Sandıkların açıldığı ilk saatlerden itibaren AKP Genel Merkezi'nden yayın yapan ne kadar basın kuruluşu varsa hepsi AKP'nin "erken seçim" istediğini duyurmaya başladılar.
Nitekim Reuters haber ajansı da "saraya yakınlığı ile bilinen" bir isme dayandırarak verdiği haberinde AKP açısından tek seçeneğin erken seçim olduğu bilgisini geçti.
Ertesi gün yani 8 Haziran'da, havuz medyası tek yerden çıkan manşetlerini gazete sayfalarında şöyle süslediler:
Yeni Şafak-Erken Seçim
Akit-Çözüm Erken Seçim
Sabah-İktidarsız Sandık
Takvim-Seçim Var İktidar Yok
Star-Sandıktan Belirsizlik Çıktı Zor Dönem
Koalisyon görüşmelerinde AKP "hükümet kurmak istemeyen tavrını" sürdürdü.
CHP ile yapılacak görüşmelere en baştan "istikşafi" diyerek, netice alma niyetinde olmadıklarını gösterdiler.
CHP'nin 17-25 Aralık'ı yok sayan, Kaç-ak sarayın eleştirilmeyeceğine dair AKP'ye birinci ağızlardan güvence veren tutumuna rağmen, haftalarca süren görüşmelerin koalisyon kurmaya yönelik olarak bir arpa boyu yol kat edememiş olmasının tek sebebi AKP'nin "Türkiye'yi yeniden seçime götürmedeki" ısrarından başka birşey değildi.
Erdoğan'ın, CHP ile AKP arasında yapılacak ve nihayetinin ne olacağı kesinlik kazanacak son koalisyon görüşmelerinden bir gün evvel Davutoğlu'nu "CHP ile koalisyon kurup intihar edecek hali yok" mealinde "uyarması" malum sonucu doğurmuş ve AKP-CHP koalisyonu kurulmamıştır.
* * *
Anayasa'nın koalisyon görüşmeleri için tanıdığı 45 günlük sürenin bitmesine saatler kala MHP'yi ziyaret etmek isteyen AKP samimiyetsiz bir şekilde MHP'nin kapsını çalmıştı.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin TBMM'deki makam odasında 2 saat 26 dakika süren MHP-AKP görüşmesinde neler konuşulduğu sorusu akıllarda kalmışken, Dolmabahçe'de PKK'nın 10 maddesini kabul eden AKP'nin, MHP'nin milli birlik ve huzurun tesisi için ortaya koyduğu 4 şartını kabul etmeyişi MHP-AKP koalisyonunun kurulmasına da mani oldu.
O görüşmede neler konuşulduğunu geride bıraktığımız hafta içi MHP Lideri Devlet Bahçeli Haber Türk'te katıldığı bir televizyon programında son derece samimice açıkladı.
En önemlisi ise Türk siyasi tarihinin sembollerinden birisi haline gelen meşhur çantasında ne olduğu sorusu açıklık kazandı.
Sayın Bahçeli o çantayı canlı yayında açarak içerisinde neler olduğunu birer birer anlattı.
Anlaşılıyor ki, koalisyon protokolü, bakanlıkların paylaşımı, temel meselelere yaklaşımlar gibi bir koalisyon hükümetinin kurulmasına yönelik yapılması gereken hangi çalışma varsa MHP bu çalışmaları yaparak AKP ile o toplantıya girmişti.
Yani AKP, MHP'nin sunmuş olduğu 4 şartını kabul etmiş olsaydı o toplantıdan her hali ile hazır bir hükümet milletin karşısında olacaktı.
Ama bu durum, AKP'nin uzlaşmaz ve milli iradeyi tanımayan tutumu nedeniyle gerçekleşmedi ve neticede de koalisyon kurulamadı.
MHP'nin koalisyon görüşmelerinde takındığı tavrı doğru değerlendirmek gerekir.
Herşeyden evvel MHP, diğer siyasi partilerin aksine yapılan görüşmelere yapılacak her türlü hazırlığı yaparak katılmıştır.
* * *
Türkiye'nin mevcut koşullardaki sorunlarının neler olduğunu bilerek, bunları aşacak bir hükümetin neleri dikkate alması ve neler yapması gerektiğinin hazırlığında olduğunu o meşhur siyah çantanın açılmasıyla 78 milyona göstermiştir.
AKP ve CHP sadece lafla toplumun karşısına çıkmışken, MHP lafı ve sözü bir yana bırakıp, milletin verdiği kararın işleyip, koalisyonun kurulması için tüm belgelerini hazırlamıştır.
Diğerleri çok söz söyleyip ortaya sonuç çıkaramamışken MHP çalışmış, emek vermiş ve belgeleriyle beraber kendisine yakışır bir biçimde hareket etmiştir.
Bu durum "koalisyonun kurulmasında kim samimi idi?" sorusunun açık bir cevabıdır.
Dolayısıyla bu netice bir bakıma 1 Kasım'da yapılacak erken seçim sonuçlarına hangi partinin samimiyetle yaklaşıp, milletin hakkını ve tercihini doğru bir şekilde temsil edeceği konusuna da açıklık getiriyor.
MHP tek başına iktidar olma hedefiyle seçimlere hazırlık yapıyor.
Bununla beraber MHP'nin diğer siyasi partilerin hepsinden daha fazla sağduyulu olduğunu ve şayet sandıktan tek başına iktidar çıkmazsa, koalisyonun kurulmasına yönelik 4 şartının kabul edilmesi halinde HDP haricindeki tüm siyasi partilere kapısının açık olduğunu doğrudan Sayın Devlet Bahçeli'nin söylemesi, yeni kurulacak hükümete dair malum yaygın soncu işaret ediyor.
O da MHP'nin iktidarı kuracak olan ana güç konumunda olacak bir özelliğe sahip bulunduğudur.
PKK'nın taleplerini kabul edip, yol haritası diye kendilerine benimseyenler, MHP'nin millet iradesine dayanarak takındığı bu samimi tutuma nasıl cevap verirler dersiniz?
Aslına bakarsanız 1 Kasım'da irade beyanında bulunacak olan millet, işte bu ölçülerle kendisini kim daha iyi anlıyor ve gereğini yapmaya hazır, işte buna göre tercihini yapacaktır.