10 Ağustos
Pazar
günü
yapılacak seçimler sadece Cumhurbaşkanı'nı tayin etmekle kalmayacak, aynı zamanda ülkemizin geleceği noktasında da önemli bir başlangıcın hükmü niteliğini taşıyacak.
Çünkü Cumhurbaşkanlığı makamı devletin en tepe noktasıdır.
Burada bulunan şahsın duruşu ve yapısı, doğrudan ülkenin geleceği ile ilgili meselelerin belirleyici etkisi konusunda
öncü
faktörü olacaktır.
Dolayısıyla
Pazar
günü
seçilecek olan Cumhurbaşkanı şahsında
Türkiye
geleceğe nasıl kucak açacak, işte buna Türk Milleti karar verecek.
Bu nedenle karar verirken herkesin son derece iyi düşünmesi gerekir.
Zira karşımızda bulunan şartlar hepimizi "önce ülkem ve milletim" anlayışıyla hareket etmemiz gerektiğini gösteriyor.
Özellikle
Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu coğrafyada yaşanan olağan üstü, sıkıntılı gelişmeler beraberinde düşünüldüğünde, 10 Ağustos'ta sandık başına gidecek olan milletimiz, son derece
tarihi
bir sorumluluk taşıdığı ortadadır.
* * *
Dıştan içe doğru ülkemizin haline bakıldığında; sadece
güney
sınırlarımız da değil, Kuzey'de Ukrayna, Doğu'da Azerbaycan-Ermenistan hatlarında da gerilimin tırmandığını görüyoruz.
Bu gerilimlerin merkezinde bulunan ülkemizin ise devletler ve diğer aktörler tarafından dikkate alınmadığına da şahitlik ediyoruz.
Tarihi
ve
kültürel
bağlarımızın olduğu coğrafyalarda yaşanılanların, tesirsiz kaldığımız neticelerinin mutlaka bizleri de etkileyeceği yediden yetmişe herkesin ortak görüşüdür.
Ekonomide
ise
büyük
bir buhranın kapısında beklediğimizi bizzat iktidarın
ekonomi
ile ilgili görevlendirdiği isimler söylüyor. Bu
yıl
içerisinde "acil" olarak 220 milyon
dolarlık
bir kaynak bulunamazsa ülkenin çok
büyük
sıkıntılar yaşacağı, bizzat resmi temsilciler vasıtasıyla ilan edildi.
Ülke içerisindeki kutuplaşma ve ayrışmanın hat safhaya ulaştığına dair yapılan yorumlarla birlikte, yine bu alanda yürütülen bilimsel çalışmalar da arttı. Bunların hepsinin işaret ettiği konu milletin "bir arada
yaşama
düşüncesinin" sarsılmaya başladığı yönündedir. Daha genel bir ifade ile siyasi kutuplaşma üzerinden AKP iktidarının yürüttüğü
politikalar
, toplumu etnik ve mezhep temelli ayrışma noktasında oldukça fazla etkilemiştir.
* * *
Şimdi herkes elini vicdanına koysun ve bu sıraladığımız, ülkemizi tehdit eden gelişmelerin sebeplerinin neden kaynaklandığını düşünsün.
12 yıldır milletten aldığı tek başına iktidar olma yetkisini elinde bulunduran şimdinin Aday Erdoğan'ı bunca yaşanılanların baş sebebi değilmidir?
Bunca sorun birike birike artık içerisinden çıkılmaz bir hal almak üzeredir.
Allah milletimizi korusun ama görünen köy kılavuz istemediğinden üzülerek söylemek zorundayız ki, bu vaziyette
gidersek
ülke
büyük
bir kaos, kargaşa,
ekonomik
kriz ve bunlardan çok daha öte bir iç çatışmanın içerisinde sürüklenecektir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin, geride bıraktığımız
gün
Cumhurbaşkanı Seçim çalışmaları için gittiği Kırşehir'de halka hitap ederken söylediği "Recep Tayyip Erdoğan'ın hatalarının bedelini neden siz ödeyesiniz" çağrısı son derece önemlidir.
Bu durum, içerisinde bulunduğumuz
koşullar
ve olumsuzluklar göz önünde bulundurularak mutlaka üzerinde
kafa
yorması gereken bir konudur.
* * *
Cumhura baş olmaya Türk
tarihini
inkar etmeyen, Türklüğü yok saymayan, devletin ve milletin menfaatini her
değerden
üstün tutan bir isim layık görülmeli ve bu doğrultuda karar verilmelidir.
Milletin malına göz dikmeyen, yolsuzlukla anılmayan, bölücülüğe mevzi
kazandırmayan
, toplumun ayrışmasından medet ummayan, devletin
kurumları
arasındaki çatışmadan beslenmeyen,
bölgesel
gelişmeleri doğru okuyan bir isim Cumhurbaşkanı olarak seçilmelidir.
Kazanması
gerekenin
Türkiye
olduğu, ben değil biz anlayışıyla hareket edilmesi gerektiği kesinlikle unutulmamalıdır.
Pazar
günü
oy verirken, Türk Milleti'ni temsil noktasında şaibesi bulunmayan, binlerce yıllık Türk
tarihinin
kutsal emanetlerini layıkıyla taşıyacak olan, milletin birliği ve dirliği konusunda kararlı ve açık görüşlü olan, toplumsal ayrışmayı ve kutuplaşmayı ortadan kaldırmaya istekli olan, Türk Milleti'nin refahını kendi menfi çıkarlarının üzerinde tutan ve bunu açık açık milletle
paylaşan
, 'aziz vatanın bir karış toprağını dahi kimseyle paylaşmayız' diyen Ekmeleddin İhsanoğlu tercih edilmelidir.
Son uyarımızı acizane olarak bu köşeden sizlerle
paylaşıyorum
.
Aksi bir sonuç Türkiye'ye çok
büyük
acılar yaşatacaktır.