusundaki düzenleme maalesef gerçeklerle bağdaşmamaktadır. On sekiz yaşını tamamlamış bir vatandaşın seçilme yeterliliğine kavuşması son derece sakıncalar barındırmaktadır. En azından seçilme yaşı tekrar yirmi beşe çıkarılmasının makul olacağı genel kabuldür.

Adaletin Yavaş İşlemesi

Adalet aramak insanları canından bezdirmektedir on yıl yirmi yıl belki daha fazla süren davalar vardır. Geç gelen adalet adalet değildir.

AB entegrasyonu adı altında yapılan düzenlemeler 

Domuzun kasaplık sayılması 

Zinanın suç sayılmaması 

Aile düzenlemesi gibi düzenlemeler tekrar gözden geçirilmeli örf ve adetlerimiz dikkate alınarak düzenlemeler yapılmalıdır.
Ailenin korunması 

Sürekli nafaka gibi gayrı adil uygulamalar ve 

Ailenin korunması ile ilgili düzenlemeler hem yeni evliliklerin önünde engel hem de aile huzurunu bozan eşler arasında güveni sarsan uygulamalar şekline dönüşmüştür. 

Eğitim
Milletimizin inancına örf ve adetlerine ters düşecek genç nesli adeta boşluğa savuracak anlayış terkedilerek milli ve manevi değerleri önceleyen vatan millet ülke ve insani değerleri özümsemiş nesiller yetiştirmeliyiz.

Maalesef eğitim öğretim ezber ve yarış mantığından kurtarılmalı, mesleki eğitim teşvik edilerek ara eleman sorunu çözülmeli.

Bürokrasi 
Bürokrasi vatandaşı canından bezdirmeye devam etmektedir. Bürokratlar milletin ve devletin hizmetinde olduklarını bilmeli ve iç yönergeler ve düzenlemeler ile vatandaşlarımız kimsenin şahsi insiyatifine bırakılmamalıdır.

Asla değiştirilmesi gereken maddeler!

Burada anayasa değişikliği yapmak için; “demokrasi, darbe anayasası, yamalı bohça” gibi mülahazaları ve gerekçeleri bir yana bırakarak hiçbir gerekçe ile Anayasada değiştirilmemesi gereken, anayasanın ilk üç maddesi daha da doğrusu üçüncü madde üzerinde duracağım.

Anayasanın değiştirilemez maddeleri;

Anayasanın üçüncü maddesi; Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Ülkemizin bölünmesinin “etnik unsurlara özerklik” in önünü açan alt yapısını oluşturan düzenlemeleri daha önce birkaç defa yazdım!

Anayasa değiştirilmesinin tekrar gündeme gelmesi vesilesi ile tekrar ölümcül tehlikeye dikkat çekmek isterim.

TARİHİ GÖREVE DAVET

Gelinen durum vahimdir!

Nasıl olur diyeceksiniz!

Vatanımızın bazı bölgelerinde yasal ve uluslararası anlaşmalar ile “ÖZERKLİK” ilan edilmesine zemin hazırlanmış olması akıllara ziyan durumdur.

Milletimizin birliği beraberliği, ülkemizin devletimizin birliği bütünlüğü ile dünya var oldukça yaşatılması, bazı bölgelerin “özerklik” adı altında Sevr’in  tatbikinin önlenmesi amacıyla vatanımızın bölünmemesi için;

ÖZERKLİĞİN/BÖLÜNMENİN YOLUNU AÇAN, 

1- 3 Ekim 1992 Sayı : 21364 tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararının ve,

2-BM ile 15 Ağustos 2000 tarihinde New York'ta Birleşmiş Milletlerde imzalanan “İkiz Sözleşmeleri”nin,

3-4 Haziran 2003'te  TBMM’de kabul edilen 4867 ve 4868 no’lu "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun",(AB ile yapılan anlaşmayı onaylayan bakanlar kurulu kararı ve BM’de aynı sözleşmenin onaylanması)

Gerek AB ile yapılan anlaşma ve ve bakanlar kurulu kararı ile onaylanan, gerek BM ile yapılan anlaşma ve TBMM’de çıkarılan yasaların derhal hiç zaman kaybedilmeden ortadan kaldırılması tarihi sorumluluktur!

Anlaşmalar ve kararların detayları;
Metnini arzettiğim bakanlar kurulu kararının maddelerinden de anlaşılacağı üzere, anayasanın üçüncü maddesi bölünmenin önündeki tek engeldir! Anayasanın üçüncü maddesi asla değiştirilemez!

ÖZERKLİK/BÖLÜNME YOLUNDA BAKANLAR KURULU KARARI:

AB ile yapılan iptal edilmesi gereken anlaşmanın ve bakanlar kurulu tarafından onaylanan kararın tam metnini noktası virgülüne imla hataları da dahil dokunmadan sizlere  sunuyorum! 


 

2 Ekim 1992 tarihli ve 21363 Mükerrer sayılı Resmi Gazete'de; 3839,3841 sayılı Kanunlar ile 92-40836 sayılı Atama Kararı yayımlanmıştır.

Turgut OZAL Cumhurbaşkanı

Sayfa : 2 RESMİ GAZETE 3 Ekim 1992 — Sayı : 21364

AVRUPA YEREL YÖNETİMLER ÖZERKLİK ŞARTI

ÖNSÖZ

İşbu şartı imzalayan Avrupa Konseyi üyesi Devletler,

Avrupa Konseyi'nin amacının üyeleri arasında ortak mirasları olan ideal ve ilkeleri ko­rumak ve gerçekleştirmek için daha ileri bir birlik sağlamak olduğunu düşünerek,

Bu amacın gerçekleştirilmesinin yollarından birisinin idari alanda anlaşmalar yapmak olduğunu düşünerek, yerel makamların her türlü demokratik rejimin temellerinden birisi olduğunu düşünerek, vatandaşların kamu işlerinin sevk ve idaresine katılma hakkının Avrupa Konseyine üye Devletlerin tümünün paylaştığı demokratik ilkelerden biri olduğunu düşünerek, bu hakkın en doğrudan kullanım alanının yerel düzeyde olduğuna kani olarak,

Gerçek yetkilerle donatılmış yerel makamların varlığının hem etkili hem de vatandaşla­ra yakın bir yönetimi sağlayacağına kani olarak,

Değişik Avrupa ülkelerinde özerk yerel yönetimlerin korunması ve güçlendirilmesinin demokratik ilkelere ve idarede ademi merkeziyetçiliğe dayanan bir Avrupa oluşturulmasında önemli bir katkı sağlayacağını düşünerek,

Bunun demokratik bir şekilde oluşan karar organlarına ve sorumluluktan bakımından, bu sorumlulukların kullanılmasındaki olanak ve yöntemler bakımından ve bu sorumlulukla­rın karşılanması için gerekli kaynaklar bakımından geniş bir özerkliğe sahip yerel makamların varlığını gerektirdiğini teyid ederek,

Madde 1

Taraflar bu şartın 12. maddesinde belirtilen şekil ve ölçüde kendilerini aşağıdaki mad­

delerle bağlı kabul edeceklerini taahhüt ederler.

I. BÖLÜM Madde 2

Özerk Yerel Yönetimlerin Anayasal ve Hukuki Dayanağı özerk yerel yönetimler ilkesi ulusal mevzuatla ve uygun olduğu durumlarda anayasa ile tanınacaktır.

Madde 3

Özerk Yerel Yönetim Kavramı
1 — Özerk yerel yönetim kavramı yerel makamların, kanunlarla belirlenen sınırlar çer­ çevesinde, kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkanı anlamını taşır.

