AKP, ihanet yolunda tam gaz gidiyor ve gelinen noktada bebek katili bir muhatap olmakla kalmamış, gündem belirleyen ve ne olacağına karar veren bir konuma da getirilmiştir. Başbakan Davutoğlu, hiç kimsenin AKP'yi ihanetle suçlayamayacağını söylüyor. Bebek katiline bu kadar teslim olmanın adına "ihanet" demeyelim de ne diyelim?

BEBEK KATİLİ NE DERSE O

         Bu katilin AKP'den isteyip de alamadığı tek bir şey kaldı mı? PKK belgelerine, dağdaki katillerin verdikleri röportajlara, siyasi uzantıların yaptıkları açıklamalara bakın. Ne öngörmüş, ne istemişlerse tamamını almışlardır. Hatta çok daha fazlası vardır. Bebek katili, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin tek ve değişmez muhatabıdır. O kadar ki, bu caninin itibarını düşünmek bile hükümet sözcüsünün görevleri arasındadır. AKP hükümetinin ne dediği, hangi açıklamayı yaptığı değil, İmralı canisinin ne dediği esas alınmaktadır. Yasal güvence istiyor, AKP grubu anında harekete geçiyor. Müzakere diyor, genişletilmiş heyetlerle şeref masaları kuruluyor. Ateşkes şartlarını sıralıyor, AKP tamamını emir kabul edip yerine getirmek için seferber oluyor. Silahsızlanmanın bedelini ilan ediyor, hükümet onu da kabul edip, bundan bir de zafer havası çıkarıyor.

KAMU DÜZENİ BOZUCU İSTEK!

         Sayın başbakan ve AKP sözcülerinin tamamı, son zanlarda "kamu düzeni" şartını ortaya koyup, bu sağlanmadan hiçbir şeye izin vermeyeceklerini söylüyorlar. Peki, bebek katilinin genişletilmiş heyetle gönderdiği mesaj nedir? Kamu düzenin sağlanması bozucu bir istektir ve bu ancak PKK'nın taleplerinin yerine getirilmesiyle, yani bugün bölgede oluşturdukları fiili durumun resmi ve kalıcı hale gelmesiyle mümkündür. Daha açık bir ifadeyle kamu düzeni PKK'ya aittir. Bu alçaklık karşısında, hükümetten her hangi bir itiraz geldiğini duyan oldu mu? Tam tersine ülkenin çözülmesiyle görevli başbakan yardımcısı bu durumu, trenin rayına oturması olarak değerlendirdi.

CUMHURBAŞKANI VE BEBEK KATİLİ

         Daha önce defalarca bu çözüm denilen şeyin ne olduğunu sorduk. Gazetemizde manşet yaptık. Sadece biz değil, AKP milletvekilleri de bu soruyu sordular ve hala da soruyorlar. Hükümetten bir cevap alamadık. Cevabı PKK unsurları ve bağlantılı odaklar veriyor. Uluslararası Kriz Grubu (IGC) Türkiye Direktörü Hugh Pope'nin bir gazeteye verdiği röportaj çok çarpıcıdır. Çözülme sürecinin sonunun ne olacağını net bir şekilde ifade ediyor ve "Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı ile bebek katilinin aynı podyumda ödül almasına hazırlıklı olun" diyor. Bu kadarla da kalmıyor, Türk ordusunun yargılanmasından bahsediyor. Bütün bunlar basit bir öngörü değildir. "Kendi görüşleridir" diyerek de geçiştiremezsiniz. Bizim ve AKP milletvekillerinin bilmediği çözüm işte budur. Bu yüzdendir ki bilenler de Türk milletinin önüne çıkıp bunu açıklayamıyorlar. "Birileri çıkıp, bu kadar da olmaz" diyebilir. Ama emin olun ki, olacak olan budur. Bugüne kadar, "artık bu kadar da değil" dediğimiz neler olmadı ki, bu da olmasın. Bebek katilinin muhatap alınıp, şeref masalarında ağırlanacağı kimin aklına gelirdi? Ama geldiğimiz noktada çok sıradan bir hal aldı. Türk milletine bunu hazmettirdiler. Durumdan vazife çıkaran birileri şimdiden ön alıyorlar. Yavaş yavaş bunu da hazmettirecekler. Ve bu irade, bu hükümet devam ettikçe, bir gün bebek katili ile Cumhurbaşkanını aynı podyumda görmek, Türk ordusunun yargılandığını duymak bizi şaşırtmayacaktır.

TESLİM OLMAKTAN BAŞKA ÇARELERİ YOK

         Hazmettire hazmettire gidiyorlar. İmralı canisinden, Kan dilli katillerden ve siyasi uzantılardan gelen açıklamalardan, bu hain güruhunun ilk aşamada uluslararası bir statü kazanma gayretinde olduğu anlaşılıyor. AKP bu akıntıya kapılmış durumdadır ve ülke seçime doğru giderken, PKK'nın istek ve taleplerini reddetme imkanına sahip değildir. Reddederse ne olacağını bebek katili, "bölgesel kaos derinleşir, nihai barış ve demokrasi hedefine varmak mümkün olmaz" diyerek, kalleş ifadelerle ortaya koymuş ve tehditler savurmuştur. 6-7 Ekim olaylarıyla da bizzat göstermişlerdir. AKP hükümetinin İmralı canisine teslim olmaktan başka çıkış yollarının kalmadığını ibretle izliyoruz. Böyle bir zihniyetten, milli birliğe, bölünmez bütünlüğe sahip çıkmasını beklemek zaten saflık olur. Bir başbakan düşünün ki, her konuşmasında "kamu düzeninden" dem vuruyor, ama ülkenin bir bölümünde kamuyu ortadan kaldırıp, düzeni PKK'ya teslim ediyor. Buradan hayırlı, faydalı bir sonuç beklemek mümkün müdür?                                   

PARALEL YAPI

         PKK'nın ne istediği, neyi hedeflediği artık bir sır değildir.  İmralı canisi ve Kan dilli katiller, Barzani ve PYD'nin durumlarını örnek göstermiş ve sıranın Türkiye'de olduğunu ilan etmiştir.Uluslararası Kriz Grubu (IGC) Türkiye Direktörü Hugh Pope,  Kandilli katillerin bağımsız Kürdistan'dan vazgeçmeye hevesli olmadıklarını söyleyerek bu durumu tasdik etmiştir.  Aylardır "paralel yapı" diyerek milletin dikkatini başka yerlere çekiyorlar. Oysa ki, asıl paralel hükümeti kendi elleriyle kurmuş ve harekete geçirmişlerdir. Bebek katiline verilen ve daha da arttırılacağı anlaşılan imkanların, Kandil katillerini bir defa daha devreye sokmanın başka bir izahı olamaz.  Zaten bugüne kadar yaptıklarıyla paralel yapının sınırları çizmiş, adını koymuşlardı. Paçavralarını asmalarına müsaade etmiş, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, bütün kurumlarıyla birlikte belli bir bölgeden tamamen çekilmesini sağlamışlardı. Şimdi son noktayı koymaya hazırlanıyorlar.