Kısa süre öncesine kadar AKP için akla gelebilecek en ağır suçlamaları yaparken, ani bir değişimle bu partide genel başkan yardımcılığı koltuğuna oturan Numan Kurtulmuş, Diyarbakır rezilliğini ve ihanet sürecini şirin göstermeye çabalarken, "terör olmasaydı her ailenin evi olurdu" değerlendirmesinde bulunmuş.
TSK'yı da lağvedin !
Terörün Türkiye Cumhuriyeti Devletine çok ağır bir külfet getirdiği doğrudur. Ancak, dünyanın hiçbir yerinde "külfet getiriyor" diye terörle mücadeleyi bırakıp, onlara her istediklerini altın tepside sunan, başındaki eli kanlı katille müzakere masası kuran ve her istediklerini veren bir devlet görülmemiştir. Bu anlayış sadece terörü hedefine ulaştırmakta ve ülkeyi bölünme sancıları yaşamaya mahkum etmekle kalmamış, yıllardır sürdürülen bu mücadelede gözlerini kırpmadan canlarını ortaya koyan şehitlerin de kemiklerini sızlatmıştır. Millet sırtından yapılan bu kadar büyük harcamayı heder etmiştir. Şimdi bir şehit anası çıkıp, "madem bu kahpelerin her istediklerini verecektiniz, benim evladımı niye bu köpeklerin karşısına dikip canından ettiniz?" derse ne cevap verecekler? Bir başkası çıkıp, "benim vergilerimle bu mücadele sürdürüldü. Bu yolda verdiklerimiz helali hoş olsun. Eğer bu kalleşlere her istedikleri verilecekti ise, bu kadar harcamaya, bu kadar külfete ne lüzum vardı?" dese, Numan Kurtulmuş hangi cevabı verecek? Terörle mücadele etmek her milli devletin temel görevidir. "Harcama oluyor" diye bundan vazgeçilemez. Eğer bu mantık doğruysa güvenlik birimlerine de gerek yoktur. Türk Silahlı Kuvvetleri lağvedilir, yapılan harcamalar da millete ev yapmak için kullanılır.
Terör harcaması mı, vurgunlar mı büyük?
Buraya kadar anlattıklarımız meselenin sadece bir boyutudur. İkinci boyutta AKP'nin talanları var. Hiç uzatmadan soralım: AKP iktidarının 12 yılında yapılan talanların, vurgunların, soygunların boyutu mu daha büyüktür, teröre yapılan harcama mı daha fazladır? Bu soruya afaki bir cevap vermek yerine, devletin rakamlarını hatırlatalım. AKP ile birlikte Türkiye'nin iç ve dış borcu tam üçe katlanmıştır. Cari açığı rekor üzerine rekor kırmıştır. Buna artık gazetelere de yansıyan kaynağı belli olmayan paraları, özelleştirmeden elde edilen milyar dolarları da eklemek gerekiyor. Terörü sindirmek için yapılan harcama AKP öncesinde de vardı ve adam gibi bir mücadele verildiği için muhtemelen daha fazlaydı. Borcun bu kadar büyümesi, batağın bu kadar derinleşmesinin izahı terörle mücadeleyle yapılamayacağına göre, Cumhuriyet tarihinde yapılan borçlanmanın üç katına ulaşan bu paraların nereye gittiği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Kimse, "yatırım yapılıyor" masalları anlatmaya kalkışmasın, o yatırımların çok daha fazlası AKP öncesinde de yapılıyordu. Bir yorum yapmıyoruz, sadece olanı hatırlatıyoruz. Her şey ortada. Eğer talan edilen, hortumlanan, soyulan paralar vatandaş için kullanılsaydı ülkenin durumu bugün çok farklı olurdu.
Örtülü ödenek !
Yine devletin rakamlarının ortaya koyduğu bir başka örnek verelim. Örtülü ödenek başbakanlara verilen bir yetkidir. Örtülü ödenekten, 2012 yılının tamamında yapılan harcama 1 milyar 175 milyon lirayı buldu. 2013 yılının ekim ayı sonu itibariyle, örtülü ödenekten harcanan para 1 milyar 42 milyon liraya ulaştı. Yıl sonuna kadar bu paranın 1,5 milyar lirayı geçmesi sürpriz olmayacak. AKP öncesinde yapılan en yüksek harcama bugünkünün onda biri kadardır ve Tansu Çiller dönemine aittir. Bu kadar harcamadan dolayı çok büyük tartışmalar yaşanmıştı. Ancak bugün örtülü ödenek defalarca katlanmış olmasına ve nereye harcandığı konusunda en küçük bir bilgi bulunmamasına rağmen, kimse ağzına almaya dahi cesaret edemiyor. Sayın Kurtulmuş'a buradan soruyoruz. Örtülü ödenekten harcanan bu paralarla kaç kişi ev sahibi olabilirdi?
Milli bir hükümet olsaydı
Gelelim biz yine terörle mücadeleye yapılan harcamaya. AKP'nin iktidarı devralması 2002 sonlarıdır. Kendilerine sıfırlanmış bir terörle birlikte huzurlu bir ülke devredildi. Dolayısı ile terör için yapılan harcamalar da en asgari düzeye inmişti. O terörün niye başladığı, nasıl azdırıldığı, siyasi zemin kazandığı, İmralı'nın bir parti merkezine neden dönüştürüldüğü bugün yaşananlarla çok daha iyi anlaşılmaktadır. AKP zaten tam da bunun için projelendirilmiş ve bir toplum mühendisliği ile iktidara taşınmıştır. Başka türlü olsaydı, kendilerine bırakılan süreci kararlılıkla devam ettirir, bu hainlerin yeniden azmasına izin vermezlerdi. Daha kesin bir ifadeyle söyleyelim: Eğer AKP'nin yerinde ülkenin varlığını ve birliğini esas alan milli bir hükümet olsaydı, Türkiye'de terör çoktan tarihe karışmış olurdu. Dolayısı ile teröre yapılan harcama da başta doğu ve güneydoğu bölgemiz olmak üzere, bu ülkenin refahı için harcanırdı.
İtiraf
Sayın Kurtulmuş aslında kendi yetersizliklerini, kendi yanlışlarını, kendi teslimiyetlerini itiraf etmiş. Ülke eğer doğru yönetilseydi, terörün yeniden azmasına izin verilmeseydi, bu kadar soygun olmasaydı bugün ekonomiden dış politikaya, terörden güvenliğe kadar her çok farklı olabilirdi. Türkiye çok daha huzurlu, çok daha zengin, çok daha gelişmiş bir duruma ulaşabilirdi. Sayın Kurtulmuş'un ifadeleriyle söyleyelim: Eğer AKP olmasaydı bugün her ailenin bir evi, yanında bir arabası ve bir miktar da birikimi olabilirdi.