Türkiye de eğitim -öğretim ,geçmişten gelen başlı başına sorunlar yumağı. İktidarların bakış açılarına göre evirip çevrilen milli eğitim, devlet politikası olmaktan çok iktidar politikaları ile devamlı bir değişim içerisinde.
İstatistiklere bakarak OECD değerlendirme programına bakarak; Türkiye’nin ortalama 70 ülke içerisinde 41, 30 ülke içerisinde 21. Sırada olduğu verilerine ulaşıyoruz.
Hedefini Dünya ülkeleri arasında ilk 10 a koymuş bir ülkenin 41. Sırada olması, bu konulan hedeflerin, vatandaşın hamasi duygularını kabartmaktan bir başka amacı olmadığı gözüküyor. Sen ilk 10 ülke arasına girmeyi hedefleyeceksin, akıllı ve zeki Türk gençlerini, bilgi olarak dünyada 41. Sırada eğiteceksin. Bu akıl nasıl bir akıldır?Daha sonra Aralık 2016 Pisa sonuçlarında 52. olduk, Milli Eğitim bakanı da savunmaya kalkıyor,Allah aşkına neyi savunuyorsunuz! Körü körüne savunma yapacağınıza ,bilen insanları öteleyip,ilgili makamları işi bilmeyen ,yandaş avaneye teslim etmemeliydiniz !
Bu sonuç bizim eğitim sistemimize dinamit koyduğumuzun da ispatıdır.
Kalitesiz öğretmen profilleri ile nereye gidebilirsiniz?Ben anlattım ,anlayan anlar deyip geçen öğretmen , maaşım kadar çalışırım diyen öğretmen yetiştiren sistemle Milli Eğitimi nasıl düzelteceksiniz? Bu arada özveri ile çalışan ,didinen ve bu çocuklar benim ülkemin çocukları,bu çocuklar bizim çocuklarımız deyip çalışan öğretmenlerimize ise daha çok yük yükleyip,hatta oradan oraya atan, hırpalayan partililere yem eden bu sistemle Milli Eğitimi nasıl düzelteceksiniz? Bilgiden ,kültürden yoksun ,istisnalar hariç, bir çok partilinin karşısında ,müdür olması için,yerinde kalması için ,tayininin yapılması veya durdurulması için el oğuşturan öğretmen , kendi insiyatifinde nasıl çalışacak ve nasıl başarılı olabilecek ?
Teknolojik gelişmeler yapmışsınız ,sınıflarınız kaliteli, akıllı tahtalarınız var. Ama okullardaki terbiye adap,edep,öğretmen- öğrenci,büyük -küçük ,kız- erkek ilişkilerinde ruhsuzluk ,Türk aile yapısına aykırı sorunlar aldı başını katlanarak gidiyor.
Komşuların çocukları kendi mahallemizde okula gidemiyor. Sabahleyin kalkıp servisler ile yarım saatler ve hatta saatlerle ifade edilen zamanlardan sonra varacağı okullara varıyorlar. Yorgun halde okuluna varıyor, okulda dinleniyor, zira akşamda aynı saat dilimlerinde yol giderek eve geliyorlar. Bu çocuklar ne zaman dinlenip ders çalışacaklar?Okul mahallesinde yada daha yakın mekanlarda olsa yürüyerek maksimum 10 dakikada okulunda, sabah sporunu yapmış olarak olacak. Temiz havada yürüyerek okuluna gidecek.Okula çocuğun gidiyorsa ,ailenin tümü seferberlik hizmetinde sanki...Denetlenmeyen yurtlar ve yangınlar vb ortaya çıkan ölümleri, başka dramları Tv lerden izliyoruz.Bu meseleler ise ayrı bir çok çözüm bekleyen sorunlar yumağı.
Bakınız yanı başımızda Azerbaycan'da liseyi bitirmeyen kızlar anayasalarına göre evlenemezler. Bizde kara düzen hala devam ediyor. Okula gidemeyen hala onca kızımız var. Üniversitelerin yetersizliği yüzünden başarılı gençleri almak için sınav sistemi getiren sistem ne kadar hatalı ise, lise de okumak şart olan bir ülkede, lise girişini de sınava bağlamak o kadar gariptir ve hatalıdır.
Milli Eğitim sistemimiz ;devlet politikası ile yönetilmediğinden, hemen hemen her yıl değişime uğrayabiliyor. TC Devleti'nin Milli Eğitim politikası ; iktidara kim gelirse gelsin onların kafa yapılarına göre değişim arzetmemeli, çağa uygun ,süreklilik arzeden , gelişmelerden yana , Atatürk'ün koyduğu Milli Hedefler doğrultusunda ,yaz boz tahtasına dönüştürülmeden , akla ve mantığa dayalı bir Türk MİLLİ EĞİTİM politikası ile Türk Milleti'ne hizmet vermelidir. Bu Milli Eğitim düzelmedikçe de bu memleket düzelmez!