2 — Bu hak, doğrudan, eşit ve genel oya dayanan gizli seçim sistemine göre serbestçe seçilmiş üyelerden oluşan ve kendilerine karşı sorumlu yürütme organlarına sahip olabilen mec­lisler veya kurul toplantıları tarafından kullanılacaktır. Bu hüküm, mevzuatın olanak verdiği durumlarda, vatandaşlardan oluşan meclislere, referandumlara veya vatandaşların doğrudan katılımına olanak veren öteki yöntemlere başvurulabilmesini hiçbir şekilde etkilemeyecektir.

Madde 4

Özerk Yerel Yönetimin Kapsamı

1 — Yerel yönetimlerin temel yetki ve sorumluluktan anayasa ya da kanun ile belirle­ necektir. Bununla beraber, bu hüküm yerel yönetimlere kanuna uygun olarak belirli amaçlar için yetki ve sorumluluklar verilmesine engel teşkil etmeyecektir.

Yürütme ve İdare Bölümü Sayfa : 2
3 Ekim 1992 — Sayı : 21364 RESMİ GAZETE Sayfa ; 3
2 — Yerel Yönetimler, kanun tarafından belirlenen sınırlar içerisinde, yetki alanları­ nın dışında bırakılmış olmayan veya başka herhangi bir makamın görevlendirilmemiş olduğu tüm konularda faaliyette bulunmak açısından tam takdir hakkına sahip olacaklardır.

3 — Kamu sorumlulukları genellikle ve tercihan vatandaşa en yakın olan makamlar ta­ rafından kullanılacaktır. Sorumluluğun bir başka makama verilmesinde, görevin kapsam ve niteliği ile yetkinlik ve ekonomi gerekleri gözönünde bulundurulmalıdır.

4 — Yerel makamlara verilen yetkiler normal olarak tam ve münhasırdır. Kanunda ön­ görülen durumların dışında, bu yetkiler öteki merkezî veya bölgesel makamlar tarafından zayıflatılamaz veya sınırlandırılamaz.
5 — Yerel makamların merkezi veya bölgesel bir makam tarafından yetkilendirildiği durumlarda, bu yetkilerin yerel koşullarla uyumlu olarak kullanılabilmesinde yerel makamla­ra olanaklar ölçüsünde takdir hakkı tanınacaktır.

6 — Yerel makamları doğrudan ilgilendiren tüm konulara ilişkin planlama ve karar al­ ma süreçleri içinde, kendileriyle olanaklar ölçüsünde zamanında ve uygun biçimde danışılacaktır,

Madde S

Yerel Yönetim Sınırlarının Korunması

Yerel yönetimlerin sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz.

Madde 6

Yerel Makamların Görevleri İçin Gereken Uygun İdari örgütlenme ve Kaynaklar

1 — Kanunla düzenlenmiş daha genel hükümlere halel getirmemek koşuluyla, yerel ma­kamlar kendi iç idari örgütlenmelerini, bunları yerel ihtiyaçlarla uyumlu kılmak ve etkin idare sağlamak amacıyla, kendileri kararlaştırabileceklerdir.

 2 — Yerel yönetimlerde görevlilerin çalışma koşulları liyakat ve yeteneğe göre yüksek nitelikli eleman istihdamına imkan verecek ölçüde olmalıdır; bu amaçla yeterli eğitim olanak­larıyla ücret ve mesleki ilerleme olanakları sağlanmalıdır.

Madde 7

Yerel Düzeydeki Sorumlulukların Kullanılma Koşullan

1 — Yerel düzeyde seçilmiş temsilcilerin görev koşullan görevlerin serbestçe yerine ger tirilmesi olanağını sağlayabilmelidir.

2 — Görev koşulları sözkonusu görevin yürütülmesi sırasında yapılacak masrafların uy­ gun biçimde mali tazminiyle birlikte, uygunsa, kazanç kaybının tazminine veya yapılan işin karşılığında ücret ve buna tekabül eden sosyal sigorta primlerinin ödenmesine olanak sağlaya çaktır.
3 — Yerel olarak seçilmiş kişilerin görevleriyle bağdaşmayacak işlev ve faaliyetler ka­ nunla veya temel hukuki ilkelere göre belirlenir.
Madde 8

Yerel Makamların Faaliyetlerinin İdarî Denetimi

1 — Yerel makamların her türlü idari denetimi ancak kanunla veya anayasa île belir­lenmiş durumlarda ve yöntemlerle gerçekleştirilebilir.
2 — Yerel makamların faaliyetlerinin idarî denetimi normal olarak sadece kanunla ve anayasal ilkelerle uygunluk sağlamak amacıyla yapılacaktır. Bununla beraber, üst-makamlar yerel makamları yetkili kıldıklan işlerin gereğine göre yapılıp yapılmadığını idarî denetime ta­ bi tutabileceklerdir.
3 — Yerel makamların idari denetimi, denetleyen makamın müdahalesinin korunması amaçlanan çıkarların önemiyle orantılı olarak sınırlandırılmasını sağlayacak biçimde yapıl­ malıdır.

YÜRÜTME VE İDARI BÖLÜMÜ SAYıSı:3
RESMİ GAZETE 3 Ekim 1992 — Sayı ; 21364

Madde 9

Yerel Makamların Malî Kaynakları

1 — Ulusal ekonomik politika çerçevesinde, yerel makamlara kendi yetkileri dahilinde serbestçe kullanabilecekleri yeterli malî kaynaklar sağlanacaktır.

2 — Yerel makamların malî kaynakları anayasa ve kanunla belirlenen sorumluluklarla orantılı olacaktır.
3 — Yerel makamların malî kaynaklarının en azından bir bölümü oranlarını kendileri­ nin kanunun koyduğu sınırlar dahilinde belirleyebilecekleri yerel vergi ve harçlardan sağlana­caktır.

4 — Yerel makamlara sağlanan kaynakların dayandığı malî sistemler, görevin yürütül­ mesi için gereken harcamalardaki gerçek artışların mümkün olduğunca izlenebilmesine ola­ nak tanımaya yetecek ölçüde çeşitlilik arzetmeli ve esneklik taşımalıdır.

5 — Malî bakımdan daha zayıf olan yerel makamların korunması, potansiyel malî kay­ nakların ve karşılanması gereken malî yükün eşitsiz dağılımının etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik malî eşitleme yöntemlerinin veya buna eş önlemlerin alınmasını gerektirir. Bu yön­temler ve önlemler yerel makamların kendi sorumluluk alanlarında kullanabilecekleri takdir hakkını azaltmayacaktır.
6 — Yeniden dağıtılan kaynakların yerel makamlara tahsisinin nasıl yapılacağı konu­ sunda, kendilerine uygun bir biçimde danışılacaktır.
7 — Mümkün olduğu ölçüde, yerel makamlara yapılan hibeler belli projelerin finans­ manına tahsis edilme koşulu taşımayacaktır. Hibe verilmesi yerel makamların kendi yetki alanları içinde kendi politikalarına ilişkin olarak takdir hakkı kullanmadaki temel özgürlüklerine ha­ lel getirmeyecektir.

8 — Yerel makamlar sermaye yatırımlarının finansmanı için kanunla belirlenen sınır­ lar içerisinde ulusal serm aye piyasasına girebileceklerdir.

Madde 10

Yerel Makamların Birlik Kurma ve Birliklere Katılma Hakkı

1 — Yerel makamlar yetkilerini kutlanırken, prtak ilgi alanlarındaki görevlerini yerine getirebilmek amacıyla, başka yerel makamlarla işbirliği yapabilecekler ve kanunlar çerçeve­ sinde birlikler kurabileceklerdir.

2 — Her Devlet, yerel makamların ortak çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi için birliklere üye olma ve uluslararası yerel makamlar birliklerine katılma hakkını tanıyacaktır. 

3 — Yerel makamlar, kanunla muhtemelen öngörülen şartlar dahilinde, başka devlet­

lerin yerel makamlarıyla işbirliği yapabilirler.

