Yani Ermeni aday göstermek için özel çaba harcayan partiler nezaketsizlik mi göstermiş oluyor?
***
Geçmişte MHP de değerli yazar Levon Panos Dabağyan'ı aday göstermişti. Bu ülkenin vatandaşı olan herkes, seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Bunda bir sorun yok.
Fakat CHP'nin İstanbul 2. Bölge 1. sıradan milletvekili adayı gösterdiği Selina Doğan daha ilk demecinde CHP'nin geçmişinde Dersim gibi sorunlar bulunduğunu belirterek, "Önceliğim 1915 soykırımı değil. Bugüne yansıyan 'kültürel soykırım' diye bir kavram var. Birebir soykırım meselesi üzerinden gitmeden de ele alınacak pek çok konu var" dedi.
Eski CHP milletvekili Onur Öymen, konuyla ilgili olarak "Adaylık ilke olarak doğru. Fakat daha ilk konuşmasında, partinin geçmişini suçlayıcı ifadelerde bulunması, devletimizin ve partimizin başından beri reddettiği 'Ermeni soykırımı' ifadesini kullanması, parti aleyhine kullanılacaktır" diye bir değerlendirme yaptı..
***
Kendini açıkça ifade eden insanlar Türkiye için bir sorun teşkil etmez. Asıl sorun, Hrant Dink'in incelediği, "Gizli Ermeniler meselesi"dir.
Habertürk gazetesinde yayınlanan bir habere göre Tuncelili 4 muhtar, Ermenistan Diaspora Bakanlığı'nın oluruyla Erivan'a gidip "soykırım" anıtına karanfil bıraktı. Haberde anıtın önünde diz çökmüş muhtarların fotoğrafı da kullanılmış.
3 günlük ziyaretin ardından yurda dönenlerden Karaca Köyü Muhtarı Erol Saltık, amaçlarının Alevi ve Ermeni dostluğunu pekiştirmek olduğunu söyledi!
Ermeni haber siteleri ise ziyaretçi muhtar sayısını 9 olarak verdi ve "Çoğu Alevi olan Dersim nüfusunun bir kısmı Ermeni kökenlidir. 20. yüzyılın başında Dersim'in nüfusunun çoğu Ermeni'ydi, yer isimleri de Ermeniceydi. Dersim'deki bütün Ermeni kiliseleri yıkıldı, yok edildi. Soykırım yıllarında Dersimliler yaklaşık 40 bin Ermeniyi barındırdı. Onlardan çoğu Alevi oldu. Geçtiğimiz iki yılda Dersimlilerin Ermeni köklerine dönüşü başladı" diye de yorum yaptı!
Doğrusu, kimsenin kimliğini gizlemesine gerek yoktur. Kimliğini gizleyen insanın ruh hâli sağlıklı değildir. Çevresine zarar verir! Hrant Dink, araştırmaları ile bu durumu değiştirmeye çalışıyordu ama yanlış anlamaya müsait ifadeler kullandığı için tepki çekmişti.
Aslında Dink'i hedef alanların, devlet içinde önemli makamlarda bulunan ama kimliğinin ortaya çıkmasını istemeyenler olduğuna dair iddialar da var!
***
Her şey göründüğü gibi değil! Bakınız, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, Kırmızı Kedi yayınları arasında çıkan "Gizli Belgelerde Türkiye'nin Sırları; Mahrem" adlı yeni kitaplarında, özellikle cemaatin ilişkilerini incelediler.
Kitapta, Alper Görmüş'ün Abant Platformu'nda neler konuşulduğunu anlatırken, "Toplantıda aramızdan biri, belki de askeri vesayeti ortadan kaldırmanın tek yolunun başarısız kalmış bir darbe girişiminin ardından eski ve yeni darbecilerin derdest edilip yargılanmaları olduğunu savundu" dediği, aynı günlerde cemaatin, iş adamları örgütünün, ABD elçiliğine, Özden Örnek günlüklerinin birkaç sayfasını verdiği hatırlatılıyor.
Bundan ne anlaşılıyor? Bütün uyarılarımıza rağmen, başarısız darbe girişiminde kullanılmak üzere kurulmuş, milli görünümlü organizasyonlara girenler, farkına varmadan, TSK'daki büyük tasfiyeye hizmet etmiş oldu!
O halde, herkesin gerçek kimliğinin bilinmesinde fayda var! Meselâ, adaylar arasında gizli Ermenilerin oranı ne kadardır, bunun da bilinmesi gerekmez mi?