Saray Ozanı konuştukça batıyor. Günlerdir susmuyor. 'Ozan muhalif olur' söylemini, 'Muhalif lideri desteklemek' olarak algılayan zekası önünde söylenecek fazla da söz kalmıyor aslında. Erdoğan demek ki muhalif lidermiş. Akla ziyan sözler duymak da varmış. Muhalif liderliği, paralel yapıya karşı mı yapıyor demek istiyor anlamadım ki. Ne dediğini anlayan varsa beri geldin.

Yeni bir jöleli vakası var kaşımızda. Sarayı arkasına almış, halka veryansın ediyor.

'Dombıra'yı 1997'de ben besteledim' diyor Sultanbekov. Sonra 'eser benim anlamında' MESAM'a kaydettirmiş. Saray ozanı hiç oralı değil. "Parasını basar alırız, hatta birlikte düet şeklinde okusak ne iyi olur' diyebiliyor. Eserin sahibi 'satılık değil, Dombıra Türk Milleti için yazıldı' diyor: saray ozanına yetmiyor 'mahkemeye versin ispatlasın' diyor.

'Benim 'demesine inanmıyor, saraydan verilen akılla hareket edip, 'mahkeme safhası ile 30 Martı' geçirmeye bakıyor. 'Saray ozanı' lâkabı giderek üzerine daha çok yapışıyor farkında değil.

Dombıra meselesini sıradan bir bestenin çalınması olarak görmemek gerek. Ömrü hayatında 'ne mutlu Türküm diyene' dememiş, Türk Milletini otuzaltı etnik kimliğe ayrıştırıcı konuşmalar yapan, 'Kürt açılımı' ile bölgeyi Türkiye'den kopma aşamasına getirmiş birisine 'Dombıra' uyarlanır mı?

İşin ticari boyutunu bilmiyoruz. Işılak 'bedavaya yaptım' diyor. Yolsuzluk iddiaları ile yıpranmış birini cilalıyor sözleriyle. Sonra 'Osmanlı'dan bahsediyor. Akla 'BOP'un sanatçısı Işılak'ı getiriyor.

Kendisine tavsiyem, suyu sığ zannedip fazla açılmaması. Söylediği her söz hem hafıza, hem de televizyonlarda kayıt altında. Tamam 'saray ozanlığını' çok kanıksamış olabilir de, ilerde utanır. 'Şundan yazmıştım' diyecek boşluk bırakmıyor.

Bu arada, 'Dombıra' müziğini son dönemde kulağa aşina hale getiren bir de dizi var. TRT 1'de yayınlanan 'Kızıl Elma.' Osman Sınav çekiyor. Neyse efendim, 'Dombıra' tartışmalarını, Osman Sınav'ın da dikkatle izlediğini tahmin ediyorum.

Dizi de 'dombıra' sürekli çalınıyor. Uğur Işılak'ın 'neyse telif ücreti öderiz' dediği mevzuda adım atması gereken, eğer böyle bir izin almadılarsa Osman Sınav ve TRT'dir. Eserin anonim değil Aslanbek Sultanbekov'a ait olduğunu bu vesile ile öğrendiler.

Bu konuda son söz Işılak ve avanesine. Hâlâ anlamamak için niye direniyorlar ki. Aslanbek daha ne desin anlamaları için? "Dombıra Türkler için yazıldı" Diyor.

'Türküm' demeyen birine uyarlanmasından rahatsız olmuş belki. Olamaz mı?

Vermiyor adam bestesini, zorla mı?

Sonra bir de diyor ki sarayın ozanı, 'falan filan yerlerde MHP'de uyarladı. Onlara da açsın davayı.' Emri olur. Açar ya da açmaz. Burada söz konusu olan 'Erdoğan'a uyarlanması.' Işılak aklı sıra cepheyi genişletip, Aslanbek'i zorlamak istiyor. MHP mensupları bahsi geçen parçayı uyarlamadan yıllarca her yerde çaldı. Doğrusu eserin bozulmaması. Herkesin buna saygı göstereceğine, eseri olduğu gibi kullanması gerektiğine inanıyorum.

