Bir yada bir kaç kişi.İnsan görünümünde ki vicdansızlar, zalimler, hayatlarında sevgi nedir bilmeyen inançsız,merhametsiz insanlar. Şu an aramızdasınız,rahat rahat nefes alıyor yaşamınıza devam ediyorsunuz.Yiyorsunuz içiyorsunuz geziyorsunuz. Ne istediniz, ya da bunu yaparken hiç mi olmayan vicdanınız kendini belli etmedi.Sizlere ne zararları vardı?Evinize girip canınıza malınıza mı gasp ettiler,namusunuza,ahlakınıza mı zarar verdiler,hakkınızda fitne fesat mı çıkardılar?Derdiniz ne idi?
Sıkıntınız probleminiz belli ki kendinizle ,kendi nefsinizle.Bunu mu çözmek istediniz bu zavallıları zehirleyerek?Mutlu oldunuz mu?Rahata erdiniz mi mi?Önüne geçemediğiniz efendiniz olan egonuza nefsinize ,vahşetle şiddetle hizmet ederek görevinizi tam ifa ettiniz mi?Yazıklar olsun sizlere ve sizin gibi zalimlere.Bugün rahatsınız.Keyfiniz yerinde.Ancak elbet her zulmün her vicdansızlığın hesap verileceği o gün de gelecektir...





Günümüz çağını modern,teknolojik olarak adlandırırken bir yandan da ilkel insanların devri olarak adlandırılan taş devrini bir anımsayalım.İlkel taş devri denilen bu dönemde: profesyonelce yapılan resimler,gemiler,müzik aletleri,duvarlara yapılan muazzam hayvan figürleri,kullanılan teknikler,üretimler ve bunun gibi pek çok izah edilemeyen zeka ürünü eserler görüyoruz.İnsanoğlu postuna bürünüp bir köşede modernleşmeyi beklemiyordu. Zaten yeterince modern idi.Peki ya günümüz insanı:İşte en güzel örneğini en acı örneğini masum diğer canlılara yaptığı vicdansızlıklarla önümüze sermiyor mu?Yüce Rabbimiz ilk günden itibaren insanı tüm beceri ve donanımla yarattı.Günler geçtikçe modernleşmedi zekileşmedi.Zaten yaratılışında var idi.İlkel insan olarak adlandırılan o devrin insanları mı yoksa bu devrin insanları mı?En büyük kötülük ve ilkellik kendi nefisleridir.
''....Çünkü gerçekten nefis, Rabbim'in kendisini esirgediği dışında var gücüyle kötülüğü emredendir.Şüphesiz benim Rabbim ,bağışlayandır,esirgeyendir. ''(Yusuf Suresi,53)




Son günlerde hayvanlara karşı yapılan katliamlar ve eziyetler aldı başını gidiyor.Yakın bir zamanda yapılan bu işkence ve katliamlar içimizi yine acıttı.Peki bu nereye kadar devam edecek?İnsanların bu masum hayvanlarla alıp veremediği nedir?Bunu yapanların tespiti halinde alacakları ceza zaten yanlarına kar kalacak.Toplum olarak ne zaman bunun önüne geçeceğiz?Sadece bu dünyayı kendimize mi yer kıldık?Dİğer canlıların yaşaması niye bize bu kadar rahatsızlık veriyor?Özellikle toplum olarak daha duyarlı olmamız gerekmez mi?İnsanım diye geçinen çoğu insandan çok daha insan olan bu canlılara ne zaman hakkıyla davranılacak?Yapılan bu zalimliklerin bedeli olmayacak mı?İnsanoğlu böbürlenme,gurur,bencillik,şiddet gibi özelliklerini yok etmedikçe daha bunun gibi pekçok acılara tanık olacağız.
Çocuklarımızın yanında tekme vurduğumuz ve hadi bir tekme de sen vur dediğimiz bu köpek bir can değil mi?Kafasına vurarak tekmeleyerek neyi ispat ediyorsun ?Bir de halt işlemiş gibi kasılarak yürüyorsun..Bir heves uğruna alıp sonra sıkılıp sokaklara attığın o canlar senden daha mı aşağı?Çocuklarımızı sadece bir kaç saat eğlensin diye sirklere götürüyoruz.Peki o sirklerde bin bir işkenceyle eğlendirici fabrikası haline getirilen canlılar neden hep insana hizmet etmek durumunda?Sesinden rahatsız oluyoruz diye bozuk balıklarla zehirlenen hayvanlar can değil mi?Bizlerde mahallemizde evimizin önünde oynayan pek çok çocuğun sesinden rahatsız oluyoruz.Ancak belediyeyi arayıp alın bunları götürün demiyoruz.Birbirimizi yiyoruz,kavga ediyoruz,şiddet uyguluyoruz,üzüyoruz....Peki o masum canlıları neden buna ortak ediyoruz.?Bütün bunların tek nedeni inanç kavramının yeterince algılanamaması ve islam ahlakının benimsenmemesidir. İslam ahlakı iyiliktir , teslimiyettir,merhamettir, bağlanmaktır, güzelliktir, barıştır.



Hayvan sevgisi konusunda Peygamber Efendimiz örnek olacak sayısız uygulamalar getirmiştir.
Hatta birgün yolda giderken açlıktan karnı sırtına yapışmış bir deve görür. Gözleri hüzünlenerek devenin sahibine döner:
- Konuşamayan bu hayvana bakarken Allah 'tan kork! der.
Peygamber Efendimiz bir gün :
Eşi Hz. Aişe'nin devesine biraz sert davrandığını görünce uyarır.
-''Merhametten mahrum olan, her türlü hayırdan mahrumdur.'' der.

Yine Peygamber Efendimiz on bin kişilik bir ordunun başında Mekke'nin kapısına dayanmak üzeredir. Ordunun en önünde ilerlerken yolları üzerinde yeni doğum yapmış dişi bir köpekle yavrularını görür ve emir verir.
- Anneyle yavrularının önünde duracak ve ordunun tamamı geçinceye kadar onlara nöbetçilik edip, ezilmekten koruyacaksınız.
Dişiyle yavruları asla rahatsız edilmemiş ,fakat on bin kişilik Fetih ordusu istikametini bu canlılar için değiştirmiştir.
Ve daha niceleri...
Merhamet sadece insanlara değil,Allah ın yarattığı tüm canlılara gösterilmeli.İnsan olmak sadece yemek içmek hayat kaygıları içinde savaşmak değildir.İnsan olmak tüm canlıları tüm kalbimizle tüm merhametimizle kucaklayabilmek,sevebilmek ,çıkarsızca hesapsızca elimizdekini paylaşabilmek,inanmak ve uygulamaktır, gülümseyebilmektir, gönül kırmamak,iyilik yapabilmektir...
Yoksa şarkın önemli dahilerinden Sadi Şirazi nin "İnsan nedir?" suâlini:
İnsan:"Bir kaç damla kan, binbir endîşe!.." şeklinde yanıtlamasında ki gaye gerçek insan olma vasıflarını düşündürme ve hatırlatmadır.
Allah hiçbirimizi merhametten mahrum bırakmasın.
D.Sedef Akkaya