Geçtiğimiz hafta, CHP, Yüksek Seçim Kuruluna yaptığı başvuru ile bundan sonraki seçimlerde, tüm partilere her sandık tutanağının bilgisayar ortamında gönderilmesini istedi! 
CHP Genel Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı, seçim günü, YSK’da oluşturulan bir ekibin, tutanakları tarayıp, tıpkı bir fotoğraf gibi parti genel merkezlerine geçebileceğini, böylece partilerin sonuçları karşılaştırma imkânı bulabileceğini söyledi. 
Halıcı,  “YSK’ya güveniyoruz ancak yapamayacak olursa biz yine yapacağız. Çünkü seçimin güvenliği açısından bunun mutlaka yapılması gerekiyor” diye konuştu.
 

***
 

Haberi okuyunca, insanın aklına,  “Madem ki her sandıkta görevliniz var ve her sandık tutanağı, ilçe merkezine oradan il merkezine,  oradan da genel merkeze iletiliyor; o halde bu belgelerin taranarak  bilgisayar ortamına aktarılmasının ne gereği var?”  sorusu geliyor. 
Anlaşılan o ki geçtiğimiz seçimlerde, gerçekte muhalefet partilerinin her sandıkta bir görevlisi yoktu! Dolayısıyla sandık tutanakları ile açıklanan sonuçların sağlıklı bir karşılaştırmasını yapmaları fiilen mümkün değildi. 
Üstelik CHP, 2007’de seçimlerden çok sonra Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı sonuçlar ile sandık tutanaklarının karşılaştırılması için bütün teşkilâtına talimat göndermişti. Halbuki bu karşılaştırmanın seçim gecesi yapılması gerekirdi ki yanlışlık varsa süresi içinde itiraz etmek mümkün olsun..
 

***
 

Türkiye’deki son seçimlerde görüldü ki oy verme işlemi bitip, ilçe seçim kurullarında oylar bilgisayara işlenirken, Ankara ve İstanbul’da bile merkezi bölgelerde elektrikler kesildi..
2009’da, sadece elektrik kesintisi değil voltaj düşüklüğü de yaşandı. Yüksek Seçim Kurulu’ndaki bilgisayarlar çalışmaz durumdaydı.. YSK’nın bilgi işlem merkezi çökmüştü. Diğer taraftan, Yüksek Seçim Kurulu’nun bilgisayara girdiği her kayıt, Adalet Bakanlığı tarafından UYAP sisteminden takip edilebiliyordu ki bu bir skandaldı. 
2009 referandumunda ise seçmen sayısı şaibeliydi. Seçmen sayısı 49 milyon 478 bin 223 olarak açıklandı. 21 Ekim 2007 referandumunda seçmen sayısı ise 42 milyon 629 bin 733 idi..
İki-üç yıl içinde seçmen sayısı 6 milyon 848 bin 490 kişi artmıştı! 
Hikmet Uluğbay, bu rakamları verdikten sonra  “İki referandum arasında 2 yıl 10 ay 21 gün fark vardır. Üç yıldan kısa süre içinde Türkiye’de seçmen sayısı 6.8 milyon kişiden fazla artabilir mi ve böyle bir artışı açıklayan mantıklı ve bilimsel tutarlılık gösteren bir gelişme mevcut mudur? YSK’nın aydınlığa kavuşturması gereken esas soru budur” demişti. 
Ali Rıza Üçer de bu tespite dayanarak 6 milyon 848 bin 490 kişinin tek tek araştırılması gerektiğini belirtmişti.. O günlerde vatandaşlar, kendi evlerinin, tanımadıkları insanlar tarafından ikamet adresi olarak gösterildiğine dair basına sayısız ihbarda bulunmuştu. 
 

***
 

Benim kanaatim, fazladan 6 milyon “seçmen” adına oy kullanıldığı şeklindeydi.. Ölülerden oy istenen, ölülere reçete yazılan bir ülkedir Türkiye.. Gerçi aniden ortaya çıkan 6 milyon fazla seçmen, ölülerden oluşmuyordu.. Aslında o isimlerde 6 milyon vatandaş hiç yoktu. Yani ölülere değil, hiç var olmayan hayali seçmenlere oy kullandırıldığı konusunda ciddi veriler vardı ama ne Yüksek Seçim Kurulu, ne de her türlü suça el koyması gereken Cumhuriyet Savcıları herhangi bir araştırma yapmıştı! Üstelik fazla basılan 17 milyon oy pusulasının ne olduğu konusunda da en küçük bir açıklama yapılmadı.
Şimdi ise CHP’den  “AKP, Suriyelileri ithal seçmen olarak kullanacak” diye açıklamalar geliyor... 
Muhalefetin bu konularda ciddi bir çalışması var mıdır?