“İktidar iştirak (ortak) kabul etmez”  denir.  “Güç bende”  diyen ise akla ihtiyaç duymaz. Mutlak otorite, sahibinin sağduyusu köreltir. Güç zehirlenmesine maruz kalanın bakışları bulanır. Dostluklarını kazanmak için yanına aldığı düşmanlarının sözleriyle, kötülük yapmayacağından emin olduğu asıl dostlarını çevresinden uzaklaştırır. Tayyip Erdoğan 11 yıldır başbakanlık koltuğunda oturuyorsa, bu kişisel yeteneklerinin sonucu değildir. Koalisyonlardan, ekonomik istikrarsızlıktan, yasaklardan bıkan halkın çaresizliğinden ve maalesef alternatifsizliğindendir. Ancak her kredinin bir vadesi vardır.

Liselere ve üniversitelere giriş yöntemi sürekli değişirken, çarklar arasındaki boşluğu dershaneler dolduruyor. Üniversiteler bir yana, kontrolün tamamen MEB’de olduğu temel eğitimde dahi Anadolu liselerini kazanmanın yolu dershaneden geçiyor. Dershaneler yamalı bohça misali eğitimin en büyük yamasıdır. Elbiseyi yenilemeden yamayı sökmek, sahibini de utandıracak görüntüler oluşturur. 
İtiraf ediyorum; dershaneler kapatılırsa, gelecek yıl üniversite sınavına girecek olan kızıma ne yapıp edip özel ders aldıracağım! Fiyatları 20 bin TL’den başlayan özel okullara çocuğunu gönderemeyen velilerin de hemen hepsi aynı şeyi düşünür. Her halde herkes parasını gereksiz yere çarçur etmeye ve çocuklarının okul dışı zamanını dershanelerde harcamaya meraklı değildir!
Apartman dairelerinde eğitim verecek  “özel açık lise” formülü ise ayrı bir garabet. Normal liseler üniversite sınavını kazandıracaksa niçin açık liseye öğrenci gönderilsin? Peki, bu yıl üniversiteyi kazanamayan seneye şansını denemek yahut daha iyi bir bölüme yerleşmek isterse nerede hazırlanacak?

Ankara’daki bir Anadolu lisesinde okuyan çocuğumu dersler boş geçtiği için, bu yıl kaydını başka bir okula taşıdım. Başkentteki okullarda bile ders müfredatı tamamlanamazken, Halk Eğitimi Merkezleri mi bu eksikliği giderecek? Ya, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da terör yahut iklim şartları nedeniyle dersleri boş geçenler ne yapacak? 
Bölgede, meslek aşkıyla fedakarca görev yapan öğretmenlerimizi tenzih ediyor ve kutluyorum.
Eğitim öğretim sorununun terörün yoğun yaşandığı bölgelerdeki yansıması ise çok daha vahim. İktidar partisi il başkanı kaçırılırken güvenlik güçlerinin çaresiz kaldığı bölgede eğitim camiası ne kadar cesur davranabilir? 
Şehir merkezlerinde faaliyet gösteren dershane zincirlerinin tuzu kuru. Hatta ’the cemaat’dahil dershane sektörünün büyük kurumları bu işten kârlı çıkabilir. Kapatma kararı apartman katlarına sıkışmış küçük dershaneler ile en çok da okuma salonu tabelası altında hizmet veren etüt merkezlerini kaygılandırıyor.

 
Eğitim sisteminin çarpıklığından şikayet etmeyen bir tane bile eğitimci yoktur. Sistemi düzeltmeden dershaneleri kaldırmanın bedeli ne yazık ki, çocuklarına özel ders aldıramayan ailelerin sırtına yüklenecek. Ayakta durmakta zorlanan eğitimin dayandığı baston kırılır mı?
Çözüm önerimi dört ay önce bu köşede yazdım. Milli Eğitim Şurası toplanabilirdi. 28 Şubat sürecinde muhtıracılar bile kesintisiz temel eğitim kararını Şura’dan çıkarmıştı. Başbakan Erdoğan artık darbeciler kadar olsun görüntüye önem vermiyor. Muhalefet partileri meydandan silinince özgüveni tavan yapan Erdoğan, önce sesi gür çıkan parti kurucularını ezip geçti şimdi de her söylediğine itaat etmeyen yandaşlarını dize getirmeye çalışıyor. Artık kendisini,  “tek adam olmaya azmedenlerin kaderi ömür boyu yalnızlıktır”  diye uyaracak dostu dahi kalmadı!