AKP'nin milleti uyutmada ustalıkla sahnelediği tiyatroların sonuncusun konusu, çekilme. PKK ile ortaklaşa hazırlanan ve uzun süredir reklamı yapılan oyun, Türkiye'de ve dünyada aynı anda vizyona girdi. Şimdi tanıtım ilanları ve reklam metinleri ve fotoğrafları yayınlanıyor. Neredeyse her gazetede var. Eli silahlı katiller şarkı söyleyerek, tam bir zafer havası içinde bir yerlere gidiyorlar. Tesadüfe bakın ki, elindeki silahı bırakan ve dağlardan inenler, bu katilleri takip etmek ve yakalamakla görevli olan güvenlik güçleri olmuş. Gitmiş bir yerlerde ağaç dikiyorlar. Eli kanlı katillerin reklam resimlerine, bu vahametin fotoğrafları da eklenmiş ve servis edilmiş.
NEDEN GEREĞİNİ YAPMADINIZ?
Yapılan açıklamalar çok daha vahim, çok daha acı verici. Dağdaki katillerin kaç kişi oldukları, neredelerde yuvalandıkları, hangi bölgelerde bulundukları, güzergahları, emniyetleri için alınan tedbirler, beraberlerinde götürdükleri, hatta kimlikleri ayrıntılarıyla belirtiliyor. 2 bin 800 kişi oldukları söyleniyor. Ama çekilmeleri aylar sürecekmiş. Bu haberler belli ki bir yerlerden servis ediliyor. O bir yerlerin nereler olduğu malum. Siyasi iradenin talimatı olmadan bunların yaşanması mümkün değil. O siyasi irade bu servis edilenlerle birlikte aslında kendi yetersizliğini, kendi teslimiyetini, hatta kendi ihanetini itiraf ediyor. Adama sormazlar mı, bu kadar ayrıntılı bilgiye sahiptiniz, bu kadar her şeyden haberdardınız, neden gereğini yapmadınız?
ARALARINDA HİÇBİR FARK YOK
Bütün mesele işte bu soruda gizlidir. Gereğini yapmadıkları gibi, bir de bu katilleri cesaretlendirdi ve harekete geçirdiler. Çünkü BOP'lu hedeflerine ulaşabilmeleri ancak bu katillerle yapılacak işbirliği ile mümkün olabilirdi. Nitekim, herkes üzerine düşeni yaptı. Onlar ellerindeki silahlarla adam öldürdüler, bomba patlattılar, mayın döşediler ve meydan okudular. Onlara cesaret ve imkan verenler de, bu bahaneyle gerçek hedeflerine ulaşabilmek için zemin oluşturdu ve mesafe aldılar. Olar ellerindeki silahla hangi siyasi sonuca ulaşmak istiyorsa, onlara yol ve imkan verenler de yaptıkları açıklamalarla aynı sonucu hedeflediklerini ilan ettiler. Sonra bir baktık aralarında hiçbir fark kalmamış. Oturmuş birlikte plan yapıyorlar, yol haritası belirleyip pazarlık ediyorlar.
BİRBİRLERİNİ TAMAMLIYORLAR
Anlaşmaları çok kolay oldu ve aynı şeyi söylediler: Çözüm. Birileri bu kelimeden ihanetin çözüleceğin anladı, oysa kastedilen de, hedeflenen de Türkiye'nin çözülmesi ve lime lime edilmesiydi. Nitekim, bunun böyle olduğunu sadece açıklamaları değil, yaptıkları da belgeledi.
İkisi de Cumhuriyet ve Atatürk'e saldırıyor. İkisi de devlet ve üniter yapıyı hedef alıyor. İkisi de milli değerler ve milli bayramları yok ediyor. İkisi de Türk'e ve Türkiye Cumhuriyeti'ne düşman. İkisi de BOP yolunda yürüyor. İkisi de Barzani'ye sarılıyor. Nasıl da birbirlerini tamamlıyor, nasıl da birbirlerine yol veriyorlar. Alın İmralı canisinin bugüne kadar yaptığı açıklamaları, BDP milletvekillerine verdiği talimatların tutanaklarını okuyun. Sonra da AKP sözcülerinin beyanlarını ve yaptıklarını yanına koyun. Hangisini AKP, hangisini BDP, hangisini İmralı canisi söylemiş anlayamazsınız. Sizin anlamanıza da gerek yok, zaten kendileri söylüyorlar. Mesela Mehmet Metiner katıldığı her televizyon programında PKK'nın isteyip de, kendilerinin vermediği hiçbir şeyin kalmadığını övünerek anlatıyor.
HÜKÜMET SADECE SEYREDİYOR
Şimdi bu kirli işbirliği çekilme tiyatrosuyla bu milleti afyonluyor. Kimsenin bir yerden çekildiği yok. Çekilmeye niyeti de yok. Sadece bu milletle oynuyor, bu devletle alay ediyorlar. Şu rezilliğe bakın ki, Türkiye'nin belli bir bölgesi tamamen bu katillerin kontrolüne bırakılmıştır. Ne devlet var, ne güvenlik gücü. İstedikleri gibi oynuyorlar. İstedikleri kararı alıyor, istedikleri gibi davranıyor, istedikleri gibi konuşuyorlar. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti sadece seyrediyor.
Seyretmekle de kalmıyor, gücenmesinler, vazgeçmesinler, rahatsız olmasınlar diye azami dikkati gösteriyor. Radarlar görmüyor, uçaklar havalanmıyor, kuleler çalışmıyor. İstihbarat kör, güvenlik birimleri sağır edildi. Silahı bırakan ve dağıtılan korucular, bölgeden çekilen güvenlik birimleri oldu. İnsaf da bu eli silahlı katiller de, inisiyatif de.
BİR HAFTA İÇİNDE DEFOLUR GİDERLERDİ
Gidecekleri yer sınırlarımızın hemen dibindeki kendi inleri. Zaten oralarda yuvalanıyor, zaten oralardan saldırıyorlar. Şimdi üzerlerinde her hangi bir tehdit ve baskı da kalmadı. İstedikleri zaman giriyor, istedikleri zaman çıkıyorlar. Çok daha rahat hareket edecek, çok daha azacaklar ve çok daha fazla tehditler savuracaklardır. Eğer zerre kadar samimiyet olsa, bu katiller önce ellerindeki silahı bırakır, sonra da en fazla bir hafta içinde defolur giderlerdi.
Aylara yayarak Türk milletini baskı altında tutmak istiyorlar ve AKP'de buna onay veriyor. Bu kadar basit, bu kadar kesindir. Bunun dışında söylenen her şey yalan ve bahanedir. Bu milletin aklıyla alay etmek, bu ihaneti hazmettirmektir. Ama çok şükür ki, Türk milleti artık bu pis oyunu fark etmiş ve harekete geçmiştir. Türkiye tarihinin en büyük ve en derin karanlığını yaşıyor. Ancak karanlığın en zifiri olduğu saat, sabahın en yakın olduğu saattir.
ORHAN KARATAŞ