PKK'nın batıya huruç hamlesi olan HDP, bir süredir batı illerinde örgütleniyor, seçim büroları açıyor. Bu açılışlar, tabii ki şehit sahibi halkın tepkisini çekiyor. En son kritik bir tercihle, Türkmen'iyle Kürt'üyle Ülkücü yurdu, Bozkurt yuvası Aksaray'a geldiler.
Aksaraylı, seçime 24 gün kala gelen etnik fitne tabelasına itiraz etti, sokağa döküldü ve polisten çok sert tepki gördü. Elimizde tomalı, biber gazlı, coplu, kanlı görüntüler var.
Güneydoğu'nun bazı noktalarında asayiş adına Türk bayrağı indirme şerefsizliğine tahammül eden bir idarenin, Aksaray'da şehri karıştırmaktan başka işe yaramayan HDP tabelasını korumak için vatandaşa yaptığı zulmü es geçmek mümkün değil. İdarenin adaletini temin için ille arsızlık yapmak, cazgırlık yapmak, isyan etmek, ihanet etmek mi gerekiyor.
HDP, "PKK ateşiyle yakılacak bir özerklik meşalesinin, Kürtleri batıdan koparmayacağı" tezinin ete kemiğe bürünmüş şekli; "İstanbul da bizim, İzmir de bizim!" iddiasının fiili karşılığıdır.
Bir diğer amacı da batıdaki vatandaşı provoke ederek, "bakın bize bir arada yaşama hakkı vermiyorlar" yalanıyla doğuyu tahrik edip etnik oyları artırmaktır. İki yoldan da özerkliğe doğru gidileceği umulmaktadır.
Şehitler diyarı Aksaray halkının duyarlılığına şapka çıkarıyoruz. Marksist düzenbazların, Kürt kardeşlerimizi bu özerklik oyununa figüran yapmasına izin vermeyeceğiz.
Aynı günün akşamında başbakan, ATV'deki "Başbakan İle Gündem Özel" programında konuşuyor: "Bu yapı, dini örgüt, dini cemaat değildir siyasi örgüttür. İçinde casusluğa varıncaya kadar her yol vardır." Sorulardan biri Mahmut Övür'den geliyor. Efendim, sadece meydanlarda konuşuyorsunuz. Neden bu kadar ağır suçlar işleyen bir örgütün üzerine gitmiyorsunuz?
"MİT'te imamları var, Yargı'da imamları var. Bunları da yekvücut bir durumda zannetmeyin. O yüzden 30 Marta kadar bundan başka bir şey yapamıyoruz."
"Azerbaycan'da okulları kamulaştırılmış diyorlar?" Sorusuna, "Kazakistan ve Pakistan da önlem almaya başladı. Yarın Pencap valisiyle konuşacağım. Obama'yla konuştum; Amerika'dan da umutluyum." Şeklinde cavap veriyor. İçerideki stratejik kurumlarda her şey tamam gibi dışarıdaki okullara saldırıyor. Kendi devletini yönetemeyen aciz, yabancılardan yardım istiyor.
"Obama'ya dedim ki; ülkemdeki huzursuzluğun kaynağı kişi Pensilvanya'dadır. Gereğini sizden bekliyorum. Ülkemin iç güvenliğini tehdit eden kişiler sizde dedim. Olumlu baktı. Kırmızı bülten neden olmasın?"
Başbakan başka bir soruya cevap verirken, "Balyoz'la Ergenekon çok farklı konular. Bakın Balyoz'da çok hızlı gittiler ama Ergenekon'da gerekçeyi bile 7 aydır hala ortaya koyamadılar. Ergenekon, paralel yapının bir tuzağıdır." Diyor ve Ergenekon Davasının savcısından bu sözleri işitmek, bizce davayı "esastan" bozuyor!..
Üçüncü kez söylüyorum!.. Davaların esastan bozulması, Ergenekon tutuklularının ve Balyoz hükümlülerinin derhal salıverilmesi gerekiyor. Başbakan, "yürütme gücünün sorumluluğunu yerine getirememiş olmasından dolayı devletin, illegal bir yapı tarafından esir alınmış olduğunun ortaya çıkması"ndan korkuyor. Bu durum dahi Başbakan'ı Yüce Divan'a götürecek bir suçtur.
Sen Yargıyı kaptırmışsın, Polisi kaptırmışsın, MİT uyuduğuna göre onu da kaptırmışsın. Elele vermiş, milletin göz bebeği olan, senin de komutanını atadığın orduyu kaptırmışsın. Sonra da başbakanım diye gerine gerine geziyorsun.
İki konuyu birbirine bağlamak gerekirse… AKP, kan dökmekten başka sermayesi olmayan katillerin astığı tabelanın indirilmesini önlemek için halka cop sallamakta bir sakınca görmüyor. Ama satın alamadığı insanları siyaseten linç etmek için içindekilerle birlikte televizyonları satın alabiliyor. Üstelik alternatif iletişim vasıtalarına da savaş açarak! İşte başbakanın son bombası!..
"30 Mart'tan sonra atacağımız yeni adımlar var. Bu konuda kararlılığımız var. Bu milleti Youtube'a Facebook'a yediremeyiz. Atılması gereken adım neyse biz bu adımı en kesin hatlarla atacağız. Kapatılmaları da dâhil..."
Çok vahim… Başbakan, milletin yarısının iletişim hizmeti aldığı iki kurumu kapatmaktan bahsediyor. Karşısında beş tane adı iletişimciye çıkmış saray soytarısı kafa sallıyor.
Bir tanesi de çıkıp, "Facebook'taki, Youtube'daki insanlar da 'bu millet' değil mi?" diyemiyor.
Bu durumda Twitter'ın eğlenceli özgürlüğü, hemen devreye giriyor.
"Kapatırsan biz de sana tıklarız!.."
Vallahi bunca yıllık "ahlakçı"yım; ama... Mouse'unu zekice kullananlara nedense kızamıyorum!..