15 Şubat Pazar günü, HDP’den yapılan yazılı açıklamanın yanı sıra bebek katili Öcalan’ın paketlenerek Türkiye’ye getirilişinin yıldönümünde yol verilen kanunsuz sokak protestolarındaki görüntüler de çok dikkat çekiciydi. Şiddet içeren gösterilerde Öcalan yandaşları meydanlarda yine “Apo özgür kalacak ve bu meydanlarda sizlere seslenecek” diye propaganda yapıp garanti verirken sokaklarda her zamankinden daha fazla Öcalan posterleri ve paçavraları vardı. Tabii ki tüm bunlara polis müdahale etmiyor adeta bir koruma kalkanında devlet Öcalan hakimiyetine yol veriyor algısı inşa ediliyordu.
Yani; AKP iktidarı, “Kandil yan çiziyor” dan sonra tercihini yapmış gibi Öcalan üzerinden oyuna devam ediyordu. Bu söylediklerimizi daha da açmak için Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yakın tarihlerde sarf ettiği şu sözleri bir daha hatırlayalım;
“Öcalan çözüm süreci için önemli bir aktör. Önemli bir şahsiyet...”
“Abdullah Öcalan’ın bacak bacak üstüne atacak sekretere ihtiyacı yok. (Sekretarya talebine yönelik eleştiriler artınca-aht-)”
“Öcalan’ın bile talep etmediği, Öcalan’la hükümet olarak görüşmediğimiz, MİT’in bu görüşmeleri yaptığı bilindiği halde onun taleplerinin dışında bir takım şeyler ileri sürmek suretiyle Öcalan’ı da zor duruma düşürdüğünüzü bilmiyorsunuz. Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz? (Selahattin Demirtaş’ın çıkışlarını eleştirirken yakın zamanda Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklama-aht-)”
Geçtiğimiz Pazar günkü HDP’nin Kandil açıklaması ve bebek katili için yapılan sokak gösterilerine ek olarak AKP ve devlet koridorlarından ulaştığımız yeni bilgilerle yazımızın flaş cümlesini şöyle kurabiliriz;
Öcalan’a hukuki zırh yolda...
“İKİNCİ OSLO SKANDALI” yazımızda eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile İmralı canisi Abdullah Öcalan arasında Aralık 2014’te varılan mutabakatın özü şöyleydi; Çözülme sürecinde Fidan tarafından yasal adımların atılacağına dair Öcalan’a sözler verildi. Bu anayasal ve yasal düzenlemeler özerklik yolunda PKK’nın önemli adımlar atmasını sağlamaya dönük olacak. Öcalan da hükümetin sözünü tutması halinde 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar hükümeti sıkıntıya sokacak adımlardan
PKK’nın uzak duracağına dair söz verdi. Varılan bu mutabakatta hükümetin tek şerhi ise yapılacak yasal düzenlemelerin özellikle milliyetçi/muhafazakâr kamuoyunun tepkisini çekmeyecek şekilde çıkartılmasını sağlamak. Bu düzenlemeler yapılırken AKP, kamuoyuna çözümü sağlamak için yapıyoruz derken, PKK/HDP ise tabanına özerklikle ilgili kazanımlar şeklinde sunacak.
Aslında tüm bu çabalar, nihayetinde Öcalan’ın dışarı çıkmasını sağlamaya dönük kilometre taşları.
Fidan-Öcalan görüşmesinde öne çıkan 3 tarihi, ulaştığımız yeni bilgilerle güncelleyelim;
15 ŞUBAT: 7 Haziran seçimleri sonrasında Öcalan’ın dışarı çıkmasını sağlamak için 15 Şubat-15 Mart arasında iki adım atılması öngörülüyor.
1- “Sağlık nedeni” oluşturulacak. 2- Siyaset yapabilmesi için “yasal engeller” kaldırılacak.
