Hayatta anladığım en yalın gerçeklerden biri şudur: İnsanlar en çok kendileriyle ilgili gerçekler bütün açıklığıyla ortaya konulduğu zaman öfkeleniyor! Tıpkı Kamer Genç’in Meclis’te söylediklerine AKP’lilerin öfkelenmesi gibi...
Ne demiş Kamer Genç? “Zannediyor musun ki Tayyip Erdoğan; aldığın 5 bin polis seni koruyacak... İşte gördünüz Mursi ne duruma geldi. Onun da çevresinde çok polis vardı. Dolayısıyla hiçbiriniz kendinize güvenmeyin. Bu memlekette sizin aklınızın ermediği bazı gerçekler var” demiş...
Peki ne var bunda kızacak? Sadık Yakut gibi “darbe çağrısı yapıyorsun” diye suçlayacak ne var? Veya Mustafa Elitaş gibi “alçakça” bulacak ne var? Kamer Genç, eğip bükmeden yüzde yüz doğruyu söylediği için çılgına dönüyorlar...
Darbeci suçlamalarına karşı Kamer Genç’in “Ben darbeci marbeci değilim. Darbeyi yapan sizsiniz. Karşı devrimle Atatürk’ü yok etmeye çalışıyorsunuz, ilkelerini yok etmeye çalışıyorsunuz” şeklindeki sözlerine ise kimse yer vermiyor...
Kamer Genç, Çanakkale Zaferi’nde Atatürk’ü anmayan Fatma Şahin’e “Atatürk bu Cumhuriyet’i kurmasaydı, siz hangi tarikat mensubunun, bilmem kaçıncı hanımı durumuna düşerdiniz.” deyince de kıyamet kopmuştu...
Söz, kişiselleştirme dışında, özünde doğru değil miydi? Atatürk’ten önce, kadınların bu ülkede ne hakkı vardı?
***
Dönelim Mursi ile Erdoğan meselesine... Meselenin uzmanlarından biri olan Fehim Taştekin’in Hürriyet’teki Mursi yorumları ile birlikte Erdoğan’ın yaptıklarını yorumlayalım:
-Mursi diyalog ve müzakere mekanizmalarını yeterince işletemedi. Tökezlediği her dönemeçte de diyalogdan kaçan taraf diye muhalifleri suçladı.
-Türkiye’de Tayyip Erdoğan aynısını yapmadı mı?
-Anayasayı Müslüman Kardeşler ve Selefi müttefiklerin isteklerine göre değiştirdi.
-Tayyip Erdoğan da BDP müttefiki ile birlikte “Bölücü Anayasa” yapmaya çalışmıyor mu?
-Mursi yargıya operasyon yaptı, bu da yandaş yargı oluşturma çabası olarak yorumlandı.
-Türkiye’de yandaş yargı, yandaş polis oluşturulmadı mı?
-Müslüman Kardeşler’in iktidarı tekelleştirdiğine dair kaygılar da Mursi’nin son vali atamalarıyla ayyuka çıktı.
-Türkiye’de bırakın valileri, belediyede kanalizasyon işçisi olmak için bile yandaş olmak gerekmiyor mu?
-Medya üzerindeki tazminat ve tehdit baskısı Mübarek dönemini çağrıştırır hale geldi.
-Türkiye’de yandaş medya oluşturulmadı mı? Yandaş olmayan gazeteciler işsizliğe mahkum edilmedi mi? Bu baskılar 12 Eylül rejimini bile aratır hale gelmedi mi?
-Temel hak ve özgürlükler konusunda yaşanan sıkıntılara ilaveten gösterilerin kitleselleşmesinin asıl sebebi ekonomik buhran.
-Türkiye’deki protestoların asıl sebebi de ekonomik değil mi? Türkiye’nin büyüdüğü iddia ediliyor ama sadece yandaşların bütçesi büyüyor. Buna nereye kadar tahammül edilebilir?
-Ayrıca başta Sina Yarımadası’nda ortaya çıkan silahlı gruplar olmak üzere sokaktaki insanın güvenliğini tehdit eden olaylar arttı.
-Türkiye’de de önce PKK terörü patladı, sonra PKK ile pazarlık yapıldı ve terör durmuş gibi görünüyor. Neredeyse her gün bir korucu öldürüyorlar, kimse yazmıyor. Üstelik PKK çekilmediği gibi 2200 eleman daha kazandı!
-Mısır halkının dörtte biri ayaklandı. Bu yüzden Mursi’nin, isyanın arkasında İsrail ya da Amerikan parmağı araması anlamsız. Müslüman Kardeşler iktidarının İsrail ve ABD’yi rahatsız edecek bir şey yapmadığını en iyi Mısırlılar biliyor.
-Türkiye’de de halkın dörtte biri ayaklandı... Lideri ‘Yahudi Boynuzu’ ödülü almış AKP iktidarı, İsrail ve ABD’yi rahatsız edecek ne yaptı ki Gezi eylemlerinin arkasında Yahudi diasporasını arıyor?