Türkiye Kamu-Sen AR-GE Merkezi’ nin haziran ayı için yapmış olduğu araştırma ülkemizin ne hazin bir tabloyla karşı karşıya kaldığını gösterdi. Tek kişinin yoksulluk sınırı 1.956 , dört kişilik ailenin asgarî geçim sınırı 3.979 TL olarak belirlendi. Rakamlar o kadar vahim ki hepsini yazmak istemiyorum. Ancak belirtmeden de geçemem: Haziran ayında bir memur, maaşının %71.5’ ini barınma ve gıdaya harcadı. Sadece gıda ise %43.7’ ye denk geliyor. Rakamlar onu gösteriyor ki geçtiğimiz sene alelacele imzalanan Toplu Sözleşme gereği uygulanan seyyanen zam, memura pahalıya mal oldu. Ben de geçen yılın eylül ayında toplu sözleşmeden sonra yazmış olduğum yazıyı AR-GE Merkezi’ mizin yaptığı araştırmayı fırsat bilerek sizlerle paylaşmak istiyorum:
Dünyayı Güldüren Adam
Ünlüler için kitle iletişim araçları olmazsa olmazların başında gelir. Bir gün bakarsınız radyo programına konuk olmuştur, bir gün canlı yayına çıkmıştır; gazete alırsınız, röportajını okursunuz. İşte böyle ünlülere medyatik deriz. Hani yalan yok, mücadele alanı ne olursa bizim toplum sever medyatik insanları. Hatta olayı magazinleştirdiğimiz bile olur. Ancak medyatikliğin de suyunu çıkarmamakta fayda var.
Geçen gün akşam yemeğinden sonra televizyonda o kanaldan o kanala gezinirken sendikacılara yabancı olmayan bir sima gözüme çarpıverdi. Bayram değil seyran değil, yaz tatilinde bir sendika başkanı canlı yayına neden çıkar; diye düşünerek biraz daha dinleyince bu sendika başkanının televizyona sendikacılık adına çıkmadığını anladım. Meğer bizim sendika başkanı savaş tamtamcılığı yapmak maksadıyla çıkmış televizyona. Dünyada 3000’ e yakın sendika yani 3000 genel başkan var. Acaba görülmüş şey mi, diye merak ediyorum. Yabancı dili kuvvetli olanlar lütfen yabancı veb sayfalarından bakabilirler mi dünyada kaç sendika başkanı savaş çığırtkanlığı yapmış? Acaba kaç sendikanın genel başkanı televizyona çıkıp ’’Savaşalım!’’ der, savaş çığırtkanlığı yapar? Benim aklım almıyor! Türkiye’ de savaşa karar verecek merci, TBMM ile bu sendika başkanı mı?
Özlük hak, desem değil; ekonomik hak, desem değil; sosyal hak, desem değil! Acaba bu, neyin ve kimin mücadelesi?
Matematiği Zayıf Sendika
Üşenmedim baktım kaçıncı sınıfta okutuluyor diye? İlkokul 1’ de bile var toplama, çıkarma. Yüzde almak ise okul sıralarından geçmiş biri için zor olmasa gerek. Hele hele eğitim/öğretim iş kolunda hizmet verenlere hiç zor gelmez.
Bu yıl memur maaşları görüşülürken matematiği zayıf bir sendika, işverenin teklif ettiği zam oranlarını beğenmeyerek masadan kalktı. Hemen ertesi gün oran olarak değil miktar olarak teklif ettikleri rakama hükûmet razı oluverdi, matematiği zayıf sendika da sözleşmeyi gözünü kırpmadan imzaladı. Bütün memurların lehinde oransal maaş artışı fırsatını tepen matematiği zayıf sendika, tüm memurların ancak %40’ ını kapsayan maaş artışına imza attı; geriye kalan %60’ lık kısım ise hükûmetin teklif ettiği rakamdan daha düşük zam aldı.
Size basit bir hesap yapayım: Maaşım 1000 TL olsun. Hükûmet %3 teklif etsin, bu durumda maaş artışım 30 TL olur. %3’ ü beğenmeyip 20 TL zam teklif edeyim. Tabi ki hükûmet seve seve kabul eder. Zararım her ay 10 TL’ dir. İşte matematiği zayıf sendika tam olarak bunu yaptı.
Benim önerim, herkes bildiği işi yapsın; bırakın sendikacılığı sendikacılar yapsın; anlamayanlar, emekli kuyruğuna girsin. Hee bir de unutmadan, bundan sonra toplu sözleşmelere hesap makinasıyla girilsin…
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı