TARİHTEKİ KAFKAS GÖÇLERİ VE ÇERKEZLERİN SÜRGÜNÜ.

1763- 1864 yıllarındaki Rus Kafkas savaşları, tarihin en kanlı savaşlarından biri olarak kayıtlara geçmiştir. Rusya İmparatorluğu ile Kafkasya halkları arasındaki savaşlar sonucu, 21 Mayıs 1864 de yüzbinlerce insan Osmanlı İmparatorluğuna sığınmak zorunda kalmıştır...
.

101 yıl süren bu savaşlarda 500.000 den fazla Kafkasyalı hayatını kaybederken savaş sonrası bir milyondan fazla insan ana vatanını terk etmek zorunda kalmıştır.. Etnik guruplara mensup Kafkas halklarının tümüne ÇERKEZ ADI VERİLEREK bundan tam 155 yıl önce, Osmanlı İmparatorluğunun çeşitli yerlerine ve hatta o zamanlar hakimiyetimiz altında olan BALKAN ÜLKELERİNE yerleştirilmişlerdir.
.

Rusya’nın savaşlarda galip gelmesi ile sürgüne tabi tutulan bu insanlara Osmanlı İmparatorluğu sahip çıkmış, kucak açmıştır. Eğer Osmanlı Devleti bu mazlum insanlara kucağını açmasaydı, topraklarında iskan edilmesine müsaade etmeseydi büyük ihtimal tümü SOYKIRIMA tabi tutularak , Amerika’nın KIZILDERİLİLERE uyguladığı soykırım ve jenosit hareketlerinin aynısı gerçekleşecekti.
.

Rusya ile Kafkas halkları arasındaki savaşlar yaklaşık 300 yıla yakın sürmüştür. Savaşların bu denli uzun sürmesinin bir nedeni olarak Osmanlı Devleti her zaman, Rusya’ya karşı, Çerkezlere lojistik, insani ve silah desteği sağlamıştır... Osmanlı’nın , Ruslar’ın Kafkasya’ da ki gücünü kırmak ve geriletmek istemesi bu savaşların uzamasına yol açmıştır.
.

Osmanlı Devletinin zayıflaması ve kendi iç işleriyle uğraşmasını da fırsat bilen Rusya, 21 Mayıs 1864 tarihinde Çerkez direnişini tamamen kırmış, galibiyetini ilan etmiştir.. Savaşın sona ermesinden yaklaşık 25- 30 yıl önce efsanevi savaşçı ŞEYH ŞAMİL’İN teslim olmak zorunda kalmasıyla, savaş kısmen de devam etmekle birlikte, Rusya kesin zafer kazanmıştır...
.

Bu tarihten sonra, insanlık tarihinin devasa ve kitlesel göç hareketleri yaşanmıştır. Çerkezlerin büyük bir kısmı Osmanlı İmparatorluğunun topraklarına göç etmişlerdir. Osmanlı Devletine sığınmak zorunda kalan Çerkezlerin sayısı kesin olarak bilinmemekle beraber rakamlar en az 500.000 ile 1.500.000 arasında olduğunu göstermektedir. 
.

Göç sırasında ki şartların çok kötü olması nedeniyle yollarda 400 bin ile 500.000 arasında insan hayatını kaybetmiştir. Kafkasya’nın Karadeniz kıyısından gemilere adeta balık istifi şeklinde bindirilen insanlar; açlık, hastalık, susuzluk yüzünden binlerce insan telef olmuş, hastalananlar ise gemilerin personelleri tarafından denize atılmışlardır. Çerkezlerin tekrar geriye dönmemeleri için bıraktıkları köyler ve kasabalar ise Ruslar tarafından yakılıp yıkılmıştır..
.

Osmanlı Devleti bu göçler esnasında, Batum, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Varna, Köstence gibi limanlarda göçmen kampları kurmuştur. Kuzey Anadolu ve Karadeniz limanlarına çıkarılan göçmenler; Ordu, Samsun, Sinop, Amasya, Tokat, Adapazarı, Kocaeli, Düzce, Yozgat gibi yerlere yerleştirilmişlerdir. 
.

Balkan coğrafyasında ise, Köstence, Varna, Plevne, Silistre, Vidin, Filibe, Kosova, Makedonya, Arnavutluk ve Trakya gibi iskan bölgelerine yerleştirilmişlerdir. Hatta Balkanlarda Osmanlı, kendisine isyan eden Sırp ve Bulgar topraklarını isyancıların ellerinden alarak Çerkezlere vermiştir...Sırp ve Bulgar ayaklanmalarının bastırılması için Çerkes milis kuvvetleri oluşturulmuştur...
.

