Çınarları birer birer hakka uğurlarken! Çınarları birer birer hakka uğurlarken!

Dede Korkut göçebe Türkler’in yüceltip kutsallaştırdığı, bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen, kabile teşkilâtını koruyan bir Oğuz büyüğüdür. Halkın atası, kabilenin reisi, bilgin, güçlü halk ozanı ve bilge olarak Dede Korkut’un tasviri kitabın başından sonuna kadar tekrarlanır.
Hanlar güç durumlarda ona danışırlar; öğütler veren, yol gösteren, içinden çıkılmaz gibi görünen güçlükleri çözen hep odur.

Ali Şîr Nevâî, onun Türk milleti arasında büyük bir yeri olduğunu, kendisinden nice yıl önceki ve sonraki birçok şeyi haber verdiğini söyler. O aynı zamanda Kazak-Kırgız bahşılarının pîri olarak da tanınmaktadır. Dede Korkut eserde genellikle ozan olarak karşımıza çıkar. Şamanizm kökenli bir menkıbeye göre Korkut adlı bir şaman Kırgız şamanlarına kopuz çalmayı ve türkü söylemeyi öğretmiştir.

Halk rivayetlerine göre Dede Korkut aydın, berrak gözlü dev kızından dünyaya gelmiştir. Boyu 60 arşındır. Reşîdüddin ve Ebülgazi Bahadır Han onun 295 yıl yaşadığını söylerler. Bir halk rivayetine göre ise 100 yıl yaşamıştır. Siriderya nehrinin sol yakasında kurulmuş bir Kazak obasında yaşamış, ölünce nehrin sağ kıyısına gömülmüştür.

Korkut Ata’nın ölümüyle ilgili olarak Kazaklar arasında yaygın olan menkıbeye göre yirmi yaşında iken rüyasında aklar giymiş bazı yaratıklar ona kırk yıl yaşayacağını haber vermiş, bunun üzerine Korkut ölümsüzlük istemeye karar vermiştir. Karşılık beklemeden hastalara yaptığı yardımlar Allah katında makbule geçmiş ve bir gün uykuda iken Allah ona, “Ölümü kendin arzu etmedikçe ölmeyeceksin” demiştir. Onun ölümü hakkında oldukça zengin başka rivayetler de vardır

Tarihi kaynaklarda daha çok Korkut Ata olarak geçen Dede Korkut; Oğuzların efsanevi ve saygı duyulan bir büyüğüdür. 'Dede' sanı da da sonradan eklenmiş gibi görünmektedir. Saygı ifadesi olarak da kullanılmış olabilir.

'Ata' kelimesi ; halk arasında büyük saygı gören ve hürmet edilen bilginleri, şairleri, hakimleri yüceltmek için kullanılan Türkçe bir kelimedir. Zaman zaman 'dede' veya 'baba' anlamında da kullanılmıştır.

Biraz; efsanevi bilgilerle harmanlanmış olduğu kesindir. Korkut Ata ile ilgili şunları biliyoruz. Hz. Muhammed veya Göktürkler döneminde 295 yıl yaşamış ve Oğuz hükümdarlarına vezirlik yapmış biridir.

Dede Korkut hikâyeleri Türk ahlâk ve törelerinin, inançlarının, kahramanlıklarının otantik olarak anlatıldığı bir eserdir. Kitapta geçen Karacukdağ, Karşuyatan, Karadağ, Aladağ gibi tarih ve coğrafya adlarının çoğu, bu hikâyelerin Oğuzlar’ın Türkistan’dan ayrılmalarından öncesine ait olduğunu göstermektedir.

Bununla birlikte Oğuz Türkleri bunları batıya getirirken buraya göre mahallîleştirmişler ve batıda geçen olaylarla karıştırmışlardır. Menkıbe Dede Korkut’un Kayı İnal Han zamanında yaşadığını, onun Hz. Peygamber’le çağdaş olduğunu gösteriyorsa da bu hikâyeleri, başkahraman olan Salur Kazan’ın mensup olduğu kabile dolayısıyla çok eski devirlere kadar götürmek daha doğrudur.

