Tarih 07 Haziran
AKP tarafından Diyarbakır'da "Yeni Türkiye'nin Açılan Kilidi: Çözüm Süreci" başlığı ile bir çalıştay düzenlendi.
Bu programa Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İç İşleri Bakanı Efkan Ala, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile AKP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem katıldı.
"Yeni Türkiye" tanımının kodlarını ve "yol haritasını" AKP bir kez daha burada tekrarladı.
"Açılımdan sorumlu bakan" olarak tanılan Beşir Atalay "Yeni Türkiye'nin" halini "Öcalan'ın mesajları düşüncemizdir" şeklinde özetledi.
İç İşleri Bakanı Efkan Ala ise "Yeni Türkiye'yi inşa etmezsek sorunları çözemeyiz" dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de "Yeni Türkiye" tanımından kasıtlarını "Bizler dağdakiler insin ovada siyaset yapsın istiyoruz" ifadesi ile açıkladı.
Programa katılmayan ancak aynı gün Milliyet Gazetesi'ne röportaj veren Başbakan Erdoğan'ın Başdanışmanı ve AKP milletvekili Yalçın Akdoğan "Öcalan süreci doğru okuyor" diyerek terörist başına duyduğu hayranlığı dile getirdi.
Bu açıklamaların hepsi Recep Tayyip Erdoğan'ın en yakın kurmayları tarafından ifade edildi.
"Yeni Türkiye" dedikleri tanımda terörist başının ne derecede büyük bir öneme sahip olduğunu, bebek katili baş tacı yaptıkları, fikir babaları olduğunu açık açık ve utanmadan vurguluyorlardı.
Tam da teröristlerin yolları kapattığı ve hiçbir güvenlik gücünün bu alçaklık karşısında bir şey yapamadığı günlerde AKP iktidarı işte böylesi bir duruş sergiledi.
* * *
AKP'nin acziyetini ve teslimiyetini gören PKK ise aynı gün, örgütün üst düzey yönetim kadrosundaki bir isim aracılığı ile yaşanılanları yorumladı.
PKK'lı Duran Kalkan haftalardır süregelen yol kesme eylemleri sonucunda "AKP iktidarının İmralı'ya gitmek, Diyarbakır'a gelmek ve terörist başı ile kendilerine yalvarmak zorunda kaldıklarını" açıkça ilan etti.
PKK'lı Duran Kalkan'ın "Açığa çıkmıştır ki, direniş geliştikçe Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorunun çözümü yönünde adımlar atılacak, süreç ilerleyecek, bu temelde başta Diyarbakır, Bingöl, Hakkâri halkımız olmak üzere tüm halkımızın giderek Demokratik Özerklik çözümünü gerçekleştirmek üzere direnişleri güçlendireceğine inanıyoruz… Bu temelde diyoruz; durmak yok mücadeleye devam." sözleri net bir şekilde "biz vurdukça, yakıp yıktıkça, yol kesip, terör estirdikçe AKP istediklerimizi daha çabuk bir şekilde hayata geçiriyor" mealinden başka bir şey değildi.
Bu açıklamayla beraber, PKK'nın bir gün sonra yani 8 Haziran 2014 günü yaptığı çağrıda ise açık açık "ayaklanma" talep edildi.
Ayrıca "yeni dağa çıkışların" olması istendi.
* * *
İşte bu gelişmelerin hemen akabinde Diyarbakır'da bulunan 2. Hava Kuvvet Komutanlığı'nın içerisinde asılı bulunan Türk Bayrağı'nın bir grup PKK'lı teröristlerce indirildiği ve yerlerde sürüklendiği haberi geldi.
AKP'lilerin övgü dolu sözlerle terör örgütünü parlattığı bir dönemde böylesi alçakça bir girişim, sonuç itibarıyla Türkiye'nin nereye götürülmek istenildiğinin açık bir göstergesi olmuştur.
AKP iktidarının çözümden neyi kast ettiği, barış masalından aslında neyi söylemek istediği şehidimizin emaneti, varlığımızın teminatı olan bayrağımızın indirilip, yerlerde sürüklenmesiyle çok açık bir şekilde anlaşılmıştır.
"Çözülecek, tükenecek, bitecek, silah bırakacak" denilen eşkıya sürüleri dağdan şehirlere inmiş, yol kesmeye başlamış şimdide "askeri birliğin içine kadar girip" bayrağımıza kirli ellerini kahpece uzatmışlardır.
AKP'nin güvenlik güçlerini geri çektiği, sindirdiği halin yansıması ne yazık ki Türk Milleti'nin egemenliğinin nişanı olan Türk Bayrağı'nın ayaklar altına alınması ile neticelenmiştir.
