Hem de Türk’ün kutsal askerlik vazifesi üzerinden..
Şimdi, “müjde” olarak sunulan yeni bedelli askerlik uygulamasında son 10 gündür Başkentte perde arkasında neler yaşandığını satır satır anlatayım. Siz de Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun TSK’ya ve millete nasıl yalan söylediğini ve Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş ile birlikte kamuoyunu nasıl yanılttıklarını görün!..
Malumunuz; yeni bedelli askerlik uygulamasını AKP iktidarı ortaya attıktan sonra, daha öncekilerde olduğu gibi Genelkurmay Başkanlığının olumsuz görüşü ve itirazları kamuoyu ile paylaşılmıştı. Recep Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’da bu itirazlar ve gelen tepkiler üzerine geri vites yapmış sanki halktan ve Genelkurmay’dan gelen tepkilere hak veriyormuş gibi açıklamalarda bulunmuşlar ve bir bakıma da uygulama “rafa kaldırılmış” gibi bir hava yaratmışlardı. Bu ikili oynamanın sonucunda ne olduğunu ise Davutoğlu’nun geçen Salı günü AKP grup toplantısının sonundaki “sürpriz” de gördük. Ankara’da şok olanlar listesinde yalnız gazeteciler değil Genelkurmay karargahı da vardı. Bedelli kararını ve detaylarını televizyondan öğrenen karargah gazetecilerin ısrarlı soruları üzerine sadece “siyasi iradenin aldığı karara saygı duyuyoruz” açıklamasından öteye gitmiyordu.
Ortada adı konulamayan büyük bir kriz vardı..
Hükümet ve TSK kaynaklarından teyitleri aldıktan sonra bakın nasıl bir tablo ortaya çıktı.
Tarih, 27 Kasım Perşembe;
YAŞ toplantısının resmi ve planlanmış gündeminde bedelli askerlik yoktu. Fakat toplantında bir ara bir komutan Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “kamu oyunda bazı kaygılar ve görüşler paylaşılıyor. Bedelli askerlik şu anda ne durumda, düşünceniz nedir” mealinde soru yöneltiliyor. Bunun üzerine Davutoğlu’da, “üstünde çalışıyoruz. Şu an netleşen bir durum yok” cevabını veriyor. Bedelli askerliğin YAŞ’ta gündeme gelmesi bununla sınırlı kalıyor. Oldukça hassas ve kritik olan bu bilgiyi hem Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarına hem de Başbakan’a yakın kaynaklara sordum farklı ifadelerle soru cevabı doğrulayıp soruyu soranın da Genelkurmay Başkanı Necdet Özel olduğunu söylediler.
Sonrası yine malumunuz. 1 Aralık Pazartesi günü toplanan Bakanlar Kurulu’nda bedelli askerlik uygulaması ele alınıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu’da “müjde” yi 2 Aralık’da grup toplantısında herkesi atlatarak veriyordu. Bu arada TSK’da ve karargahta büyük şok yaşanırken bir gerçek daha ortaya çıkıyordu. Yine karşılıklı kaynaklardan teyit ettirdiğime göre, bedelli askerliğin 18 bin TL-28 yaşı kapayacağı konusunda Genelkurmay Başkanlığına herhangi bir bilgi de verilmemişti.
Başkentteki derin krizin detaylarını araştırırken çok çarpıcı faklı bilgilere de ulaştım. TSK kaynakları, bedelli askerliğin 2011’de son olacağına dair iktidarın söz verdiğini bunun için 30 yaş ve 30 bin TL uygulaması yapıldığını hatırlatarak şunları söylüyordu;
“Daha evvel bildiğiniz çekincelerimizi iletirken biz şunu da söyledik; ’TSK milli bir ordudur ve milletine vefasızlık yapamaz. Bedelli uygulamaları ile Mehmetçiğe ve ailelerine vefasızlık yapma durumuna düşüyoruz. Buna sıcak bakmıyoruz. Bu uygulama çıkarsa elimizdeki askerlerin yüzüne nasıl bakacağız?! Bunlar daha kapsamlı bir şekilde hem Başbakan hem de Bakanlar Kuruluna yazılı ve sözlü olarak iletildi. Her platformda da defaten dile getirildi. TSK milletine vefasızlık yapamaz.”
Tabii, burada akla gelen en önemli soru da Genelkurmay Başkanlığı ısrarla “vefasızlığın” altını çizip Davutoğlu “müjdeyi” verdikten sonra neden “saygı duyuyoruz” dedi?..
Karargahtaki ortak kanaate göre; bu açıklamada serzeniş ve çok ince bir eleştiri var. Gerçekten de öyle; Genelkurmay onlarca çekincesini açıkladıktan sonra Recep Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun hak verdiklerini beyan etmeleri ve ardından 27 Kasım YAŞ toplantısında yaşananlar ve Başbakan bilgi vermeden “müjde” verdikten sonra Genelkurmay Başkanlığına söyleyebilecek ne söz kaldı ki?..
Çıkıp da bir itiraz açıklaması yapsalar; ortalık paralel, muhtıra, darbe söylemlerinden toz duman olurdu. Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet komutanlarını da kendi ellerimizle ipe çekerdik.
Ankara’daki derin devlet krizinin biraz de teknik gerçeklerine bakalım isterseniz. Hem de içerde yaşanan PKK ayaklanması ve sınırlarımızdaki ateş çemberi ile birlikte. Kumpas, Balyoz, Ergenekon ve 28 Şubat darbelerini yiyen TSK var gücüyle iç güvenlik tehdidi olan bölgelerimizde birlik mevcutlarını yüzde 100 kapasitede tutmaya çalışıyor. Diğer bölgelerden bu bölgelere devamlı asker kaydırması yapılıyor. Bu yüzden; Trakya ve Karadeniz gibi bölgelerde birlik mevcudiyeti yüzde 50’lere düşürüldü yüzde 40’lara kadar düşen yerler de var.. Birliklerde silah altına alınan askerlerin yüzde 10-15’lik bölümü ise hastalık,uyuşturucu ve benzer bağımlılıklar ve diğer nedenler yüzünden geri planda eğitime alınıyor. Daha da vahimi KKTC’de yüzde 100’ler de tutulması gereken oran da yüzde 60’lara düşürüldü. TSK bedelli askerlik uygulamasından bu sefer 250 bin kişinin faydalanacağını tahmin ediyor.
Tüm bu veriler ışığındaki gerçeklerin daha fazlasını Recep Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Bakanlar Kurulu üyeleri biliyor!..
O zaman, şu soruları sormak hakkımız değil mi?
Ahmet Davutoğlu nasıl ne neden böyle bir dönüş yaptı?
Bedelli askerlikten kimler faydalanacak?..
Rakamın 18 bin TL’de tutulması ile terör örgütü ne kadar adam devşirecek ve bedelli finansörlüğü yapacak?..
Bakanlar Kurulu’nun anayasal görevi, Türk Silahlı Kuvvetlerini savaşa hazır tutmak ise Genelkurmay’ın tüm uyarılarına rağmen aldığı bu kararla TSK’yı savaşa hazır olamamaya mı hazır tutuyor?..
Bir de bankadan terhis olan bedellilerin seferberlik görevine çağrılamadığını bilin!..
Vallahi!..
Bu kumpasa şapka çıkarılır..