AKP'nin özetinin yalan, talan ve ihanetten oluştuğunu biliyorduk. Ne yazık ki bugün yalanın da, talanın da, ihanetin de zirvelerine çıkılmıştır ve ağır bedeller ödetilmektedir. Güzel ülkemiz hızla felakete sürükleniyor. MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli Türkiye'nin içinde bulunduğu hazin durumu bir defa daha ve çok çarpıcı şekilde ortaya koydu. Ne olup bittiğini, ülkenin nereye sürüklendiğini merak eden ve vicdanında sorgulayan varsa, tamamı gazetemizde yer alan sayın genel başkanın yaptığı açıklamaları dikkatlice okumalıdır. Okumak da yetmez imkanın ve gücünün yettiği her yere ulaştırmalı, herkesle paylaşmalıdır. Bunu yapmak bir vatan görevi haline gelmiştir.
PATOLOJİK VAKA
Sayın Bahçeli'nin insaf ve vicdan sahibi herkesin kafasındaki sorulara cevap olacak bazı hatırlatmaları bu köşeye almayı bir görev biliyorum:
Hükümet Kerkük'de Türkmen soykırımına niye sessiz? İşte cevabı : "Başbakan Erdoğan'ın Mısır'da ölenlere neredeyse bir ağıt yakmadığı kalmışken, Türkmen kardeşlerimizi ağzına bile almaması dikkat çekici bir vefasızlık ve vicdansızlıktır. Çünkü Başbakan'ın derdi, kapanmamış hesabı Türklerledir, Türkmenlerledir. Aziz milletim Başbakan'ın ikircikli, ikiyüzlü ve ikilemlere teslim olmuş tavrını tanımalıdır. Şu mübarek günlerde Doğu Türkistan'daki Çin zulmü, Oruç tutan kardeşlerimize yönelik alçakça uygulanan yaptırım ve engellemeler iyice artmıştır. Başbakan Erdoğan buna da vurdumduymazdır, buna da tepkisizdir. Bu zihniyetin Türk yurtlarındaki haksızlıkları ve zorbalıkları alttan alması, duymazdan, görmezden, bilmezden gelmesi tam bir pişkinlik, tam bir inkârcılık ve tam bir patolojik vakadır."
ANAYASA'DA AMAÇ BAŞKANLIK KOLTUĞU
Başbakanın son günlerde diline doladığı bir tekerleme de yeni Anayasa. MHP'nin bu konudaki tavrını ve gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini sayın Bahçeli şu sözlerle ortaya koydu: "Başbakan Erdoğan öncelikle 48 maddenin hemen Meclis'ten çıkarılmasını istemek yerine, anayasa değişikliyle nereye varmak istediğini ve neyi amaçladığını açıklamalıdır. Başbakan Erdoğan'ın anayasa değişikliğinde gözettiği amaç; başkanlık koltuğuna oturmak, PKK'yı memnun etmek, bölücülerin statü taleplerini karşılayarak teminat altına almak olarak şekillenmiştir. 48 maddenin Meclis Genel Kurul'a getirilmesi çok erken, çok zamansız ve çok da gereksizdir. Oslo'dan beri PKK'yla anayasa yapma hedefini kimse unutmamıştır. Bizim açımızdan Başbakan'ın samimiyeti, inandırıcılığı ve dürüstlüğü hiç kalmamıştır. İftar programlarını bile istismara, aldatmaya ve dedikoduya alet eden birisine güven duymak, itibarından bahsetmek nafile bir çabadır."
TÜRK MİLLETİNE ÖTENAZİ YAPILIYOR
Türkiye aylardır bir çekilme tiyatrosu ile oyalanırken, ihanet aldı başını gidiyor. İşin gerçeğini sayı Bahçeli ortaya koydu: "PKK'nın geri çekilmesi ya da silah bırakması asla gerçekleşmeyecektir. Başbakan dağ kadrosuna yeni katılımları müzakere davuluyla uğurlamaktadır. Devletin güvenlik birimleri vurgun yemiş gibidir. PKK'lı eşkıyaların çekilmesiyle son bulacağı iddia edilen birinci safha, teröristlerin tüm yurda yayılmasına ve mevzilerini tahkim etmesine hizmet etmiştir. Cizre ve Diyarbakır'da sahneye çıkan sözde asayiş birlikleri bu bakımdan ibretlik bir misaldir. PKK'nın geri çekilmediği bilindiği halde, süreç ihanetinden, çözüm kâbusundan hala ve ısrarla bahsetmek nasıl bir onursuzluk, nasıl bir rezilliktir?
Başbakan Erdoğan yaşarken bölücülükten sabıka yemiş, milletimizin hiçbir değerine riayet etmemiş bir siyasetçinin ismini hangi akla hizmet Şırnak'taki havalimanına vermektedir? Başbakan Erdoğan teröristbaşının ismini nereye verecek, mesela İmralı Adası'na bu caninin ismini koyacak veya üçüncü köprünün ismini yeniden ele alacak mıdır? Türk milletinin alın teriyle yapılmış bir havalimanına hıyanetten dolayı milli ruhlarda hüküm giymiş birisinin adını vermek tam olarak hıyanete iştiraktir ve affı da bu dünyada kesinlikle olmayacaktır."
SIRA PKK'YA GELİNCE TIS DİYE SÖNÜYOR
PKK yakıyor, yıkıyor, meydan okuyor, devlet kuruyor ve hükümet seyrediyor. Ama masum ve makul talepler en ağır şekilde cezalandırılıyor. Bunun nasıl bir ruh hali olduğunu sayın Bahçeli şu sözlerle ortaya koydu: "Başbakan asıl şiddet yanlılarına korkak, pısırık ve yandan çarklıdır; ama söz konusu olan masum gençlerimiz olunca palalı elemanlarını, kiralık sopacılarını, satır bıçak taşıyan piyonlarını devreye sokmakta, üzerlerine salmaktadır. Başbakan'ın ileri demokrasisinde elinde pala ve silah bulunan, sonra da tepkiler keskinleşince Fas'a kaçırılan vicdansızlığın zirve isimleri vardır. Başbakan gücü kime yeterse ona sataşmakta ve gözü kimi keserse ona çatmaktadır. Fakat sıra PKK'ya, şiddetten geçinen gerçek canavarlara gelince tıs diye sönmektedir. Türkiye zifiri bir karanlığın içindedir."
BİZİM BAŞKA VATANIMIZ YOK
Sayın Bahçeli, bütün bu olup bitenler karşısında MHP'nin duruşunu da şöyle anlattı: "Bizim başka vatanımız yoktur. Gidecek, sığınacak ve yaşayacak başka topraklarımız bulunmamaktadır. Bu nedenle, Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'yi böldürmeme konusunda kararlıdır. Milliyetçi Hareket Partisi hainlerin zafer naraları atmalarına geçit vermeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi vatana, bayrağa ve millete son ferdine kadar sahip çıkacak, leke sürdürmeyecektir. Bunlardan tavizimiz kesinlikle olmayacaktır. İkazen bildiriyorum ki, milli ve manevi değerlerimizle oynamaya kim cüret etmişse bunun sonucuna katlanacaktır. Herkes tarafını, sırasını, yerini ve yönünü çok geç olmadan belirlemelidir."