Sağlık şartı: Dikkat edilirse, AKP ile HDP arasında görüşme trafiği bu sıralar hızlandı. Burada, öncelikli olarak PKK/KCK tutuklularının (özellikle öne çıkan örgütçülerin 7 Haziran’da HDP’den aday olmalarını sağlayacak şekilde) serbest kalmasını sağlamak. AKP koridorlarında, adli tıp raporlarıyla dışarı çıkacak PKK/KCK’lıların muhafazakâr kamuoyunda tepkiyle karışlanmaması için aynı konuyu Metin Kaplan gibi isimler için de gerçekleştirmeyi planladığı konuşuluyor. Yasal engeller konusunda ise yurt dışında bulunan örgüt yöneticileri Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal gibi isimlerin 7 Haziran’da aday olmalarının önündeki engelleri kaldırmak. Böylelikle sağlık durumu bahanesiyle dışarı çıkartılacak Öcalan’ın 7 Haziran 2015 sonrasında siyaset yapmasının da önü açılacak. PKK/KCK’lıların adli tıp veya hakem hastaneler raporuyla salıverilmesi; Zübeyir Aydar, Remzi Kartal gibi isimlerin siyaset yapmasının önünün açılması, tüm bunlar Öcalan düzenlemelerini oluşturuyor.
15 MART: AKP-HDP görüşmeleri sonrasında yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi planlanıyor. Zaten bunların altyapısı çoktan hazırlandı. PKK özellikle, taşra teşkilatlarının belediyelere devrini çok önemsiyor. Burada hükümetin daha önce
Devlet Bakanlıkları’ndan icracı bakanlıklar adı altında Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlıklarına çevirdiği bakanlıkların taşra teşkilatlarını, AB Uyum Yasaları vs. bahanesiyle yerele yani Güneydoğu’da PKK’nın kontrolünde olan
HDP/BDP/DBP’ye devretmesi öngörülüyor. Zaten bu bakanlıklar kurulurken teşkilat düzenlemesinde “il ve ilçe müdürlükleri yerele devredilir” şeklinde madde konulmuştu. Bu, şu ana kadar kamuoyu tepkisinden ötürü gerçekleştirilmemişti.
Ayrıca ikinci bir adımın daha atılması bekleniyor. “Çözüm süreci” nin tüm taraflarına tıpkı MİT’e getirilen zırh gibi yargılanamayacaklarına dair özel düzenlemeler olacak. Özerklik yolunda atılacak adımlara karşı TSK’nın operasyon yapmasının tamamen önünün kapatılmasına dönük düzenlemelere gidilecek. 15 Nisan’a kadar ayrıca bölgedeki önemli tugayların, batıdaki birliklerine geri çağrılması için askere baskı yapılacak.
15 NİSAN: “Özerklik yolunda mayın temizleme” çalışmalarının tamamlanmasının ardından Öcalan sahneye çıkarak, sözde “silah bırakmayı” ilan edecek. Zaten özerkliğin siyasi ve hukuki güvence altına alındığı bir ortamda PKK’nın silah bırakıyor açıklaması da “algı yönetiminden başka bir ifade içermeyecek.” Çünkü örgüt, zaten güvenlik güçlerinin bölgeyi terk etmesinden ötürü silahlı mücadeleye ihtiyaç duymayacak.
SON NOT:
Tabii, tüm bu planlar öncelikle Türk kamuoyunun bunları yutacağı üzerine AKP tarafından İmralı’daki bebek katili ile ile el ele, kol kola yapılıyor. Türk milleti bunu yutarsa özerklik ve Öcalan’ın serbest kalması planı tıkır tıkır işleyecek; sırf AKP’nin ve Aksaray’ın iktidarı uğruna. Ancak bir de Kandil var. Sadece Türkiye’de değil Irak ve Suriye’de de mücadele eden Kandil PKK’sına eleman lazım. Kandil, en çok elemanı 6/7 Ekim Kobani olaylarında olduğu gibi Güneydoğu’daki silahlı eylemlerden alıyor. Oluşturduğu baskı ve şiddet, militan teminini ve Güneydoğu’da kendine alan açmasını hızlandırıyor. Yani Fidan’ın İmralı’yı halletmesiyle iş çözülmüyor. Kandil hattında da mekik dokunması ve Öcalan’ın telefon görüşmesi yapmasına izin verilmesi gerekiyor.
AKP ateşle oynamaya devam ediyor...
Alabildiğine git-geller yaşanan Ankara’da ortalık toz duman!.