Madde 11

özerk Yerel Yönetimlerin Yasal Korunması

Yerel yönetimler kendi yetkilerinin serbestçe kullanımı ile anayasa veya ulusal mevzuat tarafından belirlenmiş olan özerk yönetim ilkelerine riayetin sağlanması amacıyla yargı yolu­ na başvurma hakkına sahip olacaklardır.

II. BÖLÜM Muhtelif Hükümler

Madde 12 Yükümlülükler

1 — Her Akit Taraf, bu Şart'ın I. Bölümündeki paragraflardan en az 10 tanesi aşağı- dakilerin arasından seçilmek üzere en az 20 paragrafı ile kendisini bağlı kabul etmeyi taahhüd edecektir:

Sayfa : 4


— Madde 2,

— Madde 3,

— Madde 4,

— Madde 5,

— Madde 7,

— Madde 8,

— Madde 9,

— Madde 10, paragraf 1, — Madde 11
Yürütme ve İdare Bölümü Sayfa : 4

paragraf 1 ve 2, paragraf 1, 2 ve 4,

paragraf 1, paragraf 2, paragraf 1, 2 ve 3,

3 Ekim 1992 — Sayı : 21364 RESMÎ GAZETE Sayfa : 5
2 — Sözleşmeye taraf olan her Devlet onay, kabul veya tasvip belgesini tevdi ederken, bu Maddenin 1. paragraf hükümlerine uygun olarak seçtiği paragrafları Avrupa Konseyi Ge­ nel Sekreterine bildirecektir.

3 — Herhangi bir Taraf Devlet, bu Maddenin 1. paragrafı hükümlerine göre Sözleş­ menin henüz kabul etmemiş olduğu herhangi bir paragrafıyla veya paragraflarıyla kendini bağlı addedeceğini daha sonraki herhangi bir tarihte Genel Sekretere bildirebilir.

Sonradan kabul edilen bu tür yükümlülükler, böylece bildirimde bulunan Âkit Tarafın onay, kabul veya tasvip işleminin ayrılmaz bir parçası addedilecek ve Genel Sekreterin bildiri­ mi aldığı tarihten sonra geçecek üç aylık süreyi izleyen ayın ilk gününden başlamak üzere aynı etkiyi taşıyacaktır.

Madde 13
Bu Şart'ın Kapsayacağı Makamlar

işbu Şart'ta yer alan özerk yerel yönetim ilkeleri Âkit Tarafın ülkesinde mevcut bulu­ nan yerel makamların tüm kategorileri için uygulanır. Bununla beraber herbir Âkit Taraf, onay, kabul veya tasvip belgesini sunarken, bu Şart'ın yerel veya bölgesel makamların sadece hangi kategorileri için uygulanmasını öngördüğünü veya uygulama dışında bırakmayı öngördüğü kategorileri belirleyebilir. Avrupa Konseyi Genel Sekreterine daha sonra yapabileceği bildi­ rimlerle, yukarıdakilerden başka yerel veya bölgesel makam kategorilerini de Şart'ın kapsa­ mına dahil edebilir.

Madde 14 Bilgi Sağlanması

Her Âkit Taraf bu Şart'ın hükümlerine uygunluk sağlamak amacıyla kabul ettiği mev­ zuat hükümleriyle aldığı öteki önlemler konusuna ilişkin tüm bilgiyi Avrupa Konseyi Genel Sekreterine iletecektir.

III. BÖLÜM

Madde 15

imza, Onay ve Yürürlüğe Girme

1 — Bu Şart Avrupa Konseyi üyesi tüm ülkelerin imzasına açık olacaktır. Onay, kabul veya tasvip işlemine tabi olacaktır. Onay, kabul veya tasvip belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreterine tevdi edilecektir.

2 — Bu Şart Avrupa Konseyi üyesi ülkelerden dördünün bu Şart'la bağlı olmayı kabul ettiklerini yukarıdaki paragraf hükümlerine uygun olarak daha sonra bildirmelerinden itiba­ ren geçecek üç aylık süreyi izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.

