Türkiye hafta sonunda iki önemli olay yaşadı. Birincisi MHP'nin "Milli Değerleri Koru ve Yaşat" mitinglerinin üçüncüsü olan ve "Vatan" temasıyla yapılan Adana'dak muhteşem açık hava toplantısıydı. İkincisi de Başbakan Erdoğan'ın Reyhanlı ziyaretiydi.
İLGİNİN SEBEBİ
Adana'da gördük ki, MHP'nin her mitingi bir öncesinden daha ihtişamlı, daha coşkulu ve daha mahşeri oluyor. Bunun birkaç sebebi vardı. Birincisi Türk milleti tehdit ve tehlikenin büyüklüğünü ve yakınlığını görüp hissettikçe, çarenin ve kurtuluşun ülkesine ve milletine sahip çıkmakta olduğunu anlıyor ve ona göre tavır alıyor. İkincisi başta 63 akıl fukarası olmak üzere, bu devletle hesabı olanların fırsatı ganimet sayıp kin kusmaları ve PKK ile kurulan işbirliğini övüp yüceltmeye çalışmaları karşısında, millete itirazını ve tepkisini gösteriyor. Üçüncüsü başta hükümetin, sonrasında da kanı bozuk, satılmış, işbirlikçi medya güruhunun engelleme, yok sayma ve karartma çabaları ters tepiyor ve ülke millet sevdalılarıyla bütünleşmek bir görev sayılıyor. Dördüncüsü ve en hayati olanı ise bu ihanet düzeninin, bu karanlık dönemin artık sonunun gelmesi gerektiğini göstermek, tek ve son çare olan MHP'de buluşmak için seferber olunuyor.
ÜMİT VE HEYECAN
Bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü isteyen, bu ihanetin artık bitmesini bekleyen herkes, MHP mitinglerine gösterilen muhteşem ilgiyi, meydanların gelincik tarlası gibi ay-yıldızlı bayraklarla süslenmesini, yüksek ve kesintisiz coşkuyu görünce, ümitleniyor ve heyecanlanıyor. Bu sese kulak vermeyi, bu coşkuya ortak olmayı görev sayıyor. Bir sonraki mitingi sabırsızlıkla bekliyor ve şartlar ne olursa olsun, bir yolunu bulup o meydanda olmaya çabalıyor. Sayın Devlet Bahçeli'nin deyimiyle vatan Adana'da ete kemiğe bürünmüş ve Türk milletinin göğsünü kabartmıştır. Göreceksiniz bir sonraki Erzurum "birlik" mitingi daha kalabalık, daha heyecanlı, daha anlamlı ve daha coşkulu geçecektir. Bu durum, aynı zamanda bu ihanet sürecine milletin destek verdiği yalanlarına da verilmiş en anlamlı ve en kararlı cevaptır. Destek lafı edenler, önce dönsün Bursa'ya, İzmir'e, Adana'ya baksın.
PANİĞE KAPILANLAR
Bu mitinglerin ne kadar etkili olduğu yanaşma ve beslemelerin sessizliğinden ve karartma çabalarından belli olduğu kadar, hükümetin paniğinden ve çaresizliğinden de anlaşılıyor. Reyhanlı'da tarihin gördüğü en büyük terör eylemi gerçekleşti. 51 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Bu noktaya BOP'a saplanmanın kaçınılmaz sonucu olarak geldiğimiz, bu teslimiyete hükümetin akıl almaz beceriksizliğinin ve yanlışlarının da eklendiği ortalığa saçılan bilgi ve belgelerle ispatlanmıştır. Nitekim, İngiltere başbakanı bir tek kişinin sokak ortasında öldürülmesini bile çok önemli sayıp, Fransa gezini keserek ülkesine dönerken, bizim başbakanımız, Obama'yla buluşmayı 51 canın kaybedilmesinden çok daha önemli görmüş ve önceliği ABD seyahatine vermiştir. Sonra da bütün bunlar sanki hiç yaşanmamış, ülkenin içinde düştüğü bu hazin durumun sorumlusu kendileri değilmiş gibi ve aradan tam 2 hafta geçtikten sonra ve biraz da MHP'nin Adana mitingini gölgelemek için Reyhanlı'yı hatırlamışlardır.
