Her yıl ülkelerin basın özgürlüğünü inceleyen sivil toplum kuruluşu Freedom House, 2014 Rapor'unda Türkiye'yi "Kısmen Özgür Ülkeler" kategorisinden "Özgür Olmayan Ülkeler" kategorisine düşürmüş. Buna göre Türkiye bu sıralamada 134. olmuş. Hem de kimlerin arkasından, şu hale bakın; Bangladeş, Uganda, Endonezya, Tanzanya ve Kenya. Bu tablo Türkiye'ye yakışan bir tablo mu? Şimdi diyecekler ki, bırakın bunları, kim bunlar? Diye bağıracaklar, her zaman olduğu gibi sesleri yüksek çıkıor ve karşısındaki gazete ve televizyonları susturdukları için haklı görülecekler.

 

Rapor'da daha başka şunlar yazıyor; "Gezi sonrasında onlarca gazeteci işten atıldı ya da istifaya zorlandı. Birçoğu da Erdoğan ve yakınlarının dahil olduğu yolsuzluk iddialarını yazdığı için kovuldular" demek ki Türkiye'deki durumu Avrupa daha net görüyor. Lakin oy Türkiye'de verildiği için Erdoğan'ın tılsımı hükmetmeye devam ediyor.

"Hükümet ve iktidar partisine yakın yeni sahipler, haberleri değiştirdiler ya da sözünü esirgemeyen gazetecileri işten çıkardılar" "Üst düzeyde işten atmalar, Erdoğan'a sempati duyan Demirören'in yakın dönemde aldığı Milliyet ve 2011'de Erdoğan'ın damadının yönettiği şirkete satılan Sabah'ta gerçekleşti" 

 

Türkiye'de yaşanan bu olayları sadece Türkiye'de yaşayanlar bilmiyormuş, bu rapordan sonra bütün dünya biliyor. Basın yayın özgürlüğünün olmadığı bir yerde demokrasi olabilir mi? efendim o kadar yayın yapılıyor Erdoğan aleyhinde diyenlere soruyorum o haberleri alt alta yazıp bir rapor haline getirin de görelim. Bir de Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli'nin konuşmasını haber kanalından kaldırtan Erdoğan'ı hatırlayalım.

 

***

Bir ülkede yazarlar fikirlerini beyan ettikleri için işten atılıyorsa, o ülkenin demokrasisi hakkında söyleyecek bir şey kalıyor mu? Kaldı ki bu işten atmaları yapan gazeteler parti gazetesi değil. Bazıları hükümetin kurduğu havuz medyası… Hatırlayacak olursanız bu havuz medyasının ve kendilerinin olduğu söylenen medyanın manşetlerini bile Bilal Erdoğan belirledi deniyor. Evet, bu 10 numara bir demokrasi; ama -10 numara.

AKP iktidarı Türkiye'yi demokrasiden uzaklaştıracak ne varsa, demokratlık kılıfı altında yapıyor. Ortalığı mezhep batağına terk eden bu zihniyet, aynı zamanda ülkenin bölünmesi demek olan özerkliğe kapıyı ardına kadar açmaktadır. Ne kadar antik kuntik işler varsa AKP iktidarı döneminde canlanmış ve değer kazanmıştır. Bu iktidar, birlikte yürüdüğü terör çetesi gibi bu memleketin masa başında bölüneceğini sanmaktadır. Baylar bu ülkeyi ağaç kovuğunda, cami önünde duran çocuk gibi bulmadık. Kan döktük, can verdik, can aldık… Masa başında vermeye niyetimiz asla olamaz. Öyle bir durumda şehitler peşimizi bırakmaz.

 

***

Demokrasiden sınıfta kalan AKP iktidarı, 1 Mayısta oluşan gerginliğin ana sorumlusudur. Başbakan Erdoğan kendini her söylenene cevap vermesi gereken bir adam gibi davranmıştır. Konuştukça ortamı germiştir. 
Taksim tuturması yapan sendikaları da anlamak mümkün değil. Yahu arkadaş sizler, kutlamayı, yıkıp, yakma olarak mı görüyorsunuz? İşçi bayramında açılan flama, "Yaşasın halkların kardeşliği" ülkenin bölünmezliği noktasında hiçbir çekinceleri yok.
 
O açıdan baktıklarında onlar için ülke güllük gülistanlık bölünecek bir tarla.
1 Mayıs için kurulan çelikten duvarları gördünüz. Metrelerce yükseklikte. Etrafı polis kaynıyor. 1 mayıs için aldıkları bu önlemi, iktidar niye sınırlarımız için göstermez. Oraları kevgir döndürülmesine müsaade etmiş, sınırlarımızın giriş çıkışlarını çapulculara teslim etmiştir. İktidar olma sebebini, yiyip,içmek, yatmakla karıştıran bu iktidarın, her iktidar gibi yapması gerekli olan bölünmüş yollardan başka yaptığı bir şey yoktur.
Şimdi görüyoruz ki, bölünmüş yol yapma alışkanlık haline gelmiş ülkeyi de bölünmeye götürmektedirler.
Sağlıcakla kalın!