Alevîlik meselesi gittikçe alevleniyor. Belki yol ayırımındayız. Çalıştay malıştay dediler, bir sürü göz boyadılar. Ak Parti’nin iktidarının Alevîler için yapacağı hiçbir şey yoktur; mümkün de değildir. Hele Necip Fazıl’ın, Cübbeli Ahmet’in sözleri ortadayken, asla bir şeyler olabilir umudu taşınmasın.

Sünnî ileri gelenlerinin, Yavuz, hatta daha geriye II. Bayezid’den beri  “Kızılbaşlar”  hususunda bir tereddütleri vardır. O zamanlardan verilen fetvalar ortada. Bu fetvaların ne kadarı Kur’ânî, ne kadarı politik, daha ortaya konmuş değildir.
Tereddüt  “ibadet”  noktasında düğümleniyor. Cemevleri ibadet mekânı kabul edilebilir mi? Kabul edildiği an ibadet ritüelinin ve hatta inancın sorgulanacağı tabiîdir.  
Son zamanlarda PKK, Alevîleri istismar etmek için her yolu deniyor. En son, bu ayın başlarında, Tunceli’de  “Alevî konferansı”  topladılar ve Alevîleri tamamen İslâm dışına ittiler; Alevîliğin var oluşunu Hz. Musa öncesine götürüp Hz. Âdem’e bağladılar! Ve  “Alevîlik İslâm dışıdır.”  demekten de çekinmediler. (Dolayısıyla “PKK’nın hiçbir surette İslâm’la bağdaşır tarafı yoktur.”  manasını bizlerin çıkarmasını istediler!)
Alevîlikteki ibadet, açıklık getirilmesi gereken bir husustur.

“Cübbeli”  diye bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün  “Cemevi ile camiyi eş tutmak mümkün değil. Camilerde sadece Allah’a ibadet edilir ancak cemevlerinde saz çalınıp, şarkılar, şiirler söyleniyor.”  sözü  “ibadet”  tartışmasını alevlendirdi. Bir ara mahkemelere intikal eden, bir eski müftü, Alevîlerin ibadeti meselesinde A. Mahmut Ünlü’nün sözüne benzer sözü bizzat benim sorum üzerine söylemiş, o söz, o zamanki yazdığım gazetede çıkınca büyük tartışma başlamış, mahkemeye gidip  “şahit”  sıfatıyla ifade vermiştim. Yine Arnavutluk’ta, Tiran’da, hem Sünnîlerin lideri pozisyonundaki Sabri Koçi (1921-2004) ve hem Bektaşîlerin dedebabası Reşat Bardi (1935-2011) ile konuşmuş, ibadet meselesine açıklık getirmek istemiştim. Sabri Koçi aynen şunu demişti:  “Bunlar sadece yer ve içerler.”

Cemlere katıldım. Daha birçok mülâkatım oldu. Hepsini yazdım. İlk ceme katıldığımda, bir  “can”ın çıkıp dededen Teslim Abdal’ın bir deyişinin çalınmasını istemesi ve cemi yöneten dedenin:  “Burası gazino mu! İbadet yeri!”  diye çıkışması, açık söylemek gerekirse, beni şaşırtmıştı.

Alevîler ve ibadet... Bunun için bir doğru adres bulmak gerekir. Alevîlerin içinde yetişmiş, ilâhiyatçı Mustafa Cemil Kılıç’la görüştüm ve birçok soru sordum.
M. Cemil Kılıç, Küçükköy İmam Hatip Lisesi ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelâm ve İslâm Felsefesi Bölümü mezunu. Aynı üniversitede Sosyoloji ve Sosyal Antropoloji sahasında yüksek lisansını tamamladı. İstanbul’da Eğitim-İş’in 4 Nolu Şube Eğitim Sekreteri. İmam Hatip Lisesinde Arapça dersi veriyor. M. Cemil Kılıç, Yükselen Alevilik, Alevi İbadetlerinin İslam’daki Yeri, Hangi Sünnilik?, Kızılbaş Müslümanlık, Türk Ulusçuluğunun Yeniden Doğuşu, Büyük Acı: Kerbela, Anlamak İçin Türkçe Kur’an (Meal), Kur’an’daki Alevilik kitaplarının da yazarı.
M. Cemil Kılıç  “6 aydır Rıza Zelyut’la birlikte Cem TV’de ‘Tarihte Alevi Gerçeği’ adlı bir izlence yapmaktayım.” diyor. “İzlence”yi anlamadım ama herhâlde bir programdan bahsediyor.
M. Cemil Kılıç, Alevîliği çok yönlü tetkik etmiş  “Alevî”  bir teorisyen. Yarından itibaren mülâkatı vereceğiz.