Bu şartlarda Rehyanlı halkının ne diyeceğini çok iyi bildiklerinden, önceden tedbir almış ve bir tiyatro oynamışlardır. Çevre il ve ilçelerden Reylanlı'ya ücreti karşılığında insan taşınarak durumu kurtarmaya çalışmışlardır. Bu vahim durumdan gurur duyulması, ancak paralı askerlerin işi olabilir. Ancak bu tiyatro gerçekleri gizlemeye de, ülkenin perişan halini yok saymaya da, Adana'nın ihtişamını gölgelemeye de yetmemiştir.
TÜRKİYE SAHİPSİZ DEĞİL
Hükümetin ne kadar çaresiz ve perişan durumda olduğunu, içerden ve dışarıdan kuşatmaya alındığını, her şeyin gün geçtikçe kötüye gittiğini, 63 akıl fukarasının çabalarının da bu durumu değiştirmediğini bütün dünya görüyor.Buna karşılık, Türkiye'nin sahipsiz olmadığı, Türk milliyetçileri ve onların siyasi teşkilatı olan MHP'nin her şeyiyle iktidar hazırlandığını da yine bütün dünya izliyor. Erzurum'dan sonra Konya, Elazığ, İstanbul, Samsun ve Ankara mitingleri yapılacaktır. Her miting bu hükümetin sonuna bir adım daha yaklaşmak demektir.
Zaten başka çare de kalmamıştır. Bu millet sandıkta hükümete son vermezse, hükümet bu ülkeyi tam ve ivedi biçimde BOP'a teslim edecek ve son verecektir. Bu iki kere ikinin dört ettiği kadar kesindir. Çünkü bu hükümetin varlığı ve devamı BOP'a yapacağı hizmete bağlıdır. Son ABD ziyareti, acı biçimde bunu bir defa daha göstermiştir. Hükümet ziyaret öncesindeki bütün tezlerinden, bütün taleplerinden vazgeçmiş, Obama'ya kayıtsız şartsız bağlılığı esas almıştır. Resmi açıklamaların satır aralarında da bu vardır, icraatlar da bunu göstermektedir. Kaldı ki, bizim işbirlikçi basın saklamaya çalışsa da, başta ABD olmak üzere bütün dünya basını bunu zaten böyle görmüş, böyle anlamış ve böyle yazmıştır.
TAVİZSİZ VE İMANLIYIZ
Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın, bu karanlık dönemin sonu gelecektir. Sayın Bahçeli'nin Adana mitinginde yaptığı konuşmanın bir bölümünü tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum: "Sözde çözüm oluyor, barış geliyor, süreç ilerliyor, 63 akılsız telkin ve tavsiye ediyor, demokrasi ve özgürlük gelişiyor, PKK diretiyor, AKP-BDP ayak sürüyor diye vatandan pay talep edilmesine, hak beklenmesine fırsat vermeyiz, vermeyeceğiz. Vatan alın yazımızdır, pazarlığı olmayacaktır. Vatan şerefimizdir, şerefsizlere bırakılmayacaktır. Vatan; çatımızdır, mihverimizidir, kubbemizdir, muazzezimizdir, varlığımızdır, hayat alanımızdır; yağma ve talanı sizler olduğu müddetçe söz konusu olmayacaktır. Her karışında şehit kanı olan bu aziz vatanı namertlere, nankörlere ve nesebi gayri sahihlere çiğnetmeme konusunda yeminliyiz, tavizsiziz ve imanlıyız."
ORHAN KARATAŞ