MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın milletvekili aday adayı olmak için istifa etmesini değerlendirirken, 7 Haziran genel seçimleri sonrasına dönük tahminlerde bulundu.

Bahçeli, 7 Haziran sonrası neler olmasının beklendiğini şöyle özetledi:

“PKK, AKP, HDP iş birliği ile bu süreç devam ettiriliyorsa, bu sürecin 400 milletvekilliğini de hedefleyen, belli bir amaca ulaşmak için özerklik, federal ya da bağımsızlığa doğru kayışını da dikkate aldığınız vakit, o zaman bunu kaldırabilecek, iş birliğine katılmış olan unsurlar tarafından genel kabul görebilen bir şahıs etrafında buluşmak ihtiyacı hissedilmiştir. Onu dikkate aldığımız vakit, o zaman 7 Haziran sonrası oluşabilecek olan seçim sonuçlarını da dikkate aldığımızda, başkanlık sistemini sağlayabilecek bir çoğunluğa temel teşkil eden bir hükümet geldiğinde o zaman çatı başbakan acaba MİT Müsteşarı Hakan Fidan mı olacak?”

***

Özetle, AKP’nin 7 Haziran sonrası başkanlık sistemini sağlayacak çoğunluğa ulaşacağı ve çatı aday olarak Hakan Fidan’ın başbakan olacağı öngörülüyor!

Burada insanın aklına ister istemez şu soru takılıyor:

-7 Haziran’da AKP 400 milletvekilliğine ulaşacaksa, MHP veya diğer partiler seçime niçin giriyor?

HDP, barajı aşamama riskine rağmen seçime parti olarak katılmak inadıyla, Güneydoğu’daki hemen hemen bütün milletvekilliklerini AKP’nin alması için çalışıyor sanki. CHP, seçim öncesi ulusalcı milletvekillerini tasfiye ediyor. Yeni adayların o boşluğu doldurması zor. MHP ise halktan tek başına iktidar isteyebilecek bir hazırlık yapmadığı gibi seçim sonrası AKP’den kimin başbakan olacağını konuşuyor!

Peki bu seçimler niçin yapılıyor?

Türkiye’nin federasyona geçmesi ve Türk devleti olmaktan çıkarılması için mi?

***
Bahçeli geçenlerde bir mesajında da  “Merak etmeyin, Türkiye Anka kuşu gibi kendi küllerinden yeniden doğar”  diyordu.

Türkiye yanacak, kül olacak sonra da kendi küllerinden yeniden doğacak! Bütün siyaset teorilerini ve hatta pratiklerini altüst eden bir yaklaşım! O halde seçimde çalışmaya, halktan oy istemeye ne gerek var? Ört ki ölem! Nasılsa küllerimizden yeniden doğacağız!

***
Geçtiğimiz seçimlerde MHP’den milletvekili adayı ve Trabzon Belediye Başkan adayı olan eski emniyetçi, “Terörle Mücadele Daire Başkanlığı” gibi önemli görevlerde bulunmuş Cevdet Saral, Ortahisar MHP İlçe Başkanlığı’na bir dilekçe yazarak partisinden istifa etti. Saral, bir süre önce Günebakış Gazetesi’ne yaptığı açıklamada “Türkiye’deki onca siyasi gelişmeye rağmen hâlâ Türkiye gündemine ilişkin ’ben de varım’ politikası geliştirememiş bir partinin çatısı altında, daha uzun kalmanın doğru bir şey olmadığını düşünüyorum” demişti.

***
İşte bütün mesele budur.

“Türkiye’nin geleceğinde ben de varım. Tek başına iktidar istiyorum. Kadromu buna göre kurdum. Projelerimiz şunlardır” diyebilecek bir iddiadan yoksun iseniz, seçimlere muhalefet partisi olarak kalma hedefiyle girmeniz, Türkiye’nin Türk Milleti aleyhine, bir ucube devlete dönüştürülmesine hizmet etmek anlamına gelmez mi?
Bahçeli, 2002 seçim gezilerinde, seçime üç gün kala Gaziantep mitinginde, o günlerde gazetelerin manşetlerini süsleyen Erdoğan ile ilgili “Başbakan’ı kim belirleyecek?” tartışmasına, “Olmayan bir iktidarın, olmayan bir başbakanı” değerlendirmesiyle katılmış ve yerine bir genel başkan seçtirmeyen yasaklı Tayyip Erdoğan için “Bu ne bencillik, bu ne ihtiras!” ifadelerini kullanmıştı. Ancak, sanki seçim yapılmış da AKP birinci parti olmuş gibi  “Muhtemel AKP iktidarında

Başbakan’ı kim belirleyecek” tartışması, AKP’nin propagandasını güçlendirmekteydi.
Türkiye’nin eli kolu sadece iktidardan değil muhalefetten de bağlanmış görünüyor. Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini...