Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluşundan beri ilk defa toprak kaybetti. Gerçi Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Şu açık bir şekilde bilinmelidir; nerede bizim mirasımızı temsil eden tek bir taş parçası olsa dahi onlara sahip çıkmak bizim boynumuzun borcudur. Buna da sahip çıktık, çıkmaya devam edeceğiz”  diyor. CHP’nin Osmanlı’nın ecdadı hakkında konuşamayacağını söylüyor, eski Türk tarihine de girerek “İktidarı döneminde Orhun Anıtları’na sahip çıkmayan Sayın Bahçeli, ecdat toprağının terkinden bahsediyor. Biz hiç bir toprağı terk etmedik” diye de ekliyor.
Önce Orhun Anıtları konusunu bir defa daha hatırlatayım... “Orhun Anıtları’nın korunması, restore edilmesi, bir müzede teşhir edilmesi, bu yerlerin turizme açılması” konuları, Süleyman Demirel’in 1995 yılında Moğolistan’ı ziyareti sırasında

Moğolistan Cumhurbaşkanı ile vardığı mutabakatın eseridir. Proje için 20 milyon dolar ayrılmış ve çalışmalara başlanmıştı. AKP iktidarı da bundan 10 yıl sonra 2005 yılından itibaren Orhun Anıtları projesine devam etmişti.

Fakat Orhun Anıtları’nda Bilge Kağan, “Bunca yerlere Türk adını, Türk şanını alıştırdım... Türk Milleti’nin beyleri, sözlerimi işitin! Birliğini korursan yurduna sahip olacağını, yanılırsan öleceğini buraya yazdım” diyordu. AKP iktidarı ise Türk adını, Türk şanını Anayasa ve yasalardan çıkarmaya ve bir etnik gruba özerklik vermeye çalışıyor!
* * *
Gelelim, ata mezarları konusuna... Milattan önce 512 yılında, Pers Kralı Darius, 700 bin kişilik ordusu ile İstanbul Boğazı’nı aşıp, Trakya ve Tuna’yı da geçtikten sonra, Karadeniz’in kuzeyine, İskitlerin bölgesine yürümüştü... İskitler, Türklerin ataları sayılır. İskit kağanı, Pers ordusunun büyüklüğünü öğrenince cephe savaşına girmeden, gerilla savaşı taktikleri kullandı ve tam bir yıpratma savaşı verdi. İskit ordusu, bir günlük mesafeyi korumak suretiyle geri çekilmekte, fakat Pers ordusu her geçen gün zayıflamaktadır.

Heredot, bütün bunları anlattıktan sonra, sabrı tükenen Darius’un, İskit kağanına bir atlı ile haber gönderdiğini ve “Ey garip adam, yapabileceğin başka iki şey varken neden boyuna kaçıyorsun? Eğer kendini bana karşı koyabilecek kadar güçlü sayıyorsan, ona göre davran, kaçmayı bırak, savaşa gir. Yok eğer kendini daha aşağı görüyorsan, gene boyuna yürümekten vazgeç; efendine haraç olarak toprak ve su getir, huzuruna çık” dediğini bildiriyor. Darius, İskitlerin Pers egemenliğini kabul etmesini istemektedir.

İskit kağanı ise Darius’a şu cevabı verecektir:

“İranlı! İşte benim kanaatim. Beni ne bir kimse korkutabilir ne de önünden kaçmaya zorlayabilir. Senden kaçtığım da yok. Şimdiye kadar yapmış olduğum iş, barış zamanında da yapmakta olduğumdan farklı değildir. Neden hemen savaşa girmiyorum, onu da sana açıklayayım: Bizim, ne bir kentimiz ve ne de bir dikili ağacımız var ki elden gitmesin veya yakılıp yıkılmasın diye hemen savaşa girelim. Ama siz ille de savaşmak istiyorsanız, atalarımızın mezarlarını bulun, onlara el kaldırın, o zaman görürsünüz, mezarlarımız için dövüşüyor muyuz, dövüşmüyor muyuz? Ama daha önce -ve keyfimiz istemediği sürece- sizlerle savaşmayacağız. Bu konu bu kadar... Efendilik konusuna gelince, ben sadece iki efendi tanıyorum. Tanrı’yı ve

İskitlerin kraliçesini... Ve bir de haraç olarak istediğin ekmek ve su yerine sana layık olduğun şeyleri göndereceğim. Madem kendini benim efendim sayıyorsun, senin bu palavrana cevap olarak, ağla diyorum sana.”
* * *
Heredot, İskit kağanının efendi olarak “Zeus” ismini zikrettiğini yazar ama bugünkü Türkçeye tercüme,  “Tanrı”  olarak yapılmalıydı. Yine o dönemde Orta Asya ve Doğu Avrupa İskitlerin yurdudur. İskitler ise iki odası bulunan atlı arabalarda yaşamakta, bir anlamda evleriyle birlikte büyük yürüyüşler yaparak zor iklim şartlarında geçim kaynaklarına ancak ulaşabilmektedir.

İskit kağanının veya başkomutanının İskit kraliçesine bağlılıktan söz etmesi de 2527 yıl öncesinden bugünkü kadın düşmanlarına bir ders gibidir.

Fakat asıl ders, ata mezarlarına dokunulduğunda Türklerin ne yapması gerektiği üzerinedir. Siz bu bilinçten kaynaklanan güvene sahip değilseniz, ata mezarlarını rahatsız ederek, vatan toprağını terk edersiniz ancak...