Çünkü Salur Kazan’ın Oğuz destanının başkahramanı olmasıyla ilgili menkıbe Oğuzlar daha Orta Asya’daki yurtlarında iken teşekkül etmiştir. Öte yandan Oğuzlar’ın en eski destanlarından biri olan Bamsı Beyrek hikâyesi Orta Asya bozkırlarının her yerinde tesbit edilmiştir. Alpamış diye tanınan bu hikâyenin tarihi VI-VIII. yüzyıla çıkarılmaktadır. Dede Korkut destanlarının yazıya geçirilmeden önce sözlü gelenekte yaşamış olduğu şüphesizdir.

Şecere-i Terakime’de Köl Erki’ye ad veren Korkut Ata’ya izafeten Oğuz halkına da “Korkut başlı halk” denilmektedir. Destana göre Korkut Ata, Oğuz Türklerinin tanıdığı, saygı duyduğu, akıl danıştığı bir ozandır. O, Oğuzların tüm törelerini bilen, ulu, bilgili bir müşavirdir. Gerektiğinde olaylara karışır,kimsenin yapamadığı, üstesinden gelemediği işleri, kerameti ile hal yoluna koyar.Her hikayenin sonunda da dua eder.

Korkut Ata hikayeleri; Oğuzlar'ın tarihi ve sosyal yapısı ile ilgili bilgiler vermektedir. 12 hikayedir.

1-Dirse Han oğlu Boğaç Han Boyu

2-Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması Boyu

3-Kam Püre Beğ oğlu Bamsı Beyrek Boyu

4-Kazan Bey’in oğlu Uruz Beğ’in Esir Düştüğü Boy

5-Duha Koca oğlu Deli Dumrul Boyu

6-Kanlı Koca oğlu Kan Turalı Boyu

7-Kazılık Koca oğlu Beğ Yiğenek Boyu

8-Basat’ın Tepegöz’ü Öldürdüğü Boy

9-Begil oğlu Emren Boyu

10-Uşun Koca oğlu Segrek Boyu

11-Salur Kazan’ın oğlu Uruz’u Tutsaklıktan Çıkardığı Boy

12-İç-Oğuz’a Daş (Dış) Oğuz’un Asi Olup, Beyrek’in Öldüğü Boy.

Hikayeler; 9 ve 11. yüzyıl Sirderya ve Mangışlak bölgelerine ait tarihi izler taşımaktadır. Destanın ikinci coğrafyası ise Doğu Anadolu’nun kuzeyi ve Azerbaycan sahasıdır. Oğuzların İslamiyeti kabul ettiği dönem yaklaşık X. Yüzyıl içerisindedir. Bu dönemde Kıpçak, Peçenek gibi gayri müslim Türk boylarının Oğuzlarla mücadelesinin izleri, destanın oluşma tarihini IX.-XI. Yüzyıl aralığına götürmektedir.

Dede Korkut’un yazıya geçtiği coğrafya Anadolu ve Kafkaslardır. Dede Korkut’un; hakimiyetin Kayı boyuna geçeceğine dair sözü, destandaki Osmanlı etkisini göstermektedir. Ak-koyunluların, bağlı oldukları Bayındır Boyu’nu yüceltmek için destana Bayındır Han’ı ilave etmeleri de Dede Korkut’un 15. Yüzyılda yazıya geçmesiyle ilgilidir.

KAYNAKÇA

Dedem Korkudun Kitabı (haz. Orhan Şaik Gökyay), İstanbul 1973
(eserle ilgili geniş bibliyografya için bu kitaba bakılabilir)

Schuyler, Musavver Türkistan Tarihi ve Seyahatnâmesi (trc. Kolağası Ahmed Efendi), İstanbul 1294, s. 32, 83.

Mihrali Seyidof, “Korkud Sözünün Etimoloji Tahlili ve Ovrazının Kökü Hakkında Kayıtlar”, Azerbaycan, sy. 1, Bakü 1979, s. 179 vd.

Editör: Kerim Öztürk