1877-1878 Osmanlı Rus savaşı ( 93 HARBİ) sonunda imzalanan Berlin anlaşmasıyla Çerkesler , Balkanları terk etmek zorunda kaldılar... Anadolu’ya ve Ortadoğu coğrafyasına yerleştirildiler.
.

Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu dağıldığında Çerkezler yeni kurulan devletlerin sınırları içinde kaldıklarından, çoğunluk Türkiye’de olmak üzere; Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’nun çeşitli bölgelerine gönderilmişlerdir.. Hatta bir kısmı da, Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Irak, Mısır, Kıbrıs gibi bölgelere de götürülerek yerlere yerleştirilmişlerdir..
.

Bugün ABD ve Avrupa Devletlerinde de önemli sayılacak Çerkez nüfusu vardır. Kuzey Kafkasya’da ise esas olarak üç federal Cumhuriyette yani ADIGEY- KARAÇAY- KABARDEY- BALKAR bölgelerine toplam 800.000 Çerkes nüfusu yaşadığı bilinmektedir..
.

Çerkezlerin, Çarlık Rusyası’nın nüfus politikası ve demografik yapıyı bozmak için sürgüne tabi tutulmalarının üzerinden, 155 yıl geçmiştir. Çarlık Rusya’nın mirasçısı olan bugünkü Rusya’dan özür beklemektedirler. Bu maksatla 21 Mayıs, ‘’ ÇERKEZ SOYKIRIMI VE SÜRGÜNÜ’’ olarak tanınmasını da beklemektedirler...
.

*****
Yazıyı kaleme almamızın asıl amacı bazı aklı evvellerin ve ihanet içinde olanların nasıl ve hangi şartlarda Osmanlı Türk topraklarına sığındıklarını unutarak ve nankörlük yaparak, atalarını, Türk Devleti’nin kurtardığını unutmaları yediği kabı kirletmeleridir..
.

‘’... Türkiye Cumhuriyeti’nin, Çerkesleri asimile ettiği, haklarını vermediği ve kendilerini TÜRK SAYMADIKLARI...’’ gibi adi ve kof iddialarına cevap vermek bir zaruret oluşturmuştur...
.

Kirli siyaset çıkarları üzerine yazı yazmamayı kendime düstur edinmiştim ama; İYİ PARTİ’ NİN HUKUK VE SEÇİM İŞLERİNDEN SORUMLU BAŞKANI HASAN SEYMEN denilen kişinin;
.

‘’.. ÇERKEZLER TC DEVLETİ TARAFINDAN ASİMİLASYONA UĞRATILMIŞTIR , BİZ TÜRK DEĞİLİZ...’’ gibi ağzından akıttığı nankör lafları ya kulağı duymamaktadır ya da kendisi devşirilmiş bir ajandır.. Anayasal haklar diye zırvalıyarak, PKK ve FETÖ ağzı ile ortalığa fitne saçmasının makul ve mübah görülecek bir tarafı da yoktur...
.

HASAN EFENDİ’Yİ zorla bu topraklarda tutan yok, zorlayan da yok.. Davet de edilmemiştir buraya, haddini bilmelidir. Osmanlı Devleti bu kardeşlerimize sahip çıkmış, kucak açmış , yok olmaktan ve zulümden kurtarmıştır...

Rusya orada... Pırını pırtısını toplayıp, madem ki Türkiye’yi beğenmiyor gidebilir . Ya da ETHEM'İN yanına gitmekte de serbesttir!....
.

Kendisi acaba Türkiye Cumhuriyeti’nin şerefli ve müşfik kollarında hangi anayasal hakkını kullanamamıştır...
.

‘’ ASİMİLASYON’’ tam manasıyla bölücü bir dildir. PKK AĞZINDAN, PONTUSÇULUKTAN hiçbir farkı yoktur... Bu zırvalamayı , SÖZDE MİLLİYETÇİLERİ BİLMEM AMA, TÜRK MİLLİYETÇİLERİ ASLA KABUL ETMEZ..
.
Kendilerini Türk Milleti’ne aidiyet şuuru ile bağlı hisseden ve bu memlekete büyük hizmetleri bulunan vatansever ve Türk milliyetçisi Çerkes kardeşlerimizi tabi ki tenzih ederiz...
.

İçimizdeki Türk düşmanlarının; sözde insan hakları perdesi altında, Amerikan ajanlığı yaparak:

‘’.. Çok kültürlülük, özerklik, federasyonculuk, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi...’’ gibi suni laflarla Türkiye Cumhuriyeti’nin bölme, parçalama senaryolarını ısıtıp ısıtıp önümüze koymalarına karşı Türk milliyetçileri asla sessiz ve sakin kalamaz ve herkes haddini ve geldiği yeri bilmelidir... 14.08.201
AV.Faruk ÜLKER