Şu hazin tabloya bakınız ki, tüm bunlar yaşanırken bayrağımızın indirildiği askeri birlikte hiç kimse bu şerefsizce eylem karşısında kılını dahi kıpırdatmamıştır!
Binlerce yıllık tarihi bünyesinde barındıran Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içerisine düşürülmek istenilen şu rezil ve rüsva hale lütfen dikkat ediniz.
Şanlı ordumuz, üç beş çapulcu karşısında kabulü imkânsız olan "mağlup edilmiş" konuma sokulmak istenmiştir.
* * *
Diyarbakır'da bayrak indirilirken, askeri kışlanın içinden dahi uzaklaştırdığı anlaşılan Genel Kurmay Başkanlığı'nın olayla ilgili açıklaması ise akıllara ziyan, vicdanları sızlatan ifadelere sahne olmuştur.
Kabul edilmesi, sineye çekilmesi asla mümkün olmayan ve doğrudan Genel Kurmayın kendisinin sorumlu olduğu böylesi alçakça bir hadiseden, durumu "kınayarak" kurtulacağını zanneden zevatın milletin nazarında asla affı yoktur.
Neden mi?
Çünkü bayrak milletin ve devletin kendisidir!
Bunun için tarih boyunca savaşı kazanmanın yegâne sonucu karşı tarafın sancağını ele geçirmekle neticelenmiştir.
Şimdi bu ölçüde Diyarbakır'da askeri birliğimizden teröristlerce indirilen şanlı bayrağımızın ne anlama geldiğini, hangi mesajın verilmeye çalışıldığını lütfen bir kez daha düşünün.
Dolayısıyla ihmal gibi görünen ancak özü ihanetin ta kendisi olan ve bayrağımızın indirilmesiyle kendisini gösteren hadisenin sorumluları kim olursa olsun, sıralı bir şekilde en alttan en üste kadar ordudan tasfiye edilmeli ve en ağır şekilde cezalandırılmalıdır!
Gücünü omuzunda duran yıldızlardan aldığını zanneden, siyah koltuklarda oturan, kırmızı plakalı sarı yıldızlı araçlarda gezen sorumsuz zevatlar, o rütbelerini şehitlerimize ve onların emaneti olan şanlı bayrağımızın yüz yıllardır hür bir şekilde dalgalanmasına borçlu olduğunu unutmasınlar.
Askerliğin namusunu kirleten, milletinin ve şehidinin emanetini lekeletenlerin özürlerinin izahı asla mümkün değildir.
AKP'nin ihanetlerine ortak olup, vazifelerini ihmale sürükleyen, bu sonuçla da milletine ihanet edenler mutlaka hak ettiği cezayı almalıdırlar.
* * *
Türk Milleti'ne bu zilleti reva gören AKP iktidarının kendisiyken, geçmiş dönemde AKP'ye oy vermiş olanların da, durumu artık iyi kavramaları gerekir.
Zira çiğnenen bayrağımızdır, yok edilmek istenilen birliğimizdir, elimizden alınıp sözde çözüm masalları ile paramparça edilmek istenilense vatanımızdır.
Tüm bunlara sebep olan AKP iktidarının ve pek tabi Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisidir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Salı günü mecliste partisinin grup toplantısında yapmış olduğu konuşmasında söylediği "Al Güneydoğuyu, Ver Çankaya'yı." "Al Özerkliği, Ver Başkanlığı." "Al Şerefi, Ver Şerefsizliği." sözleri içerisinde bulunduğumuz dönemin en doğru tahlili olmuştur.
Artık hiçbir şüphe kalmamıştır ki Türk Milleti çözüm yalanıyla aldatılmış, çözülmeye doğru sürüklenmek istenmiştir.
AKP'nin süreç zehriyle Türkiye'yi vardırmaya çalıştığı nokta, PKK'ya özerklik verilerek, Doğu ve Güneydoğu'nun askersizleştirilerek, orada yaşayan vatandaşlarımızın kaderinin eli kanlı PKK katillerine bırakılmasıdır.
Bilinmelidir ki AKP'nin "Yeni Türkiye" olarak dayatmaya çalıştığı garabetin olduğu yerde Türk Bayrağı ayaklar altına alınmakta, Türk Vatanı paramparça edilmek istenmekte ve Türk Milleti de etnik temelli bölücülüğe kurban edilmeye çalışılmaktadır.
Bu ihanete artık dur demek milli ve imani sorumluluğun esasıdır.