AKP ve PKK'nın yeni bir dehşet dengesi üzerinde anlaştıkları ve ülkenin varlığını ve birliğini çözmeye daha da hızlı şekilde devam edecekleri açıklandı. Bu dehşet dengesinin özünü, İmralı'daki bebek katiline tam ve devamlı teslim olmak oluşturuyor.
 
                                                Sorun nerede çıktı?
        Çözülme süreciyle ülkenin lime lime edilmesi için anlaşma çok önceden sağlanmıştır. Oslo'da başlayan ve İmralı canisi ile devam eden şeref müzakerelerinde mutabakata varıldığını İçişleri Bakanı söyledi. Bu mutabakatın gereği olarak İmralı canisi zaten AKP'nin tek ve değişmez muhatabı haline gelmişti. Ancak, Türk milletinin gazabından korktukları için, bu caninin isteklerini tamamını vermekte biraz ağır davrandılar. PKK güruhunun hazmettirmenin kolaylaşması için, şekilden de ibaret olsa çekilme görüntüsü vermesi, bir daha silah kullanılmayacağını söylemesi gibi, yapması gerekenleri yapması da AKP'yi zora soktu.  Oysa AKP'yi ganimet sayan PKK güruhu, dönem bitmeden ihaneti dönülmeyecek bir noktaya getirmek istiyor. Sınırlarımızda yaşanan hazin durum ve bunu kullanma imkanı, Barzani ve PYD'nin kat ettiği aşama, ABD'nin artık açık şekilde PKK'nın arkasında durması işlerini daha da kolaylaştırdı. Yurt dışına çıkmak, katliam yapmaktan vazgeçmek bir kenara, hükümeti baskı altına almak için şehre indiler ve çok daha fazla silahlanıp bir gecede 40 insanı katlettiler.   
                                                 Garanti aldılar                                           
           Ortaklar arasındaki sorun verilen sözlerin tutulmamasında çıktı. İktidar yaklaşan seçimlerin korkusuyla bu kirli ortaklığı biraz gündemden düşürmeye çabalarken; hain taifesi, bölgenin bataklığa dönmüş olmasının avantajını da kullanarak bir daha AKP'yi bulamama endişesiyle sonuç almak için bastırdı. İmralı canisinin açıklamaları, Kan dillilerden gelen tehditler, 6-7 Ekim kalleşlikleri, askerlerin şehir ortasında şehit edilme kahpeliklerinin tamamının altında, hükümeti hizaya sokma gayreti vardır. Gelinen noktada bu gayretlerin sonuç verdiğini ve AKP'nin iradesinin hepten teslim alındığını içimiz sızlayarak izliyoruz. Bir defa daha yenilen AKP, kazanan PKK olmuştur. Hiçbir söylediklerinden geri adım atmamış, hiçbir yaptıklarından pişmanlık duymamışlardır. Buna rağmen kaldıkları yerden devam etme garantisi almışlardır. Şimdi çok daha azgın, çok daha tehlikeli duruma gelmişlerdir.
                                              İradeyi PKK'ya devrettiler
         Yapılan açıklamaların satır araları AKP'nin iradesinin nasıl teslim alındığını ve milletin verdiği iktidarın PKK'ya nasıl devredildiğini ibret verecek biçimde belgeliyor. HDP'li Sırrı Süreyya Önder,  ihanet sürecinde AKP ile vardıkları yeni anlaşmanın şartlarını sayarken, "''Her şeyi Öcalan belirler'' diyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu da, HDP'nin açıklamalarını çok olumlu bulduğunu söylüyor. Yardımcılarından, parti sözcülerinden de benzer açıklamalar geliyor. Sadece bu kadarı yaşanan vahameti anlamaya da, anlatmaya da fazlasıyla yetmez mi? Daha sonra anlaşılıyor ki, zaten doğrudan bebek katiline gitmiş, ondan yardım istemiş ve onun insafına sığınmışlar.
                                              Şaka gibi
            Bütün bunları orta yerde dururken Başbakan Davutoğlu'nun, "Yöntem konusunda hep ifade ettik, kamu düzeni tesis edilecek, görüşmeler sürecek. HDP, TBMM'de grubu bulunan meşru bir siyasi hareket, partidir. O meşruiyet içinde davrandığında her zaman görüşmeler olabilir. Herkes siyasi meşruiyet içinde hareket etmelidir. Meşruiyet çizgisinin dışına çıkmamalıdır. Maalesef 6-7 Ekim döneminde meşruiyet anlayışının dışına çıkılmıştır. O sebeple şu ana kadar birçok meselede çok ciddi mesafeler almak imkanı varken, bir güven problemi doğmuştur. Açıklama bu anlamda olumlu yönde atılan bir adımdır." Sözleri insana şaka gibi geliyor.
                                      Sizin haberiniz yok mu?
       Sayın Başbakan günlerdir yazılıyor çiziliyor, görüntülü haberler yapılıyor, kendi danışmanınız açıklıyor. Bırakın kamu düzenini, bölgenin tamamı PKK'ya teslim edilmiş durumda. Vergi topluyorlar, mahkeme kuruyorlar, kanton ilan ediyorlar. Sizin hala haberiniz yok mu? Sürdürdüğünüz görüşmeler bu acı durumu daha da pekiştirmekten ve ihanete yeni aşamalar kazandırmaktan başka bir sonuç doğurmuyor. HDP grubu bulunan meşru bir siyasi partidir de İmralı'daki caninin sıfatı nedir? Orayı da bu siyasi partinin genel merkezi haline getirdiğinizi bu millet bilmiyor mu zannediyorsunuz? Meşruiyet çizgisi bunun neresinde? Bebek katilini tek ve değişmez muhatap haline getirmek dışında, atılan tek bir adımı gösterebilir misiniz? Güven problemini bebek katilini daha da azdırarak ve ona teslim olarak mı aşıyorsunuz?
                                          Bunlara nasıl güveniyorsunuz?
         HDP'nin, PKK'nın, İmralı canisinin açıklamalarında bir daha isyan çıkarmayacakları, bomba patlatmayacakları, kahpe pusular kurmayacakları yönünde en küçük bir ima olmadığı gibi, tam tersine tehditler savuruyorlar. Bölgede ele geçirdikleri kamu düzenini daha da ileri götüreceklerini, bir müdahaleye kalkışılması durumunda 6-7 Ekim olaylarının çok daha kötüsünün yaşanacağını söylüyorlar. Hani bu hainler silah bırakacaktı? Hani bu alçaklar yurt dışına çıkacaktı? Verilen sözlerin hiçbirinin tutulmadığını kendiniz söylediniz. Şimdi neyin pazarlığını yapıyor, neyi olumlu buluyor, bunlara nasıl güveniyorsunuz?      
                                              Dehşet dengesi
         Milletin aklıyla daha fazla alay etmeyin. Seçimleri aradan çıkarmak uğruna İmralı canisiyle yeni bir dehşet dengesi kurdunuz. Siz onların ülkenin bir bölgesini tamamen kontrole almalarına, kendi düzenlerini kurmalarına sessiz kalacaksınız, onlar da bunun karşılığında kahpe saldırılarına ara verecekler. Bunun adı da barış ve çözüm olacak.          Bunun bütün dünyada tek bir adı var, o da ihanettir ve bu millet artık bu duruma daha fazla seyirci kalmayacaktır.