Paris’te 10’u gazeteci, ikisi polis olmak üzere 12 kişinin, İslâm adına hareket ettiğini ileri süren kişilerce öldürülmesi, dünyayı ayağa kaldırdı. Katliamın İslâm adına yapılmasının elbette sebepleri var. Yaygın kanaat, olayın  “Fransa’nın veya Avrupa’nın 11 Eylül’ü” olduğu yönünde! El Kaide üzerinden İslâm dünyasına mal edilen 11 Eylül saldırılarından sonra ne olmuştu? ABD, Afganistan ve Irak’ı işgal etmişti... Oysa El Kaide denilen örgüt, CIA’nın kullandığı bir  “marka” idi. Bugünkü eylemler de benzer nitelikte...  
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bu defa, açıklamasını zamanında yaptı ve olayı  “İslâm’a ve Müslümanlara yapılmış bir saldırı” olarak gördüğünü söyledi.
Görmez, “İslâmi simgelerin açık ve aleni bir şekilde bu eylemi gerçekleştirenler tarafından kullanılması, bir algı manipülasyonudur. Algı mühendisleri, katillere dinimizin tekbir gibi simgelerini telaffuz ettirerek akılla alay ediyorlar. Sadece Müslümanların değil, esasen Batı kamuoylarının aklı ile de alay ediyorlar. Bu eylem de diğer terör eylemlerinde olduğu gibi Müslümanların en temel kavramlarını zabtetme, çarpıtma ve dönüştürme amacı taşıyor” dedi.
Başından beri, İslâm adına girişilen eylemler bu şekilde değerlendirilmeliydi. Gecikmiş de olsa Görmez’in bu konuşması, bütün Türkiye’de Cuma hutbesinde tekrarlanırsa, halkın olayı doğru kavraması sağlanabilir. Biz söylersek  “komplo teorisi” cevabı veriyorlar. İşte şimdi Diyanet İşleri Başkanı aynı değerlendirmeyi yapıyor.
Hırsızlar ve teröristlerle dayanışma platformları!
İkinci konu, seçim barajı hakkında... CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan,  “Eğer HDP barajı aşamazsa, kuşku yok ki yeni yapılanma yollarına başvuracaktır. Buna meydan vermemek lazım. Yüzde 5 ya da yüzde 3 barajı olabilir” dedi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ise seçim barajına karşı ciddi bir tavır koyulması gerektiğini belirterek,  “AK Parti dışında hiçbir parti seçime katılmasın. Bırakalım tek başına seçime girsin”  diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da partisinin baraj sorunu olmadığını söyledi! Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın “Ben, siyasi nedenlerle buraya konuldum ve siyasi davası olan bir insanım. Bununla ilgili hiçbir adım atılmadan ’Öcalan’a özgürlük, Apo’ya af çıkacak’şeklindeki söylentilerden rahatsız oluyorum. Çünkü ben, böyle bir beklenti içerisinde değilim” dediğini aktardı.
Bakınız iş nerelere kadar vardı. Suçüstü yapıldığı halde, hırsızlığın yargı ve komisyonda yok sayılmasından sonra 40 bin kişinin katledilmesi de yok sayılıyor. Zaten MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan,  “17-25 Aralık’ı milletin nazarında aklamaya Başbakan’ın gücü ve karizması yetmeyince ’17-25 Aralık hırsızlık ve yolsuzluk dayanışma platformu’ harekete geçmiştir”  dedi.
***
Sadece hırsızlarla değil, teröristlerle de dayanışma var! Öyle bir dayanışma ki  “İç Güvenlik Paketi” nin TBMM İçişleri Komisyonu’ndaki görüşmelerinde MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, “Yarın Türk milletini dağa çıkaracaksınız. Millet dağa çıktığında onları etkisiz bırakmak için bu yasaları çıkarıyorsunuz. Yasa, terör örgütüyle mücadele için değil, orada kurulacak ortak düzen sonrası o düzene karşı çıkacaklara karşı getiriliyor” deyince AKP’liler ve HDP’liler yaygara kopardı.
Hırsızlarla ve teröristlerle dayanışma içinde olanlar, elbette halkın üzerinde baskı kurmaya çalışacak ve yasaları bu yönde değiştirecektir de mesele şu ki bu tablo karşısında CHP ve MHP bir bütün olarak ne yapıyor? Yaptıkları yeterli midir?