Mısırlı kadın gazeteci Gada Şerif, “Ey Sisi, bir göz kırp yeter” başlıklı yazısında, “Dördüncü eş olarak bizi almak isterse emrindeyiz. Cariye olarak alsa vallahi itiraz etmeyiz. Bu şekilde şeriatı da uygulamış oluruz. Yobazların uygulamak istediği şeriattan daha iyidir” şeklinde ifadeler kullandı!
Biliyorsunuz, Türkiye’de de bir kadın, canlı yayında “Tayyip Erdoğan’ın g. kılı olurum” diyebilmişti. İşte Mısır’da da Türkiye’de de insanların layık olduğu yönetimler bu sözlerde, tavırlarda saklıdır. Konu sadece cehaletle ilgili değildir. Nitekim Mısır’da bu tutumu takınan kişi bir köşe yazarıdır. Türkiye’deki köşe yazarları, erkeğiyle kadınıyla, oran olarak Gada Şerif’ten daha iyi durumda mıdır? Bir davranış bozukluğu olan ikiyüzlülük ve riyakârlık, ülkede basınından, bürokrasisinden, sanat spor ve iş dünyasına kadar her alanı kaplamışsa, artık o ülkede kimsenin yakınma hakkı yoktur.
Şayet üst rütbelerde olup da yalakalık edenlerin desteği olmasa, Türk ordusunun bunca komutanı tutuklanabilir miydi?
Sanki ordunun sindirilmiş olması, Türkiye’de ahlâkı da, erkekliği de yok etmiş gibi... Koca koca adamlar, resmi, özel televizyonlardaki pastadan aldıkları pay ortadan kalkacak diye herkesin gözünün önünde Başbakan’ın önünde diz çöküyor! Şimdi o Başbakan, sana bütün dünyayı bağışlasa ne kıymeti var? Sanatçı olarak edindiğin itibarı, bir diz çökmeyle sıfırlamışsın gadasını aldığım!
***
Diğer taraftan, şartların bu kadar kötü olmasına rağmen, insan olmak, Türk olmak, Müslüman olmak veya gazeteci olmak gibi mensubiyetlerin gerektirdiği haysiyeti koruyanların direncini kırmak için başka bir fikir empoze ediliyor. Mesela, “Kürt Ulusal Konferansı” hazırlık komitesine seçilen BDP Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu, “Kürtlerin artık bundan sonra bir devlet kurma gibi bir amaçları da niyetleri de yok. Tek bir amacımız var; insanca ve özgürce nasıl bir arada yaşayabiliriz. Bunun içinde sadece Kürtler değil, bütün milletler, mezhepler ve dinler var. Orta Doğu bir mozaiktir. Sınırlar cetvelle bölünmüş” diyor...
Diyarbakır’da kaç tane Yahudi yaşıyor da şehrin girişine, Türkçe, Kürtçe, Farsça ve İbranice “hoş geldiniz” diye yazdırdınız o halde?
Türkçeyi, Kürtçeyi, hadi Farsçayı da anladık, İbranice nereden çıktı? Yoksa, “Orta Doğu mozaiktir” derken Türkiye’yi, Irak’ı, Suriye’yi, Lübnan’ı, Ürdün’ü, Körfez ülkelerini ve Suudi Arabistan’ı ve nihayet Mısır ve İsrail’i, İstanbul veya Kudüs’ün başkent olduğu, Orta Doğu Birleşik Devletleri’nde birleştirme projesini mi kastediyorsunuz?
Yani, sermayesi İbranilerin elinde olan bir devletin vatandaşlığı, Türk Milleti’ne mensup olmaktan daha mı cazip?
Böyle insanca yaşamak, mozaik gibi lafların arkasına gizlenmeyin, açık konuşun!
***
Diğer taraftan, Tayyip Erdoğan “Biz, tabii ki sokaklarda, ellerinde palalarla dolaşan kitleler istemiyoruz. ’Bodyguardlarla falan filan seçim sandıklarını alalım, gölgeleyelim,onlarla geleceğe yürüyelim’... Böyle bir şey de istemiyoruz” diyor ama hükümeti protesto eylemlerinde ortaya çıkan “eli sopalı” kişileri, polisin örgütlediği görüntülerle ispatlandı.
Eskişehir’deki olayları araştıran CHP’li Kazım Kurt, “Özel olarak hazırlanmışlar. Görüntülerde var, eli sopalı bu kişiler polislerle sohbet ediyor. Sivil polislerin görev listesini istedik, 50 gündür gelmiyor. Olayın takipçisiyiz!” dedi.
Yine, “tencere tava çalanları ihbar edin” diyen de Tayyip Erdoğan değil miydi? Neyse ki millet, muhbirlik yapmadı!
Polis devleti ve diktatörlük suçlamaları işte bu gibi sebeplerle yapılıyor.
Gada Şerif gibi zihnen cariye olmuş gazeteciler veya başka mesleklerden insanlar da bu düzene hizmet ediyor.