3 — Bu Şart'la bağlı olmayı kabul edeceğini daha sonra beyan eden herhangi bir üye Devlet bakımından, bu Şart onay, kabul veya tasvip belgesinin tevdi tarihinden sonra geçecek üç aylık bir süreyi izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.

Madde 16 Topraklara ilişkin Hüküm

1 — Herhangi bir Devlet, imzalama sırasında veya onay, kabul veya tasvip belgesini tevdi ederken bu Şart'ın uygulanacağı toprak ya da toprakları belirleyebilir.
2 — Herhangi bir Devlet daha sonraki herhangi bir tarihte yapacağı ve Avrupa Konse­ yi Genel Sekreteri'ne muhatap bir beyanla, bu Şart'ın uygulanma alanım beyanda belirleyece­ ği başka herhangi bir toprağı teşmil edebilir. Şart, bu tür topraklar için, bu beyanın Genel Sekreterin eline geçtiği tarihten sonra geçecek 3 aylık süreyi izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.
3 — Yukarıdaki iki paragraf çerçevesinde yapılan herhangi bir beyan, bu beyanda be­ lirlenen herhangi bir toprak bakımından, Genel Sekretere hitaben yapılacak bir bildirim ile geri çekilebilir. Bu geri çekme, Genel Sekreterin bu bildirimi aldığı tarihten sonra geçecek altı aylık süreyi izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girecektir.

Yürütme ve idare Bölümü Sayfa : 5
Sayfa : 6 RESMİ GAZETE 3 Ekim 1992 — Sayı : 21364

Madde 17 Çekilme

1 — Herhangi bir Taraf, kendisi bakımından bu Şart'ın yürürlüğe girişini izleyen beş yıllık bir sürenin geçmesinden sonra, bu Şart'tan çekilebilir. Bu durumlarda, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine altı ay önce bildirimde bulunulacaktır. Bu tür çekilmeler, Taraf Devlet sa­ yısının dörtten az olmaması koşuluyla diğer Taraf Devletler bakımından Şart'ın geçerliliğini etkilemeyecektir.

2 — Yukarıda paragrafta belirlenen hükümler çerçevesinde herhangi bir Taraf Devlet, 12. maddenin 1. paragrafında öngörülen sayı ve tipteki paragraflarla bağlı olduğu sürece, Şart'ın I. Bölümünün herhangi bir paragrafından çekilebilir. Herhangi bir Taraf Devlet bir paragraf - dan çekilerek 12. maddenin 1. paragrafının gereğini karşılamayan bir duruma geliyorsa, Şart'ın kendisinden de çekilmiş sayılacaktır.

Madde 18 Bildirimler

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri :

a) Her imzalamayı;

b) Tüm onay, kabul veya tasvip belgelerinin tevdiini;

c) Bu Şart'ın 15. madde hükümlerine göre her yürürlüğe giriş tarihini;

d) 12. Maddenin 2. ve 3. paragraflarının hükümlerinin uygulanması çerçevesinde alı­

nan her bildirimin;

e) 13. Maddenin hükümlerinin uygulanması çerçevesinde alınan her bildirimi;

f) Bu Şart'a ilişkin diğer herhangi bir işlem, bildirim veya yazışmayı

Avrupa Konseyi üyesi Devletlere bildirecektir.

Yukarıdaki hükümleri kabul zımnında gereği gibi yetkili kılınmış aşağıda imzaları bu­

lunanlar işbu Şart'ı imzalamışlardır.

Avrupa Konseyi arşivlerinde saklanacak işbu Sözleşme, İngilizce ve Fransızca olarak

ve her iki metin de aynı derecede geçerli olmak üzere, tek nüsha halinde 15 Ekim 1985 tarihin­ de Strasbourg'da düzenlenmiştir. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Avrupa Konseyi üyesi Dev­ letlerin herbirine bu Şart'ın aslına uygun suretlerini iletecektir.

