'Deveye boynun eğri, demişler; nerem doğru ki, demiş'

Dünyada ve Türkiye'de tartışılan 'KaçAK Saray' meselesi de böyle bir şeydir. Temeli atılıp tamamlandığı güne kadar, bu "KaçAK Saray" olarak ifade edilen yerin doğru bir tane yanı olmamıştır.

Başbakanlık binası olarak daha yapım aşamasındayken yargı iptal kararı vermişti. O zaman henüz Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan "Güçleri yetiyorsa yıksınlar. Yürütmeyi durdurdular, bu binayı durduramayacaklar. Açılışını da yapacağım, içine de girip oturacağım" şeklinde yargıyı takmayacağını söyleyen ifadelerini kullanmış ve gerçektende sözünde durarak yargıyı takmadığını göstermiştir.

"KaçAK Saray" ifadesi işte bu yüzden kullanılmaktadır.

Başbakanlık binası olarak başlanan ama yargının iptal kararına rağmen Cumhurbaşkanlığı binasına dönüştürülen "KaçAK Saray" Türkiye'de ve dünya basınında geniş bir şekilde tartışılan konu olmuştur.

Dış basında bile "KaçAK Saray" dalga ve eleştiri konusu olmuş durumdadır. Bazıları bu "KaçAK Sarayı" şu şekilde haberleştirmiş.

***

Welt Online "Megalomani - Erdoğan kendine yeni ve şatafatlı bir sarayı layık gördü" Spiegel "Erdoğan'ın 1000 kaçak odası" 

"Frankfurter Allgemeine "Erdoğan, Atatürk döneminde kurulan ve inşaat yasağı olan ormanlık alanda imar izni verilmemesine rağmen, mahkemelerin durdurma kararı olduğu halde yaptırdı sarayını" 

The Independent "Tayyip Erdoğan, geçmişte de 'sultan' gibi davranmakla suçlanmıştı. Bu ithamlar, 12 yıl başbakanlık yaptıktan sonra Türkiye'nin ilk seçilmiş cumhurbaşkanı olmasıyla zirve yapmıştı. Fakat kendisine Beyaz Saray ve Buckingham Sarayı'ndan bile büyük olan, neredeyse 400 milyon sterlin değerinde bir saray yaptırmasıyla, bu iddialar iyice kuvvetlendi." 

***

Yani tartışmalar sadece Türkiye içinde değil, dünya basınında bile takip ediliyor ve eleştiri konusu yapılıyor.

Cumhurbaşkanı görünümlü Recep Tayyip Erdoğan için ne kanun, ne hukuk, ne eleştiri, ne israf hiçbiri umurunda değildir. Sadece kendisinin ve ailesinin rahatını ve keyfini düşünmektedir.

Bu "KaçAK Saray"  içlerinde bile kendilerini birbirine düşürmüştür. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bütçe görüşmeleri nedeniyle yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sarayının maliyetinin 1 milyar 370 milyon lira, uçağının maliyetinin de 410 milyon lira olduğunu açıklamıştı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı görünümlü şahıs "Parasal noktada bu açıklanan rakamların hepsi tabi farklı farklı rakamlar açıklıyorlar, bunlar duymaz uydurur cinstendir."şeklinde açıklama yapmıştır. Maliye Bakanı masrafın boyutunu 1 milyar 370 milyon lira olduğunu söylerken, Cumhurbaşkanı görünümlü şahıs Saraya 500 milyon dolar harcandığını söylemektedir. Bu durumda "Vay yalancı(!) Maliye Bakanı Mehmet Şimşek vay !" deseler Mehmet Şimşek ne cevap verecektir?

Aynı günlerde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın  'Burada 1 katrilyonun üzerinde masraf yapıldı. Bu kadar olmamalıydı' derseniz bu tartışılabilir. Bunu tartışabiliriz. Az bir para değil" şeklindeki açıklaması da Cumhurbaşkanı görünümlü Recep Tayyip Erdoğan'a büyük kapak olmuştur. Gerçi Bülent Arınç bunun üzerine yine fırçasını yiyerek köşesine oturacaktır.

