Gümüşhane Kabaköy Kabristanında yatan Gazi ve şehitlerin mesajını okumadan, onların şehadet ve rahmet yolculuğunu anlamadan ve o ruh ve mana iklimini kavramadan, doğru gelecek öngörüsünde bulunmak asla mümkün değildir.
İşte bu manevi huzur diyarındaki ahiret kapısında, İstiklal harbi gazileri; Atatürk’ün Sakarya meydan muharebesi cephe arkadaşı dedem Şükrü Şenel amca, dedem Salih Şenel, Tayfur Dal, İbrahim Ethem Yıldız dedelerimiz, Doğu cephesi şehidi Fehmi Şenel amca dedemiz, yine Doğu cephesinde üç şehit kardeş Bayram, Adil ve Harun Yakut... amcaları Haşim Yakut Güneydoğu şehidimiz Numan Yakut, Asteğmen Hanefi Mutlu, Polis memuru şehit Cengiz Erkan, Yemen Gazisi Hacı Yahya Yıldız, Kore gazisi rahmetli Yusuf Yıldız, Muhammed Şenel, Mehmet Yakut amcalarımız; Köyde komşularımız Kıbrıs Gazileri Fevzi Ezber, Fevzi Taşçı, Ekrem Yakut, Ali Gürcan Erkan...
Bir köyde bu kadar kahramanın olması; Şehit ve gazilerin Türk milletinin varlığı, bekası ve vatan müdafaası için ne kadar hayati önemde olduğunu gösteriyor.
Yemen gazisini dinleyip milli hafıza yapabilseydik, Müslüman kılığında Anadolu yiğitlerini katleden o günün İngiliz ajanı FETÖ'cüleri tanır, 15 Temmuz'u yaşamaz, çanlarına ot tıkardık.
Yine Kore gazilerinin Kore’de niçin savaştığını anlayabilsek, ABD'den hesap sorar, dünyayı bugün onlara dar eder ve gerçeği suratlarına çarpardık. İstiklal harbi gazilerini iyi anlayabilseydik; İslam adına İngiliz, Fransız vb mandacılığını savunan, İstiklal harbine karşı çıkan o günün FETÖ'cülerini tanır, hainleri kahraman ilan etmezdik.
Bu insanlar niçin şehit ve gazi oldu? Niçin ülke, millet, din, devlet ve vatan geleceği için feda oldular? İşte bu duygu ve gerçekler varlık sebebimizdir.
Uğrunda feda olunacak, ideali Ülkü’sü, Kızıl Elma'sı olmayan başkalarının hedeflerinin kölesi taşeronu olmaya mecburdur.
Dünya sadece yemek, içmek ve nefsi tatmin etmek değildir. Zira hayvanlarda aynı yol ve yöntemin parçasıdır. İnsanı diğer canlılardan ayıran Allah’ın bir nimet olarak verdiği akıl ve doğru haberle birlikte, yüce idealin savunucusu olmak, makul bir denge içinde o değerlere adanmaktır. İşte o değerler, ekmek su hava kadar gerekli ve hayati olmazsa olmazdır.
Bu değerler yoksa, vatan, bayrak, ezan sevgisi yoksa; maddi ihtiyaçlar da yoktur!
Irak’ta, Suriye’de bu mensubiyet ve aidiyet hissi olsa, bu katliam bu boyutlara ulaşır mıydı!
İşte bu mukaddes milli ve manevi değerler, bütün değerlerden çok önce bizi var eden olmazsa olmazımızdır!
Şehit ve gazi yetiştiren iklim çoraklaşmamalı; onlara destan yazdıran, kahraman yaptıran yüce idealler korunmalı, baş tacı edilmeli ve o değer ve şehitlere layık olunmalıdır. Aksi takdirde ebedi var oluşumuz yaralanır, darbelenir; musibet, felaket ve mağlubiyetler kapımızı çalar.
Uğruna hayat verdiğimiz değerler, vitrin süsü nutuk şiir cümleleri, gaz alma-gaz verme duyguları değildir,
Şehadet sebeplerine ve o yüce ideale samimiyetle layık olmak, şehitlere, gazilere şeref ve namus sözümüz olmalıdır!
Bu şehitler ve gaziler beldesi, İla-yı Kelimetullah davasını anlatan ve yaşayan Alimler diyarı olarak, Osmanlı idaresinin teşvik, destek ve yazılı emri ile görev verdiği aileler eliyle, asırlarca manevi bereketini artırmıştır.
Ecdadımıza Allahtan rahmet diliyoruz!
Sabri Şenel