MHP genel başkanlığı koltuğu başta bu hareketin kurumsal varlığı ihanet hesaplarının hedefindedir.Bu başbuğ döneminde böyle olmuş,bugün ve yarın için bu gerçek asla değişmez.Bu gün sağda solda ipe sapa gelmez had hudut tanımayan MHP genel başkanı eleştirileri, bir gün sayın Devlet Bahçeli görevi bıraksa kampanya başlatanlar tarafından kahraman ilan edilir. Aslında aynı akıbeti başbuğ Alpaslan Türkeş çok enteresan bir biçimde yaşamıştır.Ülke sarsılırken eleştirilmesi gereken makam AKP kadroları olmasına rağmen, okları hareketin içine yöneltmek, hiç durmaksızın bir yerlerden düğmeye basılmışcasına, parti içi siyasal tetikçilik yaparak, hareketi enerji kaybına uğratmak, ülkenin geleceği ile oynamaktır. Eleştir elbette elinden kolundan tutan var mı?

Şunu çok iyi gözlemledim MHP ye hiç oy vermeyen ama hep MHP'yi sosyal ve siyasal statü beklentisi ile tartışmak konuşmayı alışkanlık haline getirenler var. MHPyi tartışanlar şimdiye kadar konuştukları kadar ter akıtsa destek verse oy verse ülke asla bu hale gelmezdi.MHP bölünmenin önünde en büyük engel olduğu için etnik ameliyat peşinde koşan uluslararası etnik organ mafyasının hedefindedir.Bu hedef peşinde koşanlar, MHP'nin iktidar ümidi olmaması için MHP tabanına psikolojik hareket yürütüyorlar.Bu çoğu kez iktidar partisi tarafından gizli açık defalarca tekrarlandı. 

Ülkücü tabana bizzat başbakan tarafından defalarca ikbal tezgahları ile kurulmuştur.Bunu başaramayanlar için ortak cümle"MHP Devlet Bahçeli" ile olmaz diye propaganda yaparak, geniş halk yığınlarına gizli açık servis edilerek sinsi bir itibarsızlaştırma tezgahı kurulmuştur. Aslında küresel şeytan üçgeni ve uzantıları teslim olmayan kim olursa aynı tezgahı herkese kurmaktan asla çekinmezler.

MHP adaylarını tartışmalı,ilçe il genel başkanı tartışmalı ama bu kongre ve adaylar belli olduğunda bitmesi gereken bir süreç olmazsa ülkeye ve hareket yazık olur. Hatta bu hareketin genel başkanını ahlak dışı dille tartışanları utanarak izliyoruz.Bu iğrenç kampanyaya çanak tutanları kınıyor ve Allah'a sonra Ülkücü vicdana havale ediyoruz.Eleştirmek, hakaret etmek, küfretmek ve itibarsızlaştırma peşinde koşanların maskesi mutlaka inecektir. Türk İslam ahlakını savunan bu hareketin yöntemi makyavalist bir muhalefet dili olamaz.Bu tavır bile MHP ye kurulan siyasal komplo hakkında yeterince ip ucu veriyor.Bu ahlak edep yoksunu kesimden hareketi ve ülkeyi Allah korusun. Samimi eleştiri ikaz ve arayışlara can kurban onlara zaten kimse engel olamaz.

Eleştiriler yapılacak ama içinde tartışılır, aslı astarı olmayan iddia ve isnatlar, teyit edilmesi gereken hususlar kesin sonuca bağlanmadan yapılan tartışma havanda su dövmek ve kendi kendimizi cezalandırmaktır. Şahıslar karalanmadan, iftira ve itibarsızlaştırma oyununa gelmeden, tartışıp, konuşup, yarışıp helalleşerek bir arada olmayı,birlikte yürümeyi başaramazsak çil yavrusu gibi dağılırız. Eleştirenlerin işi sadece eleştirmekse meslekleri basın ve yorumcu olmaları anlayışla karşılanabilir.Ama söz konusu MHP ve bu ülkenin geleceği ise söylemden çok eylem zamanıdır. 

Dünyada ağzı olan elbet konuşur. Konuşmayı kendine hak görenler aynı zamanda ter akıtmak kafa yormak çile çekmek ve fedakarlığı göze almak zorundadırlar.Bunu başaramayan kaçkın, çoğu tez geveze ve dahası siyasi ahlaksızdır. Ben denklemde yoksam,benim rütbem yoksa,bana koltuk makam yoksa, dünyanın sonu tufan anlayışı dava adamının asla davranışı olamaz.Kendini değil hareketi ülkeyi bir yerlere getirme önceliği olmayan her davranış nefsin esiridir. Bu davranışlar sonucu onurumuzla oynanmaya, kara günlerden daha kara günler yaşamaya, zillet ve aşağılanma tablosuna mecbur ve mahkum oluruz.Bütün muhalif konuşma iddia ve isnatları kendinde hak gören bunu sadece eleştiri noktasında bırakıp parti içi atama ve seçimlerde veya ülkenin yaşadığı ihanet sürecinde benim dediğim olmadı deyip tribüne çıkıyorsa bu boş konuşmak karavana atıştan öteye geçemez. O makamlara en iyisini en idealini oturtma arayışı ahlak edep ölçüleri içinde demokratik ve yaratılıştan gelen haktır.

Parti içi seçim ve atama sonuçlarına katlanmayıp partiye oy vermeyeceğim demek AKP,CHP ve PKK ya dolaylı hizmet anlamına gelmez mi? Hiç bir eleştiri,hakareti, küfür,itibarsızlaştırma ve karalama anlamına gelecek siyasi ahlak ölçülerini aşan tartışmayı mazur gösteremez.Seçimleri siyasi kan davasına dönüştürüp,bitmeyen kendini tartışmalar, iyi niyet sınırlarını aşan kör dövüşüne dönmemelidir. MHP ve ülkücü hareketin emrinde olmamak, dava adamına yakışmaz.Küstüm yokum ancak nefsinin esiri olan siyasi kıblesi kendisi olan şahsiyetçilik prensibi hayat haline gelmeyenlerin davranışıdır. Büyük davalar, büyük idealler, fedakarlıklar ve karşılıksız sevdalar sonucu yazılan efsane destanlarla zafere ulaşır.

Türk milletinin varlık ve beka davası her zaman kendi kahramanlarını çıkarır, tarihi o kahramanlar yazar. Hiç kimse bulunmaz hint kumaşı değildir.O potansiyeli her zaman saklı tutan Ülkücü milliyetçi hareket, bugün milletle arasına örülmek istenen duvarları yıkmak, zincirleri kurmak ve Türk milletini kendi geleceğinde taraf yapacak kutup yıldızı olmakla mükelleftir. Bu kutlu süreç kime hangi rolü verir, onun ancak yaratan bilir,''dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgar belirler" gül ve yaprak dalında güzeldir.Ülkücülerin en kıymetli olduğu adres karşılıksız sevda ile Yunus emre misali düz odun taşımayı ibadet gören davranış adresi bugün MHP'dir. Abdest tazelenmeli ve kıyama kalkıp kutlu mübarek yürüyüşü için harekete geçme zamanıdır. Yarın çok geç olabilir musallaya hepimizin yolu her an uğrayabilir.Hiç kimse hesaptan kaçamayacaktır.Allah iki cihan için hesap vermeyi bu milletin evlatlarına nasip etsin diyorum.

Sabri ŞENEL