Muharrem Ergin, mesajında, “Nereye gittiğimizi biliyoruz da, ne yapacağımızı bilmiyoruz. Galiba hep birlikte koyun gibi boğazlanmayı bekliyoruz” diyor. 
Evet, Irak’ta Türkmenler, AKP iktidarının beslediği, silahlandırdığı, organize ettiği gruplar tarafından boğazlanıyor. Kırım’da her ne kadar Türkler şimdilik öldürülmediyse de özgürlük ve bağımsızlık umutları boğazlandı, Ermenistan işgali altındaki Karabağ sınırında Azerbaycan askerleri boğazlanıyor! Doğu Türkistan’da da Uygur Türkleri boğazlanıyor! 
***
Biz ne yapıyoruz? Sıranın Türkiye’de Türklerin boğazlanmasına gelmesini mi bekliyoruz? 
“Biz” derken, Türkiye’yi yöneten siyasi kadroyu ve bürokrasiye yerleştirdiği insanları kastetmiyorum. 
Biz, “Türk Milleti”dir! 
Türklüğünün bilincindeki insanlar ne yapıyor? 
Türkler, teşkilatsız, hedefsiz ve lidersizdir! 
Var olan milliyetçi görünümlü teşkilatlar, Türklerin direncini kırmakla meşguldür. Böylece Türklerin koyun gibi boğazlanmayı beklemesini sağlıyorlar. Bu büyük operasyon fark edilmesin diye iktidarla mücadele eder gibi yapıyorlar ama sıra önemli bir karar vermeye geldiği zaman hep karşı tarafa hizmet ediyorlar. 
Milliyetçiler böyle yönetilince, ortada hedef de kalmıyor! Hedef olmayınca, liderliğin de anlamı yoktur. Zira, lider, insanları ortak hedefte buluşturan adamdır! 
***
Kitleleri ortak hedefte birleştirmenin örnekleri, Türk Milleti’nin tarihinde vardır. Bu da kurultaylarda milletin temsilcilerini ortak hedefte birleştirmektir. 
Milliyetçilerin böyle kurultayları vardı. Birincisi, Türk Birliği’ni esas alan Türk Devlet ve Toplulukları, Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı, diğeri de öncelikle Türkiye’nin birliğini esas alan Erciyes Kurultayı\’85 
Bu iki kurultay, eskisi gibi yapılmıyor veya yapılamıyor? Neden? 
Milliyetçiler kontrolden çıkmasın, sadece kendilerine verilen rolü oynasın ve Türklerin boğazlanması sürecine doğru giderken güçlerini artırmasınlar diye... 
***
Peki ne yapmalı? 
Ortada lider olmadığına göre Türk Milleti’nin varlığını ve egemenlik haklarını korumak isteyen, gereken yetkinliğe sahip herkes, kendi gücü nispetinde Türklere liderlik etmelidir. 
Liderlik, illa da bir teşkilat kurup, onun başına geçmek ve mevcut siyasi yapılarla boğuşmak değildir. Liderlik, ateşin sönmemesi için elinden ne geliyorsa onu yaparken, yaktığın ateşin etrafına yeniden insanları toparlayabilmektir. 
Erciyes’in eteklerinde, Tekir Yaylası’nda Necip Dinçer ve arkadaşlarının yaktığı, Ozan Arif, Esat Kabaklı ve İsmail Türüt’ün körüklediği  ateşin etrafındaki heyecanlı gençleri, oraya tek başına gelen kadınları, çoğu öğretmen olan bizim kuşağı izlerken, bu ateşin yeniden büyüyeceğini ve Erciyes’ten kopan Türklük çığının Anadolu ve Trakya’yı ve dünyanın neresinde Türk varsa orayı kaplayacağını düşündüm. 
***
Bugün, Turan Kurultayı da Macaristan’ın Boğaç şehrinde başlıyor! Türkiye Türkleri, liderlik görevini yapmaz ve Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını söyleyen bir kişiye destek verirse, olacağı budur. Türkler, İslam öncesinde Tanrı’nın ordusuydu,. İslam sonrasında da Allah’ın... Ama bugün, Türkiye, Türkler tarafından yönetilmiyor! Etnik kinlerle hareket eden bir kadro, Türkiye’yi Orta Doğu’da ABD’nin Truva atı haline getirdi.
Öyleyse, her Türk Türk beyi bulunduğu yerde bir birlik ateşi yakacak ve Türkleri etrafında toparlayacaktır. Yöntem budur. Bu bölgesel ateşlerin, Erciyes’te veya Ankara’da bir Türklük ateşine dönmesi ancak bu adımlarla mümkün olabilir.
Ben bir dernek veya parti kurmaktan, onların mensuplarını da birilerinin kontrolüne vermekten söz etmiyorum. Her Türk beyi, bulunduğu ilde, ilçede, köyde, mahallede, hatta sokakta belirli bir hedef için bir Türklük ateşi yakmalı, bütün Türkleri o ateşin etrafında toparlamalıdır.