Avusturya Cumhuriyeti Hükümeti Adına Hat* G. KNITEL

Belçika Krallığı Hükümeti Adına Jan R. VANDEN BLOOCK

Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti Adına

Danimarka Krallığı Hükümeti Adına Erling V. OUAADE

Fransa Cumhuriyeti Hükümeti Adına Henri OURMET

Federal Almanya Cumhuriyeti Adına

Günter KNACKSTEDT Horst WAFFENSCHMIDT

Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Adına Agamemnon KOUTSOGIORGAS

İzlanda Cumhuriyeti Hükümeti Adına İrlanda Hükümeti Adına

İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Adına Oscar L. SCALFARO

Yürütme ve İdare Bölümü Sayfa : 6

 3 Ekim 1992 — Sayı : 21364 RESMÎ GAZETE Sayfa : 7 Lihtenştayn Prensliği Hükümeti Adına

Nicolas de LIECHTENSTEIN

Lüksemburg Büyük Dukalığı Hükümeti Adına Jean SPAUTZ

Malta Hükümeti Adına

Hollanda Krallığı Hükümeti Adına

Norveç Krallığı Hükümeti Adına

Portekiz Cumhuriyeti Hükümeti Adına Joao PEREIRA BASTOS

ispanya Krallığı Hükümeti Adına Felix PONS IRAZAZABAL

isveç Krallığı Hükümeti Adına

isviçre Konfederasyonu Hükümeti Adına

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Adına

Büyük Britanya ve Kuzey irlanda Birleşik Krallığı Hükümeti Adına”

Yürütme ve İdare Bölümü Sayfa : 2

 tarihinde onaylanan bakanlar kurulu kararının iptal edilmesi ÖZERKLİK/ BÖLĞNME yolunu kapatacaktır!

2-ÖZERKLİK/BÖLÜNME YOLUNDA BM İLE YAPILAN ANLAŞMA

15 Ağustos 2000 tarihinde New York'ta BM de imzalanan anlaşma yı Türkiye, 37 yıl boyunca imzalamaktan kaçındığı 15 Ağustos 2000 tarihinde New York'ta Birleşmiş Milletler İkiz Sözleşmeleri'ni imzaladı. 2000'de Ecevit-Bahçeli-Yılmaz hükümeti tarafından imzalanan yasalar
Türkiye'de halklara ayrı devlet kurma hakkı dahil; bilinen azınlık haklarını tanıyan bu sözleşmeyi hükümet adına imzalaması için Birleşmiş Milletler Daimi Delegesi Volkan Vural'a talimat verildiği o tarihlerde basın da yer aldı. 15 Ağustos 2000 tarihinde 'Medenî ve Siyasî Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme' ile 'Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme' işte bu talimatla imzalandı. İşin ilginç yanı ise, bu karar Bakanlar Kurulu'nun ve  hükümetin kararıyla gizli tutulmaya çalışıldığına dair söylentiler dolaşıyordu.

Türkiye ile BM arasında da onaylanan kararın iptali ile ÖZERKLİK/BÖLÜNME yolunu kapayacaktır!

3-ÖZERKLİK YOLUNDA KANUNİ DÜZENLEME, “İkiz Yasalar!”
AB ve BM ile yapılan anlaşma ve bakanlar kurulu kararlarının devamı olan, kamuoyunca “ikiz yasalar” veya “ihanet” yasaları olarak bilinen TBMM 4 Haziran 2003 tarihinde çıkarılan bu iki yasa (4867 ve 4868) Meclis'ten geçti.