Işılak 'içlerinde iki yıl kaldım' dediği MHP'nin Türk Milletine olan sevdasından, keşke biraz kendisine bulaşsaydı. Bu hâl başına gelmezdi. 'İçlerinde' demesi zaten her şeyi anlatıyor.

'Geylani' mahlasından vazgeçtiği gibi. Sonra BOP eş başkanına, 'oryantal' ağırlıklı bir parça daha yakışmaz mıydı acaba?

Güftesi de, bestesi de Türk'e ait olan 'Çırpınırdın Karadeniz'i, 'Ermenilere ait olduğu iddiası var' demek, diyebilmek soytarılık olmuş. Kim demiş, neden demiş, bu tartışmanın ortasına nasıl oturmuş araştırma imkânı bulamadım. 'Dombıra' ile ilgisi nedir anlayamasam da Türklüğe bir saldırı olmuş.

Dombıra'nın sahibi ortaya çıkıp 'eserin kullanılmasını istemiyorum' dediği halde, AKP bunu seçim meydanlarında kullanmamalı. Işılak 'verin mahkemeye' diye düşünse bile, Erdoğan bu işlere girmemeli. Hiç yakışmaz.

Umarım ki 'Alo Nursultan' diye Kazakistan Cumhurbaşkanını aramaz. Arada, Çalık grubu yoluyla nirvanaya ulaşmış dostluk var biliyoruz fakat emek hırsızlığına teşebbüs edilmemeli.

'Dombıra' üzerinden ortamı germek, emek hırsızı konumuna düşmek bir Başbakana yakışmaz. Bunu görüp, 'Dombıra'yı geri çekeceklerdir, diye düşünüyorum.

***

Erdoğan'ı Allah'a havale ediyoruz

Çoluğu çocuğu ile övünen, başkasını bunlar yok diye küçük düşürme çabasına giren dinini hiç bilmiyor demektir. Erdoğan bu çirkin sözleri tekrarladıkça, 'böyle biri tarafından yönetilmeye layık mıyız?' diye üzülüyor insan.

Buna benzer bir söylemi ilk duyduğumda, söyleyen bir arkadaşımdı. Onun söylediğinden ben korkmuştum. Allah(c.c.) insanı evlât acısı ile sınamasın.

Erdoğan evlât acısı bilmediği için olsa gerek, Mehmetçiklerimizin kâtili ile müzakere ediyor. Eğer oğullarından birini PKK saldırısında şehit verse idi böyle çıkıp konuşabilir miydi? 'Açılım açılım' diye yüce Türk Milletini otuzaltıya bölmeye heves eder miydi?

Devlet Bey geniş yüreği ve büyük sevgisi ile binlerce şehidi kucaklıyor, hepsini evlâdı kabul ettiğinden 'açılım' denilen safsatayı reddediyor. Bahçeli'deki ferasetin binde biri keşke Erdoğan'da olsa.

Binlerce Türk anasının yüreğinin bir parçası evlâdı, kara toprağa girdi. Erdoğan dört evlâdıyla övünürken, o anaları zerre kadar düşünüyor mu acaba?

Aslında Erdoğan'ın derdi, Devlet Beyin Bilal Oğlan ile ilgili söyledikleri. İktidar hakkında çıkan yolsuzluk iddialarının MHP tarafından dillendirilmesi. Söyleyecek şey kalmayınca cevaben: "Çocuklarıma söz söyleme" anlamında koruyucu kalkan oluşturuyor. Bunu söylerken, PKK'yı şımartıp bölgede özerkliğe hazırlandığını, binlerce şehidin ve ailelesinin bundan muzdarip olduğunu düşünmüyor. Varsa yoksa kendi çocukları.

Bir iddia daha var, o da şu. Erdoğan Bahçeli'yi hedef almış gibi yapıp, aynı zamanda Fetullah Gülen'i de vuruyor o sözleriyle. 'Yakışıyor mu?'