Türkiye'de yolsuzluk ve yoksulluk artarken böyle bir israfa girilmesi AKP döneminin bir kara lekesi olarak tarihteki yerini almıştır. Bu "KaçAK Sarayı" her Türk vatandaşı tartışmalı, sorgulamalı ve tepkisini göstermelidir.

Cumhurbaşkanı görünümlü Recep Tayyip Erdoğan'ın yapılan masrafı gizleme çabalarına ve "Ama bunların böyle bir şeyi yok. Biz şu anda cumhurbaşkanlığı makamı için eğer böyle bir yeri yaptıysak, başlangıcımız başbakanlık makamı olarak adımı attık. Ankara'daki başbakanlık makamının önü kendisine ait değildir, caddedir. Biz o cadde içinde hükümet başkanlarıyla tören yapardık. O gün trafik kesilirdi, törenlerimizi yapardık. Yani koskoca Türkiye cumhuriyetine sokağı kapa, caddeyi kapa orada tören yap, bu yakışır mı?" gibi basit açıklamalarına kimse aldatmamalıdır?

Mesele Başbakanlık önündeki trafik ve tören bahanesi ise, niçin yasal olan, bu sıkıntıların yaşanmayacağı ve az masrafla bir bina yapılmamıştır? Başbakanlık binası olarak yapılıyor ve bu binayı Başbakanlığın elinden alıyor ve hala bu millete masal anlatıyor. Yahu sen Cumhurbaşkanısın 1000 kişilik odası olan sarayı ne yapacaksın? Bir söylediğin de diğerini tutsun ve mantıklı olsun. Başbakanlık yine trafik ve tören yapma sıkıntısını aynı yerde yaşarken, kime ne masalı anlatıyorsunuz?

Başbakanlık makamı da zaten bu tiyatro senaryosunun sahneye konulduğu bir başka makam olmuş ve bu "KaçAK Saray" için "Tüm bu imkânların gerçek sahibi sadece millettir. " açıklaması yapmış… "Körler sağırlar birbirini ağırlar" hesabı birbirlerini idare ediyorlar.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek masrafın boyutunu 1 milyar 370 milyon lira olduğunu söylerken, Cumhurbaşkanı  500 milyon dolar olduğunu söylemesi bile dönen dolabı göstermektedir. Bu rakamlar resmi belgelerle karşılaştırıp, gerçekler ortaya çıkarılmalıdır. Gerçekler ortaya çıktığında da, ya Başbakan görünümlü Ahmet Davutoğlu ya da Cumhurbaşkanı görünümlü Recep Tayyip Erdoğan istifasını vermelidir. Normalde bu "KaçAK Saray'ın" yapılması bile hepsinin istifasını gerektiriyor ama 17-25 Aralık hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu bile "bu bize darbe girişimidir" şeklinde karşılamış kişiler için bir ölçü olduğunu sanmıyoruz.

Türkiye'nin artık bu kadar rezaleti kaldıracak gücü kalmamıştır. Maden Ocaklarındaki garibanlara yaşam odası kurmayı kabul etmeyip, kendilerine saray kuranlar bu millete hesap vermelidir. 

Bu vatan için kara toprağa düşmüş şehitlerin aileleri viranelerde yaşam sürerken, katrilyonluk saraylarda hayat sürenler ve o saraylardan PKK Açılımı yapmayı sürdürenler şehit ailelerine hesap vermelidir.

İslamcı kimliği taşıyıp, İslam'ın ölçülerine bu kadar ihanet edenler, Kuran-ı Kerim ve Hadis-i Şerif,  israf için, yalan için hangi ölçüleri ortaya koymuş bir okuyun da biraz imana gelin…