BM ile yapılan anlaşmadan sonra tam üç sene sonra yasallaştırıldı. "Ulus devletin intiharı olur” denilen bu yasaları AKP nin meclise getirdiği “İKİZ YASALAR’ı”CHP nin de desteği ile meclis onayladı. 4867 ve 4868 no’lu bu iki yasa Meclis’te kullanılan 221 oydan 216’sı kabul ederken 5 vekil ise ret cevabı verdi. “İkiz yasalar” halklara, mezheplere yani farklı toplumsal kökenlere sahip olanlara “kendi kaderini tayin etme” hakkı verdi. Yani bunu imzalayan devletlerde yaşayan etnik kökenler, ‘dilerse ayrılabilir, kendi kendini yönetebilir’ denildi. madde ve gene tarih ve kararı ile yasalaşan söz konusu sözleşmenin iki maddesi çok tartışıldı. “1. ..bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal, siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.” 

2. ise, bütün halklar, “… Doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiçbir koşulda yoksun bırakılamaz” denildi. Sözleşmeye göre, bu ülke içinde kendini halk olarak tanımlayanlar, kendi kaderlerini tayin hakkına sahipti. Yani uluslararası camia düğmeye bastığı an, kendine "halk" diyenler, etnik köken iddiasında bulunanlar sivil itaatsizlik ve çatışma sürecini başlatabilecektir!. 

ÖZERKLİĞİN/BÖLÜNMENİN YILUNU AÇAN, 

1- 3 Ekim 1992 Sayı : 21364 tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararının ve,

2-BM ile 15 Ağustos 2000 tarihinde New York'ta Birleşmiş Milletlerde imzalanan “İkiz Sözleşmeleri”nin,
3-4 Haziran 2003'te  TBMM de kabul edilen 4867 ve 4868 no’lu "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun",(AB ile yapılan anlaşmayı onaylayan bakanlar kurulu kararı ve BM de aynı sözleşmenin onaylanması)

Yukarda tam metnini sunduğum AB ile mutabakata varılan ve onaylanan bakanlar kurulu kararı, BM ile yapılan anlaşma ve iki yasanın iptali,

Vatanımızı bölmek isteyenlerin heveslerini kursağında bırakacak!, muhtemel iç savaşın önüne geçmekle kalmayıp ülkemizi bir ve bütün olarak muhafaza edecektir.
Yeni anayasa tasarında Anayasanın ilk üç maddesi özellikle üçüncü madde asla değiştirilmemelidir. Bölünmenin/ özerkliğin önünde engel sadece anayasanın 3. Maddesi kalmıştır!

Birde aziz milletimizin bölünmeye karşı duruşudur!

Sayın Cumhurbaşkanımızı 

Sayın TBMM Başkanımızı

Sayın Siyasetçi ve Siyasi parti bakanlarını,

Ve aziz milletimizi

Vatanımızın bölünmesine zemin hazırlayan bu karar ve kanunların iptali için tarihi göreve davet ediyoruz!

Aziz milletimize çağrımız ise;

Yukarda tarih ve sayılarını verdiğimiz AB ve BM ile yapılan anlaşmalar ile ülkemizi “özerklik” adı altında bölünmesine zemin hazırlamış olan karar ve kanunların iptali için yöneticilerimize, TBMM ve siyasetçilerimize destek olmak, bunu temin için gerekli olan hertürlü faaliyette bulunmak vatandaşlık görevi ve sorumlululuğu olduğunu hatırlatmaya gerek yoktur!
Bu düzenleme pek çok madde içermekle ÖZERK YÖNETİM ilan edilmesi yönünde bütün düzenlemeleri içermekle beraber sadece ve sadece anayasanın değiştirilemez ilk dört maddesi içinde bulunan, “MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” maddesi bölünmeye engel olarak kalmıştır! 

Anayasa da Türk devleti tarifi bu düzenlemelere uygun hale getirilmesi ile VATANIN BÖLÜNMESİ ÖNÜNDE HİÇBİR ENGEL KALMAMIŞ OLACAKTIR!
Sayın cumhurbaşkanımıza, TBMM başkanımıza siyasi partilerimizin başkan ve yetkililerine milletvekillerine ve aziz milletimize gereği için arz ederim. 

Vesselam

Editör: Kerim Öztürk